İnşaat mühendisleri odası hizmet binasında düzenlenen panele, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Semih Uçar, jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Semih Uçar, Prof. Dr. Akın Önalp,  Prof. Dr. Aşkın Özocak,  Doç. Dr. Sedat Sert, Doç. Dr. Ertan Bol, ilgili oda üyeleri, müteahhitler ve çok sayıda davetli katıldı.

Panelde konuşma yapan Sakarya İnşaat Mühendisleri Odası Semih Uçar şu ifadelere yer verdi; 

Deprem bu ülkenin gerçeği. Sürpriz değil. Ülkemizin neredeyse tamamı deprem bölgesinde kalmaktadır. Depremin ne zaman ve nerede olacağını önceden bilmek bugünkü bilimin ve tekniğin imkanlarıyla mümkün olmasa da, olası depremlerin sonuçlarını öngörmek ve önlem almak mümkündür. Türkiye'nin ve hele hele Marmara bölgemizin hiç kaybedecek zamanı yoktur. Deprem kapıdadır.

Ortalama 2 yılda bir yılkıcı depremle karşı karşıya kalan ülkemizde; kentleşme, zemin etüdü veri raporu, geoteknik rapor, sıvılaşma önlemleri, zemin iyileştirme yöntemleri, yapı stoku, envanter çalışmaları ve önceliklendirme, etüd ve proje faaliyetleri, yapı üretimi, afet yönetim süreçleri gibi konularda sorunların tespit edilerek çözülmesine öncelik verilmesi; bilimin, tekniğin ve yetişkin insan gücünün ulaştığı seviyelerde göz önünde bulundurulduğunda, yaşanılmış bu kadar acı tecrübeden sonra deprem gerekçesiyle herhangi bir can kaybının söz konusu olmaması beklenir. Ancak Türkiye'de, her depremden sonra ne yapılması gerektiği konusunda onlarca rapor yazılmasına, bu çalışmaların strateji ve eylem planına dönüştürülmesine rağmen sorunların çözümünde ciddi bir yol kat edilemiyor. Çünkü bahse konulu raporlar ve planlar sadece kağıt üstünde kalıyor ve depremden depreme hatırlanıyor. Halkın can ve mal güvenliğini dikkate almak ve önceliklendirmek yerine kazanca dayalı, piyasanın taleplerini önceleyen, ileride daha büyük sorunlar doğuracak adımlar atılmaya, göz yumulmaya devam ediliyor.

Yıkılan binalara baktığımızda ölümlü yıkımların tamamı tam göçme şeklinde olmuştur. İnşaat mühendisliğinde proje ve uygulama bazında teknik hizmet almış binalarda tam göçme şeklinde bir çökme olmamalıdır. Ruhsat veren kurumlar, devlet yöneticileri, İnşaat Mühendisleri Odasına sırtını döndüğü müddetçe, görüş ve çözüm önerilerini dikkate almadığı müddetçe, varlığını kabul etmediği müddetçe bu yıkımlar ve can kayıpları hiç bir zaman azalmayacaktır, bitmeyecektir.

Mevcut yapı stokunun envanterlerinin çıkarılması konusundaki çalışmalar hızlandırılmalı, acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gereken binalar belirlenerek bir plan doğrultusunda yapı stokunun depreme dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır.

Sağlıklı işleyen bir sistemde planlama, projelendirme, müteahhitlik ve denetim hizmetleri birbirinin tamamlayıcısı olarak düşünülmeli buna göre de İmar Kanunu başta olmak üzere Yapı Denetim Kanunu, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ve İlgili tüm kanunlar ve bağlı yönetmelikleri kamu, toplum yararı gözetilerek, bütüncül bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

Ülkemizde ve özellikle Marmara Bölgesinde depreme hazırlık konusuna öncelik verilmesi gerektiğini bir kez daha önemle hatırlatıyoruz.

Panelimizin başta Şehrimiz Sakarya ve ülkemize adına faydalar getirmesini temenni ederiz. Hazırladığımız Kılavuzun bilgi, tecrübe ve deneyim paylaşımı olarak gelecek nesillere ışık tutacak bir kaynak olmasını diliyoruz.

Editör: Şevval Geçin