Bugün Hıdırellez…
Sokağa çıkma yasağının olduğu bir döneme rastlayan önemli günlerden biri…
Hava bir açık, bir kapalı… 
Evdeyiz yine ama gün Hıdırellez…
İnsanın canı çıkıp sokaklarda dolaşmak, eşle dostla sohbet etmek istiyor…
İşin bir tarafı böyle…
Ancak bir de arka planı var, hiç kuşkusuz uyulması gereken…
“Evde Kal”, “Evde Hayat Var” anlayışı içerisinde kime, nerede, nasıl ve ne şekilde bulaşacağı belli olmayan öldürücü bir virüs tetikte…
Hal böyle olunca Hıdırellez’in ne tadı kaldı ne de tuzu…
Zuhal Erol hoca işte böyle bir güne şeker katmak istemiş “Şarkılar Girmiş Hayatımıza” adlı kitabından bir bölüm ile…
Şöyle diyor Zuhal Hoca; 
“Şimdi... Yanıyor mudur hala sokakta ateşler? 
Atlıyor mudur üstünden çocuklar? 
Genç kızlar asmış mıdır dileklerini güllere? 
Gelir mi yine Hıdır ile İlyas gece aniden? 
Maydanozlu köfteler konur mu piknik sepetlerine, komşular omzunda hırkalarla giderler mi kilim kilim dere boyuna? 
Top düşer mi Çark’a? 
Arnavut çocuk atlar alır mı topu? 
Koşar kaçar mı Altınova’ya? 
Alkışlar mı Maltepe? 
İlk buseyi ilk yemini asar mı Boşnakların kızı Manav delikanlının saçlarına Serdivan’da? 
Şimdi tam gece yarısı, yeniden yürüsem o sokakta, ateşin başında dikilsem, beni tanıyabilir misin? 
Sanmam...
O zaman iyi bak sönen ateşe; 
Biraz kül, biraz duman...
O benim işte!”

Sözleri Ümit Yaşar Oğuzcan’a ait, üstat Münir Nurettin Selçuk’un Nihavent makamındaki unutulmaz eseri “Biraz Kül, Biraz Duman” adlı şarkının benim hayatımda da özel bir yeri vardır…
Bilecik 2/9 Er Eğitim Taburunda askerlik görevimi yaparken, aynı zamanda gazinodan sorumlu yedek subay idim…
Efkârlı bir gecede gazino kemancısı askerin duygu dolu icrasıyla okuduğum bu şarkıyı getirdi aklıma Zuhal Hoca…
Bu özel günde, bu özel şarkıyı gündeme getirmesi nedeniyle Zuhal Erol’a, şarkılara konu olan “yasemenler” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…