1-Ahmet Cevdet Şimşek? M. Selahaddin Şimşek’in babası. Adapazarlı alim, vaiz, hatip. 1293 Harbi sırasında Batum’dan İzmit Hasaneyn köyüne göçen Hüseyin Efendinin üç oğlunun küçüğü olarak 1891 yılında doğar. Fatih Medresesini bitirir, Osmanlı ordusunda 1911-22 yılları arasında on bir yıl yedek subay olarak görev yapar, savaş sonrası evlenip Adapazarı’na (savaş caddesi) yerleşir. 1926-66 yılları arasında Orhan, Ağa, Tozlu ve İhsaniye camilerinde vaizlik, imamsızlık yüzünden kapatılan Orta Camiinde (1941-66) fahri (ücret almadan) imamlık yapar. 1966 yılında Kurban bayramı arifesinde bir Pazar günü Orhan Camiinde vaaz ederken vefat eder.

2- Mehmed Selahattin Şimşek? Adapazarlı özdeyiş yazarı, tiyatro oyuncusu, yönetmen.

3-Ş.? Sözü kısaltan adam Mehmed Selahaddin Şimşek, işe önce kendi adından-soyadından başlamıştı. Bir kitaplık konuları bir cümlede özetleyen enfes özdeyişlerinde ası soyadı yerine Şimşek’in de kısaltılmışı olarak ‘Ş.’ imzasını kullanmayı tercih etti.

4- Mehmed Salâh? Denemelerinde kullandığı imzası.

5- 1953? Özdeyiş yazarı Mehmet Selahattin Şimşek’in doğum tarihi.

6-Savaş caddesi 36? Ahmet Cevdet Şimşek-Nuriye Şimşek çiftinin Sabahattin, Alaattin, Bahattin’den sonraki erkek çocukları M. Selahaddin Şimşek’in de doğduğu evin adresi.

7- Kurtuluş İlkokulu? Devoğlu mahallesi Devoğlu caddesi üzerinde binlerce Adapazarlı gibi M. Selahaddin Şimşek’in de bitirdiği ilkokul.

8-Adapazarı İmam-Hatip Lisesi? Bilgili, zeki, mücadeleci Selahaddin’in lüzumundan fazla katı kurallara karşı (örneğin mutlaka kravat takma, kısa saç vs.) durduğu için (orta ve lise kısmı birlikte) yedi yıllık okulu ancak dokuz yılda bitirebildiği (1974) Çark caddesindeki okul.

9- Atlantik Kitabevi? Selahaddin henüz 10-12 yaşlarındayken babası Ahmet Cevdet Efendi’nin oğlu Alaaddin Şimşek adına 1965’lerde Atatürk Bulvarı’nda açtığı ve küçük Selahaddin’in kitaplarla çok fazla haşır neşir olma imkanına kavuştuğu kitabevinin adı.

10- Muhteşem Dörtlü Çete? Selahaddin’in okul arkadaşları Alaaddin Taşçeken, Mehmet Sami Çakmak ve Salih Deniz ile birlikte oluşturdukları, sadece okulda değil; okul sonrası şehrin bulvarlarında, kahvehanelerinde, MTTB gecelerinde, tiyatro salonlarında, sinema ve kapalı spor salonlarındaki gençlik konferanslarında birlikte gezdiği gruba verilen isim.

11- ‘Hilallerin Gölgesi’nde? 1972 yılında ‘Muhteşem Dörtlü Çete’ Adapazarı İHL altıncı sınıftayken, lisenin tiyatro kolunda Nebi Uysal hocanın yönetiminde “Hilallerin Gölgesinde” diye bir oyunu sahneye koyuyorlar. 08 Nisan 1972 Pazartesi günü Melek Sinemasındaki gösterimde Alaattin Taşçeken Prens Aleks’i, Selahaddin Şimşek Hristos’u, Fuat Bol Prens Nikoforos’u, D. Yaşar Akyürek Papaz’ı oynamıştı.

