Bir ülke düşünün, milli gelirinin yüzde 60’a yakınını enerji ve savunma giderlerine harcamak zorunda kalan, dışarıya yani ihraç edeceği belli başlı hiçbir ürünü yok ama çalışanını, memurunu mağdur etmek bir yana gücü nispetinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyi aksatmadan sürdürüyor…

Bütün bu zor koşullara rağmen yalnız kendi güvenliği için değil, kardeş ülkelerin de yardımına koşuyor bu arada…

İşte ülkemizin içinde bulunduğu tablo böyle…

Olağanüstü zorluklara rağmen Türkiye nasıl ayakta kalabiliyor; Akdeniz’de, Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da...

Fransa, Ermenistan, Suriye, Libya, Yunanistan gibi çıkar peşinde koşan ülkeler başta olmak bir yana, içerde de her fırsatta hükümete bindirmeyi kovalayan azılı bir muhalif anlayışı da var giderek tepkinin dozunu artıran…

Tıpkı Veli Padişah Abdülhamit’i tahttan eden anlayış benzeri yaklaşımlar sergileniyor şu sıralarda ülkemizde…

Hal böyle iken, tarihsel kardeşlikten kaynaklanan ilişkiler içerisinde olduğumuz Katar ile yürütülen anlaşmaları diline dolayarak, söylenmedik söz bırakmayan muhalefetin yanlışına tepkiler de alıp başını gidiyor…

Bunun en çarpıcı örneği, muhalefetin elindeki son oyuncak “Orduyu sattılar” şeklinde yüzyılın ayıbına karşı yükselen sert tepkiler olsa gerek…

Bu cümleden olmak üzere son olarak Sakarya Kuvayı Mücahitler Derneği Başkanı, bilge Doktor Muzaffer Coşkun’un sözleri düştü ilin gündemine…

Tank Palet Fabrikası üzerinden hükümete yüklenen CHP’li milletvekilinin “Türk Ordusu satılmıştır” şeklindeki çirkin sözlerini kınayan Dr. Coşkun’a hak vermemek mümkün mü!

Bu yersiz ve çirkin benzetmeyi “Kabul edilemez vahim bir olay olarak” niteleyen Sakarya Kuvayı Mücahitler Derneği Başkanı Dr. Muzaffer Coşkun devamla, ülkemizin göz bebeği ordumuzu ve fabrikayı siyasi hesaplarla yıpratmanın kimseye bir yararı olmayacağı gibi, bu sözlerin sahibini de kınarken;

“Kuvayı Milliye ruhunu yaşatma mücadelesi içerisinde olan dernek mensupları olarak tüm varlığımızla şanlı ordumuz, devletimiz ve milletimizin daima yanındayız ve yanında olmayı sürdüreceğiz.” dedi.

İnsan hele de milletin oyuyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapıyorsa hareketine, davranışına, ağzından çıkana çok dikkat etmeli ve özen göstermelidir…

Söz, ok misali ağızdan çıktı mı sonradan yapılan kıvırmalar hiçbir işe yaramaz…

CHP’li vekil, son derece çirkin bir dille dillendirdiği sözleriyle yüzyılın ayıbını işlemiş bulunuyor…

Yedi düvelle her cephede verdiği inanılmaz mücadele ile değil ülkenin ve komşularının, dünyanın dahi gündeminde olan şanlı ordumuz bir cevherdir, pırlantadır…

Memleket ve ordu aşığı, bilge Doktor Muzaffer Coşkun’un figanı bize, vatan ve özgürlük şairi Namık Kemal’in şu dizelerini hatırlatıyor;

“Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten.”

Dileğimiz, ülkemizin böyle çirkin ağızlardan bir an önce kurtulmasından yanadır diyerek, Orkideler gitsin istedik   Dr. Muzaffer Coşkun’a…