İyi Parti’den milletvekili aday adayı olan Enver Toçoğlu yine şehirde gündem oldu…

“Doğru Yol Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti derken, şimdi de İyi Parti” söylemi…

 “Yine mi Enver Toçoğlu” sesleri…

“Başka adam mı kalmadı şehirde” serzenişleri…

Bakın kardeşim…

Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, bu şehirde bir Enver Toçoğlu gerçeği var…

Enver Toçoğlu nice siyasetçilerin beceremediği işleri sendikacı olarak becerebilmiş bir insandır…

Hastası olan, ustası olan onu aramıştır…

İş arayan, aş arayan onun kapısını aşındırmıştır…

Tayin isteyen, atama bekleyen onun peşinden koşmuştur…

Bugün bu şehirde yaşayan birçok insanın üstünde hakkı vardır Enver Toçoğlu’nun…

Bir kişiye iş bulmak nedir siz bilir misiniz?

Bir insana helal yoldan hayatını idame ettirecek bir kazanç kapısı sağlamak az buz iş midir?

Bakın benim çekmecem CV’lerle dolu…

Etrafımda işe ihtiyacı olan yüzlerce insan var…

Gerçek manada ihtiyaç sahibi insanlar bunlar…

Ben gazeteci olarak boynumu büküp güya gözlerinde bir değerim olduğunu düşündüğüm insanların kapısına gidip utana sıkıla bu insanlar için iş istediğimde hemen yüzlerini buruşturuyorlar…

Yok piyasalar durgun, yok şöyle, yok böyle deyip bin bir bahane ortaya atıyorlar…

Ciğeri beş para etmeyen insanların yedi sülalesini işe sokanlar, fakir fukara için garip gureba için kıllarını dahi kıpırdatmıyor…

Böyle insanlar siyaset yapacak da Enver Toçoğlu yapmayacak öyle mi?

Siz hasta bakmak nedir bilir misiniz?

Hiç anneniz, babanız, çocuğunuz hastalandı mı?

Hiç ameliyat sırası almak için, röntgen filmi sırası almak için, hastanede yatak bulabilmek için kapı kapı gezdiniz mi?

İlaç parasını denkleştirmek için kapı kapı dolaştığınız, parasıyla da olsa ilaç bulamadığınız oldu mu hiç?

Hiç çaresiz hissettiniz mi kendinizi?

İşte Enver Toçoğlu ve onun gibi adamlar insanların bu müşküllerini hallettiler vakti zamanında…

Hala daha kapısını aşındırıyorlar onun bu tür işler için…

Ciğeri beş para etmez adamları özel hastanelere sevk eden, kısa yoldan köşeyi dönmekten başka derdi olmayan insanları en pahalı yerlerde tedavi ettiren, ama iş feleğin sillesini yemiş adamlara geldiğinde kırk takla atıp başından savan insanlar siyaset yapacak da Enver abi yapmayacak öyle mi?

Siz ister kabul edin ister etmeyin, bu şehirde bir Enver Toçoğlu gerçeği var kardeşim…

Zor zamanda kendisine elini uzatanı, dar zamanda yanında olanı, kendisine iş vereni, aş vereni unutmaz bu şehrin insanları…

Vefa İstanbul’da bir semt adı değildir sadece…

Oturduğu koltuktan kalkmayan, millete randevu vermeyen, parası ve gücü olmayan insanları adam yerine koymayanların siyaset yaptığı bu dünyada Enver Toçoğlu haydi haydi siyaset yapar…

Parasına puluna güvenenlerin, başkanı oldukları kurumlara kuruluşlara, STK’lara güvenenlerin, müridi oldukları tarikatlardan medet bekleyenlerin, Ankara’daki dayılarına sırtını dayayanların, teşkilattaki 300-500 kişinin oyunu arkasına alıp ortaya atılanların, devlet büyüklerinin oğullarına, eşlerine sarılanların aday adayı olup siyasete soyunduğu bu düzende Enver Toçoğlu haydi haydi milletvekili olur…

Kimse kusura bakmasın…

ENGİN ÖZKOÇ VEKİL OLMASIN

Enver Toçoğlu’na yönelik eleştirilerin bir benzeri de CHP içinde Engin Özkoç için yapılıyor…

“Yine mi Engin Özkoç?”

“Neden gidip Ankara’dan aday olmuyor?”

“Niye listenin başında o var?”

Sürüsüne bereket eleştiri!

Be kardeşim ne yaptı bu Engin Özkoç sizlere?

Adam seçildiği gün gitmiş milletvekili irtibat bürosu açmış…

Üstüne vazife olmadığı halde partili partisiz herkesin derdini dinlemiş…

Birçok insanın yarasına merhem olmuş…

Düzgün, seviyeli, ilkeli bir siyaset anlayışı benimsemiş…

Partisinde en üst kademelerde yer edinmeyi başarmış…

En ufak bir şaibeye, en ufak bir yolsuzluğa bulaşmamış…

Alengirli mevzulara ismi karışmamış…

Siyaseten olgunlaştığı, en verimli çağını yaşadığı bir hengâmda tekrar milletvekili adayı olmayacak öyle mi?

Doğup büyüdüğü, suyunu içtiği, havasını soluduğu, aşığı olduğu memleketini bırakacak da Ankara’dan aday olacak öyle mi?

Sakarya için kim uğraştı Ankara’da Engin Özkoç kadar?

Hangi sıkıntısını, hangi problemini dile getirmedi bu şehrin?

Soru önergesi mi vermedi, kanun tasarısı mı hazırlamadı?

Hangi partiliyi geri çevirdi kapısından?

Kimi Ankara’ya götürüp de grup toplantısı izletmedi, Genel Başkanın makamına kadar çıkartmadı?