12-Alpaslan Oda Tiyatrosu? 1970’lerde Tarih Öğretmeni Resul Arslan’a ait özel tiyatronun adı: ‘Alparslan Oda Tiyatrosu.’ Söz konusu tiyatro 1972 yılında Yıldız Sineması’nda “Nasrettin Hoca”yı sahneleyecek, oyunda Selahaddin Şimşek, Resul Arslan, Alaattin Taşçeken, Ekrem Demir, Nevzat Bayrak, Osman Önen rol alacaklardır. ‘Nasreddin Hoca’ Bolu, Göynük, Konya, Ankara’da turneye çıkıp sahnelenecek, tiyatro grubunu taşıyan Ford Minibüsün şoförlüğünü ise SATSO Yönetim Kurulu Eski Başkanı Erol Öztürk yapacaktır.

13- Beyaz Leke Tiyatrosu? (Alaattin Taşçeken anlatıyor: ) “1972’nin sonbaharı. Selahaddin tiyatroya çok kafa yoruyordu. Bana, Mehmet Sami’ye ve Salih Deniz’e, ki hepimiz sınıf arkadaşlarıyız zaten, bir gün bize konuyu açtı:“Bir tiyatro kurmalıyız!” dedi. Hepimiz “evet” dedik. Peki kurulacak tiyatronun adı ne olacaktı? O günlerde tiyatrolar, maneviyattan uzak, çoğu sosyalist ideolojiye yönelik yahut belden aşağı oyunlar sahneliyorlardı. Selahaddin “onlar kapkara, biz beyaz tiyatro olmalıyız, o karaların sırtında beyaz bir leke gibi durmalıyız” dedi. Bu konuşma sonrasında kuracağımız tiyatronun adı da kendiliğinden ortaya çıkmış oldu: Beyaz Leke Tiyatrosu.‘

14- ‘Siyah Pelerinli Adam’? Adapazarı Beyaz Leke Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ilk oyun Necip Fazıl’ın “Siyah Pelerinli Adam”ıdır. 1972 sonbaharından itibaren başlanır hazırlanılmaya. Günler, geceler süren çalışmalar sonunca “Siyah Pelerinli Adam”, 1973 yılı 26 Mayısında “Melek Sineması”nda matine ve suare olarak sahne alır. M. Selahaddin Şimşek “şair”i, Alaattin Taşçeken “şeytan”ın versiyonlarından “kambur”u oynamıştır, diğer roller ise Sevgi Yalgın, Ferit Soy ve Zihni Mengi’nindir. Oyunun yönetmeni de M. Selahaddin Şimşek’tir.

15- ‘Çürük Elma’? Beyaz Leke Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ikinci oyun Atilla Alpoge’nin “Çürük Elma”dır. Oyunda beş kişi rol alır: M.Selahaddin Şimşek, Alaattin Taşçeken, Cavit Akova, Sabri Şimşek ve Sırrı Şanlı. Kapalı Çarşının 3. katındaki “Melek Sineması”nda 01 Mart 1974 günü matine-suare bir kez sahnelenir ‘Çürük Elma’.

16- ‘Muhtar Kafası’? İzmit İHL öğretmeni Ali Nar’ın tiyatro oyunu. Adapazarı Beyaz Leke Tiyatrosu, M. Selahaddin Şimşek’in yönetmenliğinde ‘Muhtar Kafası’nı 1974-78 arası Bolu’dan Erzurum’a Balıkesir’den Trabzon’a 67 ilin 61’inde sahneleyecektir. İstanbul Tarlabaşı’ndaki bir sahnede üç bin kişiye oynanır oyun. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın ‘Üsküdar Musahipzade Celal’ ve ‘Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde de oynanır. İzmit turnesi sırasında oyunun yazarı Ali Nar, oyunun sonunda kulise gelir ve ‘tebrik ederim çocuklar, oyunu seyrederken sık sık ‘bu benim yazdığım oyun mu?’ diye sormaktan kendimi alamadım’ der. Beyaz Leke Tiyatrosu’nun son oyunu olan “Muhtar Kafası”, son kez 09 Ocak 1978 tarihinde Yıldız Sineması’nda oynanacak, perde kapandığında oyun da, tiyatronun faaliyeti de son bulmuş olacaktır.

