TABELA DERNEĞİ DEĞİLİZ

Şehrimizde isminde “gazeteci” kavramı geçen iki dernek var iken Sakarya Gazeteciler Birliği adı altında bir üçüncü dernek kurma ihtiyacı nereden hâsıl oldu? Birlik başkanı olmaya nasıl karar verdiniz?

Bu derneklerin başındaki kişilerden kaynaklanan sıkıntılar bizi yeni bir dernek kurmaya itti.  Bugüne kadar çeşitli başkanlar geldi geçti. Kimileri başarılı oldu, kimileri başarısız oldu. Biz cemiyette her gazeteden etkili bir ismin yer alacağı ortak bir yönetim yapalım ve herkes söz sahibi olsun istedik. Ama bu önerimiz kabul görmedi. Gerçekten gazetecilere hizmet eden, onlar için projeler üreten, tabela derneği olmayan yeni bir oluşum fikrinin öncülüğünü Müjdat Çetin yaptı ve güzel bir dernek kurdu. Benim gazetecilerin başkanı olmanın getireceği havaya ihtiyacım yok. Hiçbir beklentim olmamasına karşılık başkanlık görevi bana tevdi edilince ben de birtakım projelerle ortaya çıktım. Yarım asırdır gazetecilik yapan çevresi geniş bir insan olarak farklı bir vizyon ortaya koydum. En başta ilimizdeki tüm gazetecileri ev sahibi yapmak için yola çıktım. Türkiye’nin hemen hemen birçok ilinde bulunan Basın Sitesi neden Sakarya’da olmasın! Ayrıca Basın İlan Kurumu’nun gazetecilere faizsiz verdiği krediyi biz neden vermeyelim! Ortak matbaa kurulsun, ilan birliği sağlansın dedik. Gazetecilerin düğünlerini, toplantılarını yapabileceği ve muhtelif zamanlarda bir araya gelebileceği bir dernek binamız olsun istedik. Bu gibi projelerle hizmet üretmek ve de birlik beraberliğini muhafaza etmek adına bu görevi kabul ettim.

BASIN SİTESİ’NDE SONA GELİNDİ

Birliğin ilk genel kurulunda hayli ses getiren projeler açıkladınız. Bunlardan en önemlisi bir Basın Sitesi kurarak gazetecileri ev sahibi yapmaktı. Proje şu an ne aşamada?

Arsa teminini yaptık. Bunu yapabilmek için Ankara’da iki bakanlıktan onay çıkardık. Toprak Kurulu’ndan geçirdik, Büyükşehir ve Adapazarı Belediye meclislerinde gerekli kararları aldırdık. Çok uzun bir süreç oldu. Birçok yazışma yapıldı. Bir evrakın bir yerden diğerine gitmesi üç dört ay sürdü. Telefon trafiği ve kişisel dostluklar sayesinde olabilecek en kısa sürede işi TOKİ ile anlaşıp temel atma aşamasına getirdik. Arsada gerekli ölçümler yapıldı. Kısa bir süre sonra Ankara’ya giderek TOKİ ile masaya oturacağız ve en makul şartlarda anlaşma sağlayarak görkemli bir törenle evlerin temelini atacağız. Daireleri 2 +1 ve 3 +1 şeklinde planladık. 100’ün üzerinde başvuru aldık. Sadece kendi üyelerimiz değil diğer derneklerin üyesi olan arkadaşlar da bize başvuruda bulundu. Bu manada kimseyi de dışlamadık.

KÂĞIT KONUSU SIKINTILI

Fiyatlarda yaşanan artış ve de kâğıt temininde yaşanan güçlük neticesinde ilimizdeki yerel gazeteler pazar günleri çıkmama kararı aldı. Bu karar sadece ekonomik sebeplerle mi alındı?

