Çocuk, Allah’a hamd sebebidir. İbrahim aleyhisselam dahi kendisine İsmail ve İshak’ı hibe eden Allaha hamd etmiştir. Peygamberler tarihinin önemli bir kısmı da, aile bireyleriyle olan münasebetleridir. Hz. Âdem’den başlayan evlat kıssaları, İmran’ın hanımının duası ve torunu İsa peygambere varıncaya kadar ki süreçte hep peygamber ve çocuk kıssalarına şahit oluruz.
Yakup aleyhisselamın Yusuf’undan ve Hz. Muhammed aleyhimüsselamın çocukları ve özellikleri kızlarına ait ayetler daima aile de evlat sevgi ve sorumluluğunu bize ders olarak okutmaktadır.
Gelelim bizim hikâyemize. Huzeyfe doğduğunda beşi birlik olan çocuklarımızın beşincisi ve ailenin son incisiydi. Üç ağabey ve bir ablanın hayrül halefi olmaya namzetti. O 1999 Şubatta selam olsun dostlara dercesine, dünyaya teşrif etti. Misafiri olduğumuz dünyanın en cici bebeğiydi. Her çocuk gibi sevgiye ve şefkate muhtaçtı.
Haftalar sonra anlaşıldı ki, dünyaya bakan gözleri şifaya hasretti. “Hasta olduğum zaman, şifa veren Allah’tır” ayeti gereği tedavi için hayatının ilk beş yılını;

Yaş akar gözüm sızlar
Ne kalur gerisine
Herkesun bir derdi var
Durur içerisinde.

Denen Cerrahpaşa da geçirdi. Sonuç sizleri göremiyordu ama gönülden hissediyordu. Adı, Allah Resulünün sırdaşı olan Huzeyfe,  hayatın gerçeğini görmeden, sırları bağrında taşımaya namzetti.
Tedavi de ağrı eşiği düşük, şecaat ve dirayeti yüksek bir bebeklik ve çocukluk dönemi geçirdi. O dünyayı görmüyordu, ailesi ise adeta ondan başkasını görmüyordu. Onun iki gözü vardı, biri sağ elinde ki beyaz bastonu, diğeri ise aile fertlerinin omuzu idi.
O’nu saklamadık, gizlemedik, utanmadık ve daima en önde, gönlü olan her yerde O’nunla olduk. Biz O’nu değil, O bizi temsil etti. O’nun ifadesiyle bizi meşhur etti.

Kaynaştırmalı eğitim sistemi gereği, görenlerle okula başladı.  Anaokulundan itibaren, notlarında orta değil iyisi dahi olmadı, O sanki pekiyi için yaratılmıştı. Başta ablası aile öğretmeni olmak üzere emeği geçenlere teşekkürler ve dualar.  Huzeyfe notu elli olanları, çalışkanların tembeli saydığından, daima çalışkanlar listesinin ilk sırasında yer aldı. Bu yıl olduğu gibi her imtihanın birincisi oldu. Burs, kurs, yarışma, şiir ne varsa sildi süpürdü.

Filistin günlerinde Gar meydanının şairiydi. Orhan Camii’nde hatim duası, İlahiyat fakültesi hocamız merhum Numan Yazıcı’nın kitabında, çocukların dilinden büyüklere anlattığı yavrumuz,  TRT de en genç hayırsever örneği olarak sekiz yaşında yer almıştı. Umre için biriktirdiği parasından Afrikalı çocukların göz ameliyatı için para gönderen cömert civanmertti.
Kendi ifadesiyle, Yusuf peygambere rüya yorumu, O’na ise söz yorumu verildiğini söyler. Methedilmekten hoşlanmaz, yemeği sevmez, ani kararlar vermez, kimseye yük olmaz, kadere küsmez, şaka ve gerçeğe açık, sukuttan manalar çıkaran ve bazı sözleri de gürültüden ibaret sayandır.
Hamd olsun üç kere umre yapmasıyla dördüncüye hazırlanan, Ashabı Kehf misali dünya mağarasında, gönül gözüyle işaretler alan ve veren bir Anadolu İmam Hatip 9. Sınıf, okul birincisi öğrencimizdir.
Her çocuk gibi O’nun da nazları, kararsızlıkları, bazen yalnızlık inatları ve bilgisayar düşkünlüğü kaçınılmazdır. Aileye hiç yükü olmamıştır. Burs parasını kuruşuna kadar hesaplar, aile içinde borç verecek kadar zengin ve tutumlu bir iktisat yumurcağıdır.
On yılı aşkın zamandır eğitim için İstanbul’a götürülüp getirilen yavrumuz, başarısı için daima, aile olarak her türlü imkân tanınmıştır. O da başarısıyla teşekkürü hak etmiştir.
O doğduğunda ailemizin göz nuru ve gönül meyvesiydi, sonra okulunun ve öğretmenlerinin gözdesi ve şimdi de sizlerin sevgilisi oldu. İnşallah gelecekte de ümmetin Resulullahın âmâ sahabesi Abdullah ibni Mektum misali İslam’ın gür sesi ve düşüncesi olacaktır.
Huzeyfe; Gözleri görmeyen ünlü düşünür Cemil Meriç’e son nefesin de kızı Ümit şöyle der “Babacığım bu günden sonra sana körlük yoktur.” Unutma ki gerçek körlük ahrettedir. O gün görmemiz dileğiyle.

 


Huzeyfe; ailen olarak sana ve dostlarına bir ayet ve bir hadis hatırlatmak isterim. Lokman suresi;
“Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür. Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.”
Peygamberimiz aleyhisselam buyuruyor ki  “Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim, Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile”
Huzeyfe, biz ailen ve dostların olarak şu duayı yapıyoruz; “Rabbimiz bizi ve seni putperestlikten korusun, namaza daim eylesin, göz aydınlığı ve sakınanlara rehber eylesin, ardımızdan hayır dua ederek amel defterlerimizin açık kalmasına vesile eylesin.” Âmin, seni seven ailen ve dostların.
Bu toplantıya vesile olan engelli dostlarına ve katılanlara teşekkürlerimizi iletir, bir birimize engel olmayacağımız bir dünya için engellilere el, dil, ayak, omuz ve kuvvet olmamız dileğiyle hepinize selamlar. Ailen