I. Edgar Morin, Aşk Şiir Bilgelik adlı o enfes kitabında şöyle diyor: ‘Aşk, yaşam şiirinin bir parçasıdır. Şiir, yaşam aşkının bir parçasıdır. Aşk ve şiir birbirlerini doğururlar ve birbirleriyle özdeşleşebilirler. Aşk, bilgelikle çılgınlığın en yüksek birliğiyse, aşkı üstlenmemiz gerekir.’
II. La Rochefoucauld, aşk romanları olmasa aşkın bilinmeyeceğini söylüyordu. Ne kadar da haklı; -ben, aşkı Balzac’ın Vadideki Zambak’ından öğrendim!
III. Shakespeare’in ‘Bir yaz gününe mi benzeteyim seni’ dizesi öyle derinden etkilemiştir ki beni!
IV. Stendhal’inki bir aşka kiracı acı, Metin Altıok’unki ‘bir acıya kiracı’ aşk.
V. ‘Sevilen kimsenin kusursuzluğu’ diyor Leibniz aşk için, bundan haz almamızı sağlayan duygulanım. ‘Kusursuzluk’ mu yoksa ‘kusursuzluk’ atfetmek mi?
VI. Ne diyordu Conrad: ‘Kalbin arzuladığı yere giden bütün yollar uzundur.’
VII. Fuzûlî’nin en yakıcı beyitlerinden biri şöyledir: ‘Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni/Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni’ Bu duayı edebilecek kaç kişi kaldı günümüzde?
VIII. Tam kalbimin üstüne ‘elif’ çizdim de geldim kapına efendim!
IX. ‘Aşk nedir?’ diye sordular şaire. Şair, ‘Şair olsaydım âşık olmazdım!’ diye cevap verdi. Ne demek istedi?
X. Bazı isimlere âşık olunur, sûret hiç görülmese de; Henriette, Lavinia, Clara, Rosa, Lisa…
XI. ‘Bekleyiş bir büyüdür.’ Evet, bir büyü…
XII. Neruda’nın ‘Bu Gece En Hüzünlü Şiirleri Yazabilirim’ şiirini okuduğum en güzel aşk şiirleri arasında daima sayarım.
XIII. Aşkın mevsimi geliyor; nevbahâr. Kalp de yeniden yaratılacak, dil de!
XIV. Ahmed Gazzâlî’nin Sevânihü’l-Uşşâk’ın 23. faslından çarpıcı bir pasaj: ‘Aşkın başlangıcında âşık sevgiliye benzettiği her şeye ilgi duyar. Mecnûn günlerce ağzına lokma koymamıştı. Tuzağına bir ceylan düştü. Ona acıdı ve salıverdi. ‘Niçin böyle yaptın?’ diye sordular. Dedi ki: ‘’Leylâ’yı anımsatan bir şeye zulüm yaraşmaz.’
XV. ‘Mâşukun âşıktan kaçmasının nedeni visâlin küçük bir iş olmamasıdır.’ Gazzâlî’nin bu cümlesini duyduğumda allak bullak olmuştum. Bu cümleyi anlayınca her şeyi anladım.