17- ‘Muhtar Kafası’nda hangi Adapazarlı hangi rolde? M. Selahaddin Şimşek :“Öğretmen-müdür” rolünde ve oyunun yönetmeni, Alaattin Taşçeken: Önceleri “müftü”, sonraları “muhtar, Osman Önen: :“Tahsildar”, Cavit Yur:“Baş aza”, Salih Deniz : “Baş aza” (Cavit Yur’un ayrılmasından sonra), Mehmet Sami Çakmak: “Halıcı” ve “yüzbaşı”, Necdet Durak : “Müftü” (Alaattin Taşçeken’in “muhtar”ı oynaması üzerine), Muammer Aslan: “Yahudi”, Şaban Fehmi Deniz : “Tahsildar” (Osman Önen’in ayrılmasından sonra), Abdülhamit Topçu: “Zamane genci”. Nizam Şimşek:“Yahudi”, (Muammer Aslan’dan sonra).

18- Yusuf Aydın’ın ‘Beyaz Leke’si? 2005 yılı haziran ayında elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz Sakarya DMMA mezunu, iş adam Yusuf Aydın, “Akademi” Dergisinin 1975 Şubat sayısında söz konusu “tiyatro” hakkında şunları yazmıştı: “Türkiye’mizde, milliyetçi ve mukaddesatçı cephemizde; ... gerçek tiyatro kültürüyle mücehhez bir tiyatro topluluğumuz var artık: Beyaz Leke Tiyatrosu... Bu tiyatro, ... gerçekten de yıllar yılı cephemizin ihmal ettiği bir sahada “yüz akımız” durumundadır.”

19- Akademi dergisinde Beyaz Leke Tiyatrosu ilanını: “Beyaz Leke Tiyatrosu, Mehmet Selahaddin Şimşek, “Siyah Pelerinli Adam” ve “Çürük Elma”dan sonra Türk tiyatrosunda hadise olacak “fikirle san’atın örgüleştiği” oyununu iftiharla sunar! Muhtar Kafası (Piyes 3 perde) Eser: Ali NAR Haberleşme Adresi: M.T.T.B. Sakarya Temsilciliği, Cevad Bey İşhanı Kat: 3 SAKARYA” (Akademi dergisi, Şubat/1975)

20- Beyaz Leke’den ‘Şeytan’ Anekdotu? (Beyaz Leke’nin ikinci adamı Alaattin Taşçeken anlatıyor:) “26 Mayıs 1973 tarihinde “Siyah Pelerinli Adam”ı Melek Sineması’nda oynarken, salonun kenar lambrileri üzerinde bir fare gidip gelmeye başladı. Fare o sessizlikte “tıkır tıkır” ses çıkartmaya başlayınca salonda birden ilgi oyundan fareye kaydı. Hazır cevaplığıyla ünlü, o anda “şair”i oynayan Selahaddin (Şimşek), karşısında “şeytan” rolündeki arkadaşa döndü, “taşlanmış şeytan” dedi, “senin yaldızlı sözlerin, bana sunduğun para, makam, kadın ve şöhret adı altındaki kandırışların sonuç vermedi. Ancak bir fareyi kendine meftun edebildin. Bravo doğrusu!” deyince, salondaki şaşkınlık yerini gülüşmeye bıraktı.”

21- Beyaz Leke’den ‘Paris’i Görmeyen Eşektir’ Anekdotu? (Oyunculardan Cavit Akova anlatıyor:) “Sene 1974, Adapazarı Melek Sineması’nda ‘Çürük Elma’yı oynuyoruz. Rahmetli babamla annem de en önde izliyorlar. Oyunun bir yerinde text gereği ben diyorum ki, “Paris’i görmemiş adam eşektir”, Selahaddin Ağbi soruyor, “Baban Paris’i görmüş müydü?”, Ben “hayır” diyorum, o “o zaman sen eşşeğlu eşeksin” diyor. Bütün bunlar oyunun metni icabı. Babam anneme dönüyor “daha fazla küfür yemeden gitsek iyi olacak hanım” diyor.”