Şüphesiz ki Pazar günleri çıkmamanın temel nedeni Dolar kurunun yükselişiyle birlikte fiyatların inanılmaz bir şekilde artmasıydı. Bana böyle bir karar aldık sen ne diyorsun diye sordular. Ben de ortak alınmış bu karara uydum. Resmi ilan geliri ancak iki-üç gazeteyi karşılayabilecekken bugün ilimizde 7 gazete ilan alıyor. Özel ilanlar da son zamanlarda sayıları hayli artan internet siteleri ile paylaşılmak durumunda kalıyor. Kalıp ve kâğıt fiyatlarına gelen zam da bizim iyiden iyiye boğazımızı sıkmaya başladı. Bütün bunlar birleşince böylesi bir kararı almamız kaçınılmaz oldu. Geçmişte zaten gerek ulusal, gerek yerel gazeteler Pazar günleri çıkmıyordu. Böylece bu karara tekrar dönülmüş oldu. Benim açımdan herkesin aynı gün izin yapması yönüyle çalışma barışı ve disiplininin sağlanması ve de yorulan makinelerin bakıma alınması bu kararın diğer avantajlarıdır.

ORTAK MATBAA VE İLAN BİRLİĞİ

Kâğıt ve baskı maliyetlerinde yaşanan bu güçlük vesilesiyle ilimizdeki tüm gazetelerin ortak bir matbaada basılması gündeme gelebilir mi? Ayrıca ilimizde 7 adet yerel gazete var. Birçok ilde bazı gazeteler birleşti ve sayı 2’lere 3’lere indi. İlimizde böyle bir tasarruf söz konusu olabilir mi?

Bunu zaman zaman konuşuyoruz. Ülkemizin birçok ilinde böylesi kolektif bir anlayış oluşuyor.  Müşterek bir tesis kuralım ve ilan birliği de sağlayalım düşüncesini ortaya koydum ama büyük ölçüde katılmasını istediğim kişilerden olumlu cevap alamadım. Bu anlayış Sakarya’da kolay kolay tesis edilemez. Esasında ortak bir ilan bürosu ile herkesin tirajına göre bedel belirlediği ve herkesin gazetesinin basıldığı bir merkezi hayata geçirebilirdik. Bu fikir her zaman belleğimizde duruyor.  Ayrıca muhakkak ki güçlü gazete tabir edilen iki veya üç gazete birleşince şartlar onların lehine gelişir. Öbürleri de artık bu işi götüremeyecekleri varsayımıyla kendiliğinden kenara çekilirler. Gönül ister ki bu gazeteler bir araya gelsin ve rahatlasın. Ama herkesin kendine göre bir yoğurt yiyişi var. Birleşme projesinin de bu manada gerçekleşmesi zor görünüyor.

DEVLETTEN BEKLENTİLER BÜYÜK

Basın İlan Kurumu başta olmak üzere devlet organlarından sektörde yaşanan zorlukların giderilmesine yönelik ne gibi adımlar bekliyorsunuz?

Eskiden SEKA gazetelere kâğıt tahsisi yapıyordu. Gazetelere devlet eliyle dağıtılan kâğıt artık birtakım firmaların tekeline bırakıldı. Hal böyle olunca istenildiği gibi fiyat politikası güdülüyor ve sıkıntı yaşanıyor. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi bu sıkıntı da elbette giderilecektir. Resmi ilanlara yapılan yüzde 20 zam da hiçbir derde derman olmadı. Konfederasyonumuz aktif bir politika ile bu konuları zorluyor. 

GAZETE HABERİNİN AĞIRLIĞI FAZLADIR

Teknolojideki gelişim sonrası yazılı basının sonu geldi yorumları yapılıyor. “Artık herkes habere cep telefonlarıyla ulaşıyor, gazetecilik öldü. Bu iş dijitale döndü” deniliyor. Katılıyor musunuz bu görüşe?

Ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Dijitalde 10 bin-20 bin tıklanan bir haber okunup geçiyor ama bugün en az tirajlı bir gazetede yazılan haber dahi ondan daha çok ses getiriyor. Gazete haberinin ağırlığı televizyonda bile yok. Ama tabi ki gazetelerin de bugünkü koşullar içerisinde okuyucuları yeniden yakalaması adına daha farklı bir çalışma tarzı ve farklı bir gazetecilik anlayışıyla hareket etmesi gerekiyor. Özel haberlerle çarpıcı bir gazete oluşturmak kaçınılmaz hale geldi. Bu da ancak güçlü ekonomiye sahip gazeteler eliyle olur. Mutlaka gazeteler de kendilerini yenilemek zorunda.

MUTFAK ELEMANI SIKINTISI VAR

İlimizde iletişim fakültesi ve basın yayın meslek yüksekokulu bulunmasına karşılık sektörde müthiş bir eleman sıkıntısı yaşanıyor. Tabiri caizse artık gazeteci yetişmiyor. Bu durumun nedenleri ne sizce?

Kaliteli mutfak elemanı yönünden sıkıntımız var. Buna bir de muhabir sıkıntısını ekleyebiliriz. Bir tek köşe yazarı sıkıntımız yok. Yazmak isteyen çok kişi var. Bugün bir muhabirin maddi karşılığı gazeteleri zorluyor. Haber ajansları var biliyorsunuz. Haber, abone gazetelere aynı şekilde servis ediliyor. Bu durum da okuyucuyu sıkıyor. Aktif, dinamik ve çalışkan, en önemlisi gazeteciliği seven insanlara her gazetenin ihtiyacı var. Tek dezavantaj gazetecilikte çok fazla kazanç olmaması. Herhalde bu nedenle başka meslek seçiyor şimdiki gençler. Oysa gazeteci tanınan kişidir, saygı gören kişidir, gazetecilik maddi getirisi yeterli olmasa da son derece onore bir meslektir.

ŞEHİR MERKEZİNDE SIKIŞIKLIK VAR

Önümüz yerel seçimler var. Seçimlerden beklentileriniz neler? Eski bir belediyeci olarak sizce gerek merkezimiz, gerekse ilçelerimiz iyi yönetiliyor mu? İlin potansiyeli yeterince değerlendirilebiliyor mu?

Periyodik aralıklarla büyük depremler geçiren bir şehrimiz var. Planlama ve yapılaşmayı bir kere buna göre yapmak gerekiyor. 1960 darbesinin güçlü generallerinden Sedat Kirtetepe hem vali, hem belediye başkanlığı yaptı. Kendisi buradan ayrılırken “Toprağın 800 metre derinliğine indik ama sert bir zemin bulamadık. Toprağın altı jöle gibi. En fazla 2-3 kat taşır bu toprak” demişti. Böylesine bir ilde yapılaşma bir ara 5-6 kat oldu. Bu itibarla şu anda 3 katla sınırlı yatay mimari anlayışının savunulması çok doğru bir karar. Doğalgaz kullanımının yaygınlaşmasıyla şehrin havası temizlendi. Şehrin altyapısına büyük yatırımlar yapıldı. Sadece şehrin merkezinde yaşanan sıkışıklığa bir çare bulunamadı. Allah bize depremle bir fırsat tanımıştı ama biz onu değerlendiremedik. Şehirde yollar çok dar, park yeri bulmak büyük bir sorun. Bugün Serdivan ayrı bir dünya. İstanbul’un Bağdat Caddesi gibi. Zaman zaman İstanbul trafiğini andıran manzaralar yaşanıyor. Artık merkeze el atacak ve şehir merkezine nefes aldıracak projeler zamanıdır. Merkezde halkın da yardımıyla bazı operasyonlar yapılmalı, caddeler genişletilmeli, trafik kavşaklarda muhakkak yer altına alınmalı.

ESKİ KÜLTÜREL CANLILIK YOK

Konserler, tiyatrolar, sinemalar, sergiler çağını dolu dolu yaşamış bir insansınız. Sakarya’da eski cemiyet hayatına nazaran kültürel ve sosyal anlamda gerek mekânsal bazda, gerekse organizasyon anlamında beklentiler karşılanabiliyor mu?

