SAÜ Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) tarafından Hukuk Fakültesi Sabahattin Zaim Konferans Salonu'nda düzenlenen “Beslenme Sağlık İlişkisine Farklı bir Yaklaşım: Gıda Kanserin Neresinde” konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Mustafa Kösem, son yüzyılda dünya nüfusunun hızla arttığını, bundan dolayı yerleşim yerlerinin ekili alanların aleyhine bir şekilde çoğalmaya başladığını söyledi.

YANLIŞ BESLENME
Gıdanın alternatif üretim yöntemlerinin bulunması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Mustafa Kösem, “Gıdaların uzun süre saklanması, fazla üretimin kitlelere ulaştırılması ve pazarlanması gerekiyor. Bütün bunlar hormonal, kimyasal, biyolojik ve sentetik maddelerin,teknolojinin de gelişmesiyle birlikte gıdaların her aşamasına girmesi sonucunu doğuruyor. Modern yaşam, yanlış beslenme gibi etkenler de bunlara eklenince, bugün net bir şekilde görüyoruz ki can boğazdan gidiyor. Günümüzdeki istatistiklerdebu çok net görünüyor. İnsanların büyük bir kısmı aslında tokluktan ölüyor” dedi.

ÖLÜMLERİN YÜZDE 50’YE YAKINI
Dolaşım sistemi hastalıkları, kanserler ve diyabetinölüm nedenlerinin başında geldiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Kösem, “Dolaşım sistemi hastalıklarında ölümlerin yüzde 40’u, tümörlerden kaynaklanan ölümlerin de yüzde 20’si beslenme ile alakalı. Toplama baktığımızda iseölümlerin yüzde 50’ye yakını fazla beslenme ile alakalı” dedi.
Kanserin ölüm nedenleri arasında yüzde 20’lerde olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Kösem, kanserin Türkiye’de ve dünyada giderek artan bir oranda ölümlere yol açtığını kaydetti. Kanser hücrelerini vücuttaki teröristler olarak niteleyen Prof. Dr. Mustafa Kösem, “Kanser hücreleri vücuttaki kanun ve kuralları tanımazlar. Normal hücrelere göre daha fazla enerji harcarlar ve normal hücreleri öldürürler” diye konuştu.

KANSER SEBEBİ
Kansere yol açan nedenlerden de söz eden Prof. Dr. Kösem, şunları söyledi: “Kimyasal maddeler,sıcaklık ve benzerifiziksel etkenler,virüs ve benzeri canlı etkenler,hormonal ve genetik faktörler kansere yol açan nedenler arasında. Kanser oluşturan nedenler, hücrenin çekirdeği ile ilgileniyor. Kansere en çok beslenme hataları ve sigara neden oluyor.Gıdaların üzerinde üreyen mantarlar, küfler, tarım ilaçları, pişirme esnasında, kızartılmış ve kavrulmuş gıdalarda ortaya çıkan kanserojenler de bunlar arasında.”

SICAK SU VE ASİTLE TEMAS EDEN AMBALAJLAR
Ambalajlarında yanlış kullanımının kanserojen etkisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kösem, “Plastik pet şişeler ve kaplar, sıcak su ve asitlerle temas ettiğinde kanserojen maddeler ortaya çıkabiliyor. Alüminyum folyo ve streç filmler de bazı maddelerle etkileşime girdiğinde kanserojen etki oluşturabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

GIDALARIN KULLANIM BİÇİMİ
Son yıllarda rafine şekerin ve unlu gıdaların aşırı tüketildiğini, bunların obeziteye bağlı kanserlerde önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Kösem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Trans yağ asidi içeren margarin, mısır, ayçiçeği, soya gibi yağlardaki tüketimin artışı, d vitamini eksikliği, fazla tuz kullanımı ve bunlara bağlı olarak obezite kanser riskini artırıyor. Gıdalarınkullanım biçimi de kanserlerin kaynağıdır. Örneğinsıcak çay tüketimi yemek borusu kanseri riskini 8 kat, çok hızlı yemek mide kanseri riskini 5 kat, çok sıcak yemek 3 kat artırıyor.Liften fakir gıdalar ile beslenmek vefastfoodise kalın bağırsak kanserine yol açıyor.”

TAMAMEN DOĞAL ÜRÜNLER
Kanserden korunmak için özellikle çiğ sebzelerin ve zeytinyağı gibi omega içeren yağların tüketilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Kösem, şu önerilerde bulundu: “Omega 3 içeren balıklar,omega 9 içeren zeytinyağı, yoğurt ve kefir gibi fermente edilmiş süt ürünleri, sarımsak, soğan, zerdeçal, üzüm çekirdeği, pişmiş domates kanserden korumaktadır. Selenyumdan zengin kuruyemişler, et, yumurta, karaciğer ve mantarlar gibi besinler kansere karşı önleyici özelliği sahiptir. Kanserden korunmak için sigara ve alkol kullanılmamalı, küflü yiyeceklerden, fabrikasyon gıdalardan, sucuk, salam gibi işlenmiş et ürünlerinden ve fastfood yiyeceklerden uzak durulmalı.Kızartma, kavurma ve ateşle temas etmiş et ürünleri mümkün olduğunca az tüketilmeli.Sebze ve meyve ağırlıklı beslenilmeli.”

Editör: Haber Merkezi