22-İhvan Kitabevi? 3 Ekim 1978 tarihinde Adapazarı Diriliş Cemiyeti Başkanı Numan Yazıcı öncülüğünde dönemin SDMMA asistanları Abdullah Gül, Sami Güçlü, Yılmaz Güney, Harun Taşkın, İbrahim Mete Doğruer ve Ahmet Arıca tarafından Havuzlu Çarşı birinci katta açılan kitabevi. Kitabevinin yüzlerce üniversite ve lise öğrencisi müdavimidir ama yedi kurucusu kadar sorumluluk üstlenen üç isim daha vardır: Mehmet Selahaddin Şimşek, Yusuf Aydın ve İbrahim Ertiryaki.

23- ‘M. Selahaddin Şimşek’in ‘Okuma Manifestosu’? ‘…Okumak bilmek zorundayız; karanlıktan aydınlığa çıkabilmek, karanlıklardan aydınlığa çıkarabilmek için; okumak, olmak zorundayız. Rahlelerin beşiğinde büyüyeceğiz. "Gün gelip şimşek misali çakıpta ışıtabilmek için yeryüzünü, uzun müddet bulut olarak kalmak" icab etmektedir. Yusuf'un düşlerine varmak, kuyularda gecelemeye bağlıdır! Okumaya önce hangi kitaptan başlanılmalıdır?" Çünkü kitaplar put kırıcı birer İbrahim olduğu kadar, put yapıcı birer Azer'dir de. …’

24-‘Öncü Kitaplar Listesi’? M. Selahaddin Şimşek’in 1980’li yıllarda gençler için hazırladığı, on beş kitaptan meydana gelen kitap listesi.

25- Ş.’nin Özdeyiş Yazmaya Başlaması? ‘Beni özdeyiş yazmaya yönlendiren ilk vaka, babamın payton sürücüsüne söylediği bir sözdür. Çocuktum, babamla bir Adapazarı akşamında Savaş caddesindeki evimize paytonla dönüyorduk. Atların daha hızla gitmesi için iki de bir elindeki kamçıyı atlara şaplatan payton sürücüsüne kızan babam, ‘evlât dedi, at kamçı ile değil arpayla gider!’

26- Ş’nin Özdeyiş /Söz/Yazı Üzerine Tavsiyeleri? ‘Sözü/yazıyı kısa tutun. Atasözüyle, özdeyişle süsleyin. Yerinde kullanılan bir atasözü tartışmayı bitirir. Yalnız atasözlerinde, özdeyişlerde hiçbir şeyi, kelimeyi, harfi değil virgülün yerini bile değiştirmeyin, zîra mânâ çok değişir. Ve sözü mutlaka bağlayın, yâni kaydedin.’

27- Ş.’nin ‘deha’ özdeyişi? ‘Deha "imkansız" zannedilende "mümkün"ü görebilmek demektir! Gemilerin karada da yüzebileceğini sezmek; Mehmed'lerden birini "Fatih" yapar...’

28- Ş.’nin ‘yusuf’ özdeyişi? ‘Yusuf gibi rüyalar göreceklerin uykuları uğruna gecelere katlanmağa değmez mi!’

29- Ş.’nin ‘aydın’ özdeyişi? ‘Karanlığımıza sebep aydınlardır!’

30- Ş.’nin ‘kurtarıcı’ özdeyişi? ‘Düşmandan kurtulmaktan daha mühim bir şey var: Kurtarıcılardan kurtulmak!

31- Ş.’nin ‘hayat’ özdeyişi? ‘Her hayat kalbinin ekseninde döner. İnsanların uğrunda öldükleri, uğrunda yaşadıklarıdır!’

32- ‘Göğe Yağan Yağmurlar’? Mehmed Selahaddin Şimşek’in bütün özdeyişlerini toplamayı düşündüğü kitabının adı.

