Umutları tükenmiş bir milleti yeniden ayağa kaldırarak Anadolu’yu vatan yapan, 102 yaşına giren Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk, fikirleri, devrimleri ve mücadelesiyle milletin gönlünde yaşamaya devam ediyor.

Selanik’ten Anadolu’ya Uzanan Bir Önderlik Hikayesi

1881 yılında Selanik’te dünyaya gelen Mustafa Kemal, ilköğrenimini Şemsi Efendi Mektebi’nde tamamladı. Askeri eğitimine Selanik Askeri Rüştiyesi’nde başlayan Atatürk, Manastır Askeri İdadisi’ni ikincilikle bitirdi.
1902’de Harp Okulu’ndan teğmen, 1905’te Harp Akademisi’nden kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Aynı yıl Şam’da 5. Ordu’da göreve başlayan Mustafa Kemal, ilerleyen yıllarda katıldığı Trablusgarp, Balkan ve Çanakkale Savaşları ile askeri dehasını kanıtladı.

Çanakkale’de “Cephaneniz yoksa süngünüz var!” diyerek askerine moral aşılayan Mustafa Kemal, Anafartalar Kahramanı unvanını kazandı.
1916’da Bitlis ve Muş’u düşmandan geri alarak generalliğe terfi etti.

“Vatanın Kurtuluşu” İçin Samsun’a Çıktı

Mondros Mütarekesi sonrası ülkenin işgali üzerine 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’nin ateşini yaktı.
Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Türk milletine “Vatanın bütünlüğü tehlikededir; millet azim ve kararlılıkla kurtuluşu sağlayacaktır.” çağrısını yaptı.

23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanı seçilen Mustafa Kemal, hem Meclis’in hem de yeni hükümetin lideri olarak Kurtuluş Savaşı’nı yönetti.

İnönü’den Sakarya’ya, Dumlupınar’dan Cumhuriyet’e

Atatürk’ün önderliğinde Türk ordusu, İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz zaferleriyle vatanı düşman işgalinden kurtardı.
Sakarya Meydan Muharebesi’nde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır.” emrini veren Mustafa Kemal’e TBMM tarafından “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verildi.

30 Ağustos 1922’de kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, bağımsızlık yolundaki son büyük adım oldu.
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık belgesi olarak tarihe geçti.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet İlan Edildi

Atatürk, 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet ile Türk milletine en büyük eserini armağan etti.
TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevini 1938’deki vefatına dek sürdürdü.

Cumhuriyet’in ilanı, millet egemenliğini esas alan bir yönetim anlayışının başlangıcı oldu. Atatürk bu süreci, “Devlet yönetimini Cumhuriyet’ten söz etmeksizin, ulusal egemenlik ilkeleri çerçevesinde Cumhuriyet’e doğru yürüyen şekilde toparlamaya çalışıyorduk.” sözleriyle özetledi.

Ekonomi, Tarım ve Dış Politikada Dönüşüm

1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’na rağmen Türkiye’nin kalkınması için Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı.
Milletler Cemiyeti üyeliği, Balkan Antantı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı ile Türkiye’yi uluslararası alanda etkin bir aktör haline getirdi.

Tarıma önem veren Atatürk, çiftçiliği teşvik etti, modern tarım uygulamaları başlattı.
Köylü milletin efendisidir.” sözüyle üretime dayalı bir ulus ekonomisini savundu.

“Hatay Benim Şahsi Meselemdir”

Atatürk, Hatay’ın anavatana katılması için büyük diplomatik çaba gösterdi.
Vefatından kısa süre sonra, 1939’da Hatay Türkiye’ye katıldı ve Atatürk’ün son arzusu da yerine getirildi.

Ebediyete Uğurlanış

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05’te Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
Cenazesi büyük bir törenle Ankara’ya getirildi ve 21 Kasım’da Etnografya Müzesi’ne defnedildi.
10 Kasım 1953’te ise ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir’e nakledildi.

Milletinin Kalbinde Yaşıyor

Atatürk, yalnızca bir asker ve devlet adamı değil, aynı zamanda Türk milletinin çağdaşlaşma yolundaki en güçlü rehberi olarak anılıyor.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyen Atatürk’ün mirası, Cumhuriyet’in 102. yılında da Türk milletine yol göstermeye devam ediyor.

Kaynak: AA