Eskiden şehrimizde fevkalade etkinlikler olurdu. Ünlü tiyatrolar her hafta şehrimize gelirdi. Ünlü sanatçılar konserler verirdi. Güzellik yarışmaları tertip edilir, açık havada sportif faaliyetler yapılırdı. Okuma yazma bilmeyen rahmetli babam bile tiyatrosuz duramazdı. Öylesine bir canlılık vardı şehirde. Melek Sineması, Çark Mesire gibi yerler en gözde mekânlardı. Değişen teknolojiyle birlikte halkın bu tür organizasyonlara ilgisinde de bir azalma var artık.

SAKARYASPOR ÜMİT VERMİYOR

Aynı zamanda kuruluş kadrosunda yer alan eski bir sporcu olarak Sakaryaspor’un durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Şampiyon olabilir mi bu takım?

Ne zaman kendi sahamızda oynayacağımız ilk lig maçı gündeme gelir bende sıkıntı başlar çünkü çoğunu kaybederiz. Tarih tekerrür etti ve yine yenildik. Sakaryaspor geçen seneye oranla daha fazla masraf yaparak bir takım oluşturdu bu sezon ama takım umut vermiyor. Şampiyonluğu bırakın, takımın kümede kalması bile bir başarıdır bu sezon. Takımı taşıyacak tecrübede çok az adam var takımda. Sezon başında Semih Şentürk gibi bir futbolcu alınsaydı şu an durum çok farklı olurdu. Bütün takımlar artık bu gibi 34-35 yaşında tecrübeli, yetenekli, saygın ve ünlü futbolcularla başarıyı yakalıyor. Takıma kaptanlık ve ağabeylik yapacak tecrübeli futbolcu yok şu anda. Hoca değişikliğinin de bir çare olacağını düşünmüyorum. Eski bir futbolcusu ve yöneticisi olarak, her sıkıntılı döneminde taşın altına elini sokmuş bir insan olarak Sakaryaspor’u kurtaracak projem ise hala kenarda duruyor. Kimse de dinlemiyor bu projeyi maalesef.

ORTADA DURAN GAZETE YOK

Son olarak çok konuşulan ve çok tartışılan bir konuya değinmek istiyorum. Gerek Sakarya’da, gerekse ülke genelinde medya hükümetin tahakkümü altında mı? Günümüzde basın özgür değil mi? Tabiri caizse basınımız artık yandaş basın mı?

Türkiye’de orta sınıf basın yok. Ya iktidarı bütünüyle destekleyen ya da iktidara tam cephe alan bir basın var. Ortada duran yok. Bir taraf alabildiğine kötülüyor, öbür taraf da onları tekzip ediyor. Gazetelerin yandaş olup olmadığı haberlere bakarak anlaşılmaz. Mesela bizim gazetemizde kimsenin haberini bize çay ısmarlasınlar diye yapmıyoruz. Bugün icracı organ Büyükşehir Belediyesi olduğu ve tüm projeleri onlar hayata geçirdiği için ağırlıklı olarak bütün gazetelerde Büyükşehir haberlerini görürsünüz. Muhalefet ne yapıyor peki, sadece tenkit yapıyor; biz onlara da yer veriyoruz. Fikir sahibi bir insan olarak düşüncemi gazeteme tabii ki yansıtırım ama farklı seslere de yer veririm. Örneğin bugün bizim gazetede yazan Ergün Özkan gibi sürekli iktidara çatan bir yazar hiçbir gazetede yok.  Biz edepli ve saygılı gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Kimsenin kişisel haklarına saldırmıyoruz. Bu şehir küçük. Birbirimizin özel hayatlarına saygılı olmalıyız. İspat edilemeyecek haberler insanı zor duruma sokar. Sonradan özür dilemek yetmez. Doğru ve belgeli haber benim aleyhime olsa da gazetede yer alır.

Editör: Haber Merkezi