33- Prof.Dr. Sami Güçlü’nün Ş.’si? Selahaddin'i 1976 yılında Adapazarı'na geldiğimde tanıdım. Üniversiteye başladığı dönemlerdi. Çok yakın olmasa da aynı muhitlerde birlikte olduk. Özellikle İhvan Kitabevi çevresinde... Halinde, tavrında, üslubunda, giyiniş tarzında bir farklılık, bir asalet vardı. Sanatkar ruhlu bir insan olduğu her halinden belliydi. Selahaddin, derdi olan biriydi. Elinde bir kitap veya bir dergi ile onu çok gördüm. Zihni hep meşguldü. Başkalarına bir şeyler anlatırdı... İçinde biriktirdiğine ve bir gün taşıp, yazıya döküleceğinden emin olduğumuz düşüncelerini, sanatını tam olarak ifade edemeden, Allah'ın rahmetine çok erken yaslarda kavuştu. O'nun bilinçli bir Müslüman olduğuna ben de şahadet ederim. Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun, inşallah...

34- Osman Öztopal’ın Ş.’si? Ne aramızdaki ne de içimizdeki boşluğunu dolduramadık. O gitti üretim bitti, o gitti öğretim bitti. Bir tuğla dahi koyamadık, beyin ve yüreklerimizde inşa ettikleri üzerinde. Ziyanda ve hüsrandayız ves’selâm.

35- Selim Gündüzlap’in Ş.’si? Ne zaman sıkılsam ya da Zafer’de yeni bir hizmete başlayacak olsam, Selahaddin Şimşek kardeşimin Yorgalar Mezarlığındaki kabrini ziyarete gider dualar ederim. Konuşur hâlleşir öyle gelirim. Hem de dolu dolu arınmışlık, yıkanmışlık hissi içinde ve dahi gecenin karanlığında. Hangi mevsim gittiysem oraya, birkaç yıldız da arkadaş olmuştur hep. Hani Mevlânâ ne güzel der: ‘Biz öldükten sonra mezarımızı yerde aramayın. Arif kişilerin gönülleri bizim mezarımızdır.’ Aynen bu misâl. O da, ya bir hâli ya da kâli ile hep gönlümüzde yaşıyor. Rabbimden niyazım, bu karakterde yeni kardeşleri dünyamıza göndermesidir. Bir gün bir genç hangi dalda tahsil yapması gerektiğini kendisine sorunca, Selahaddin kardeşim şu cevabı vermişti: ‘Kardeşim dikkat et, seçtiğin dal insanlardan uzak olmasın, insanlarla iç içe, sosyal bir dal olsun!’ Şu aşamada bu tavsiyeye ülke insanının ve bizlerin ne kadar ihtiyacı var. Yükselen her değerin altında böyle öngörüsü yüksek mürşidlerin katkısı vardır. Özlüyoruz, özleyeceğiz hep. Allah’ın rahmeti ona yar olsun.

36- Zeki Aydıntepe'nin Ş.’si? Onu tanımadan önce Adapazarı caddelerinde, sokaklarında karşılaşınca "bu düşünen adımların sahibi kim" diye merak ederdim. Doyumsuz bir sohbet ustasıydı... Delilsiz, örneksiz hiç konuşmazdı. Pek çok genci aydınlatan görüş ve düşünceleri ile de dostları ve gönül birliği ettiği arkadaşları arasında çok saygın bir yere sahipti. Sözde ve yazıda estetik ve içerik arayan titiz bir uygulamacı olarak Şimşek, bir cümleye koskoca dünyayı sığdırıverirdi. Neden "özdeyiş yazıyor da kitap yazmıyorsun’ sorusuna; "özdeyiş yazan adam, okunmak değil ezberlenmek istiyor." diye cevap vermişti.
37- Muammer Erkul'un Ş.’si? ‘-Nasılsın ağbi, ne yaptın bugün? - Şu virgülü nereye koyacağımı düşündüm!
Türkiye değil, bütün dünyada sadece ödeyiş yazarak geçinen tek insan O! Ve O, gerçekten bir virgülün nerede olması gerektiğini bulmak için bir koca gün düşünen insan: "Ş" işte bu!