Hal böyleyken Engin Özkoç aday olmayacak, liste başı olmayacak, olacaksa da Ankara’dan aday olacak öyle mi?

O Ankara’ya gidecek, burada da sen olacaksın milletvekili değil mi?

Çok büyük meziyetlerin var, tabanda çok büyük bir ağırlığın var, acayip bir eğitimin ve donanımın var, şehirde büyük bir karşılığın var, olağanüstü bir siyaset becerin var, inanılmaz bir oy potansiyelin var ama sana Engin Özkoç engel oluyor öyle mi!

Bırakın Allah aşkına bu işleri…

ALİ İNCİ LİSTEYE GİRMESİN

AK Parti’deki hastalık da Ali İnci hastalığı…

“Yahu üç dönem belediye başkanlığı yaptı”

“Her zaman her yere aday oluyor”

“Hep Ali İnci, hep Ali İnci... Yeter yahu!”

Ali İnci ne yaptı kardeşim size?

Tavuğunuza kışt mı dedi!

Çanınıza ot mu tıkadı?

Ne yaptı bu adam?

Yanına gittiniz de hangi işinizi halletmedi?

Hanginizin düğününe, cenazesine gelmedi?

Hendek’i hangi hizmetten geri bıraktı?

Onun yaptığı belediyeciliği kim yapabildi bugüne kadar bu şehirde?

Ankara’ya gitse, milletvekili olsa en iyi şekilde hizmet etmez mi bu şehre, bu şehrin insanına?

Onun kadar iş bitirici, onun kadar inatçı, onun kadar kapıları aşındıran, onun kadar tuttuğunu koparabilen bir adam var mı AK Parti’de?

Yapmayın etmeyin ağalar…

Kişisel hırslarınıza, siyasi egolarınıza, insani zaaflarınıza yenik düşüp de önünü kesmeyin böylesi insanların!

Ömrünü bu davaya adamış, her kesimden insanı kucaklayabilen, bu şehrin tüm ilçelerinde izi, hizmeti, yatırımı bulunan, şehirde anket yapsan hep 1 numara çıkacak olan bu insanın önünü tıkamayın!

Bize Ankara’ya gidip bizi unutacak insanlar değil, her zaman bizi hatırlayacak. telefonlarımızı açacak insanlar lazım…

Bize tabiri caizse yaralı parmağa işemeyen insanlar değil, iyi günde ve kötü günde her daim yanımızda olacak insanlar lazım…

Bize nalıncı keseri gibi sadece kendine yontan insanlar değil, gücünü ve makamını ihtiyaç sahibi insanlarla da paylaşan, bu şehrin derdiyle dertlenebilen insanlar lazım…

Halk adamı lazım bu partiye ve bu şehre halk adamı!

Kurtulun artık şu önyargılarınızdan…

LEVENT BÜLBÜL SEÇİLMESİN

Milliyetçi Hareket Partisi’nde, bilhassa eski MHP’lilerde bir Levent Bülbül takıntısı var…

“Atamayla geldi partinin başına”

“Genel başkana güveniyor”

“Daha dün geldi partiye”

Vesaire vesaire…

Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum 15 senelik meslek hayatımda gördüğüm en donanımlı siyasetçilerden biridir Levent Bülbül…

Kendini müthiş yetiştirmiş bir insan…

“Şayet siyasette gençler de olsun” diye içten ve kalpten bir dileğiniz varsa desteklenecek insanların başında geliyor…

Babadan atadan MHP’li bir ailenin çocuğu…

Vatanını milletini seven, milliyetçi muhafazakâr değerlere sonuna kadar bağlı…

Genç yaşına rağmen MHP il başkanlığı gibi önemli bir görevi ciddi hatalar yapmadan yıllarca layıkıyla yürütmesini bilmiş bir insan neden milletvekili olmasın!

Genç, dinamik, tabanca gibi partili, tepeden ayağa vatansever, çok iyi bir hatip, giyimiyle kuşamıyla, saygısıyla, efendiliğiyle böylesi bir insan neden Ankara’da sizi temsil etmesin!

Hep isimleri olup da cisimleri olmayan insanlar mı gitsin illaki Ankara’ya?

Çok rica ediyorum sahip çıkın böylesi genç siyasetçilere…

Gün gelir mumla ararsınız da bulamazsınız böylesini!

KİM MİLLETVEKİLİ OLSUN?

Siyaseti halk için yapan insanlar milletvekili olsun...

Tabana dayalı siyaset anlayışına sahip, gerçek manada donanımlı insanlar milletvekili olsun…

Ne partilisini unutsunlar, ne de vatandaşını…

Şehrin sorunlarına vakıf olsunlar, gerekli çözümleri üretebilsinler…

Bu işlerde dirsek çürütmüş, belirli bir tecrübeye sahip insanlar milletvekili olsun…

Şehri tanıyan, insanların da onları tanıdığı kişiler olsun…

Ali Dünya gibi adamlar olsun milletvekili…

Erdal Taşkın gibi, Ahmet Gürsoy gibi il başkanı iken bile efsane olmuş, bu şehirde iz bırakmış insanlar olsun parlamentoda…

Cevat Ayhan gibi, Ersin Taranoğlu gibi hizmet erleri olsun…

Nevzat Ercan gibi devlet adamları olsun…

Haramı helali bilen insanlar olsun…

Parasına gücüne değil halkın ferasetine güvenenler olsun…

Bu şehrin hangi ilçesine, hangi mahallesine, hangi köyüne giderse gitsin, orada mutlaka onu karşılayacak insanların bulunduğu kişiler siyaset yapsın bu şehirde…

İki lafı bir araya getirmekten aciz, makamını kaybetse kimsenin selam dahi vermeyeceği, kendi reklamının peşinde olan insanlardan bıktı artık bu şehir!