Heyamola Yayınları’nın projesi çerçevesinde Trabzon’un meşhur Ganita’sı için kaleme aldığım ve yekında yayımlanacak olan ‘Ganita: Akşama Doğruyum Ben’ kitabından bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:
Hüzünlü Güzellik
İşte Ganita; -o hüzünlü güzelliğiyle nasıl da büyülüyor biz gölgeleri.
Malte Laurids Brigge'nin Notları’nın “Ve kadınlarda ne hüzünlü bir güzellik vardı...” cümlesine zeyl: “Ve erkeklerde ne hüzünlü bir güzellik vardı...”
Görmek
“Görmeyi öğreniyorum. Bilmiyorum neden, her şey içimde daha derinlere işliyor, her zamankinden daha derinlere. Bir iç dünyam varmış da bilmezmişim. Her şey, şimdi oraya gidiyor. Orada ne olup bitiyor, cahiliyim.” Rilke, bu cümleleri ruhuna dair çok az şey bilen (bildirilen mi demeliydim?) bu fakir için de söylemiş olamaz mı?
Akdeniz
Uzun Sokak’ta yapılan bir yürüyüşün ardından Ganita’dayım işte. Gökyüzü kapalı, deniz de. Ama yağmur yağacak gibi görünmüyor. En uçta bir masaya çöküyorum. Belli belirsiz bir kekik kokusu. Ve birden Akdeniz…
Tekke
“Aylaklar Tekkesi” adını veriyorum Ganita’ya. Şimdilik tek ayinimiz denizi seyretmek ve “batan ayın kenarına” bir şeyler yazmak…
Hülyâ
“Öyle kuvvetle hülyâ et ki” ey okur, artık Ganita’da ol!
Ganita’da-Olmak
İtiraf ediyorum: Heidegger’in burada-olmak’ını Ganita’da-olmak’a dönüştürdüğümde yağmur yağıyordu.
Günbatımı, Yine
Günbatımı, bir hüzün şöleni Ganita’da. Şölen diyorum çünkü hüzün; bir şenlik ya da festival havasına bürünüyor ve böylece alışageldiğimiz o karamsar duygudan ayrılıyor.
Belki de “bir hatıra zevki var kederde” mısraına karşılık gelen o şey…
Fuzûlî
Ganita için “Esîr-i gurbetiz biz senden özge âşinâmız yok/Ayağın kesme başın’çin bizim mihnet-serâlardan” (Fuzûlî) diyenlerden olmak ne bahtiyârlık…
Arada-Oluş
Ne cafe ne de çay bahçesi; ikisi arasında bir yer. Belki de ikisi birden. Ne alaturka ne alafranga. Arada-oluş’u bu kadar derinden hissettiren ender mekânlardan biri Ganita. Müdavimleri de genellikle araftakiler zaten…
Ganita’da Niçin Oturmalı
Ganita’ya her gidiş yeniden gidiştir. Ya da ilk gidiş… Calvino “Klasikleri Niçin Okumalı?” sorusuna harika cevaplar veriyor. Ben de “Ganita’da Niçin Oturmalı?” sorusuna şu cevapları veriyorum:
1. “Ben hep Ganita’da aradım zamanı” diyebilmek için,
2. Mekânı kendimin kılabilmek için,
3. Varoluşumun halkalarını sayabilmek için,
4. Başka bir yerde olmak, “burada-olmak” olmadığı için.
Ayna
Tarkovski’nin “Ayna” sını seyrettikten sonra Ganita’ya gittim. Ne zaman aynaya baksam herkes orda. Ne zaman Ganita’ya gitsem herkes orda; -Tarkovski bile!
Denize Taş Atma Sanatı
Bachelard, Ateşin Psikanalizi’nde babasından öğrendiği “yanan odunları karıştırma sanatı”ndan bahseder. Ben de denize taş atma sanatından bahsetmeliyim, kimbilir kimden öğrendiğim…