38- Mustafa Özcan'ın Ş.’si? Mehmed Salah; o, bizim hayatta iken kıymetini bilmediğimiz azizimiz ve arifimizdi. Onun meclisi ise kahvehane köşeleriydi. Belki de kahvehaneler, kıraathane manasını en son onunla yaşadılar. Onun sohbetleri kahvehane köşelerini anlamlandırırdı; oturduğu ve kalktığı meclisler ilim meclisleri olurdu. Babası hoca Cevdet Efendi de arifandandı. Cevdet Hoca`nın son çocuğu idi. Hilafsız, karakter ve estetik abidesi idi. Karakter yönü serapa karakter olan Akif`e benzerdi. Estetik ise üzerine bir bütün olarak sinmişti. Kıyafetinden kullandığı lisana kadar her şeyi estetik idi. Bu cemal aşkı, onda sanata dönüşmüştü. Estetiği sanatçı yönüyle bütünleşmişti. Hikmet sahibi bir arkadaştı. Ama Selahaddin yapayalnızdı. İlkelerinden başka bir şey tanımayan ve pazarlık nedir bilmeyen hasbi ve satın alınamaz mizacı nedeniyle Selahaddin hayata yalnız başladı, yalnız devam etti ve yalnız bitirdi. O Sakarya`nın Ebu Zer`i idi. O karanlıktaki bir yol işareti ve gecede yol gösteren bir kutup yıldızı idi.

39- Cihat Zafer'in Ş.’si? Genç yazar her akşam olduğu gibi, bu akşam da, ustasını bekliyordu. Ustası da bir yazardı fakat hiç uzun yazmıyordu. Özdeyişler yazmak ve onlara uygun resimler bulup, posterler hâline getirmekle meşhurdu. Kısa yazıyordu, fakat yazdıklarının etkisi ne de uzun sürüyordu… Büyük bir kafaydı o, herkes bu konuda aynı fikirdeydi. Onu dinlemek, tavsiye ettiği yazarları okumak, olayları ve fikirleri kavramakta değişik bakış açıları bulmanın yollarını öğrenmek, çevresinde yumak olmuş genç okur-yazarların da her akşamki değişmez törenleriydi… Bu törenin adı, yaşamanın anlamını keşfetmekti… Bu törenin adı, insan olmaktı.

40- Fahri Tuna’nın Ş.’si? ‘Ş. Tek kişilik çoğunluktu. Çağın, çağların künhüne vâkıf ender fanilerdendi. Ş. Mektepti, okuldu, ekoldü, üniversiteydi. Özdeyişleri tek cümlelik konferanslardır. Özdeyişleri/posterleri, sanat şaheseri olduğu kadar, dramların da destanıdır; "medya çağında düşmana kendi silahıyla mukabele": O özdeyişlerini, çağdaş putları kıran bir İbrahim olarak kullandı. Eric Fromm,"Dünyada iki çeşit insan vardır: Var olmayı seçenler, varlıklı olmayı seçenler" der. Ş. ,"var olmayı" tercih edenlerdendi.

Ş. (Mehmed Selahaddin Şimşek)
1953 yılında Adapazarı’nda doğdu. Kurtuluş İlkokulu, Adapazarı İmam-Hatip Lisesi (ortaokul-lise,1974) ve Atatürk Ü. Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü (1980) bitirdi. Yazarlıkla geçindi. Kurduğu Beyaz Leke Tiyatrosu’nda çok sayıda oyunu oynadı, yönetti ve sahneye koydu. Özdeyiş ve deneme dallarında ürünler verdi. 02.04.1994 tarihinde vefat eden ve Adapazarı Yorgalar Mezarlığına defnedilen Şimşek’in eserleri:
‘Ş. Özdeyişler’ (1994-küçük boy), ‘Ş. M.Selahaddin Şimşek – Hayatı-Eserleri-Hakkında Yazılanlar’ (1997), ‘Ş. Özdeyişler’ (1998-büyük boy). Yazdığı dergiler: Akademi, Zafer, Tevhid, Mektup, Diyanet.