Ülkemizin edebiyat alanındaki yüz akı, büyük şair ve düşünce adamı rahmetli Necip Fazıl’ın “Ayağa Kalk Sakarya!” diye yere göğe sığdıramadığı bu aziz şehri, kavgada dahi söylenmeyecek derecede utanç verici bir dille tenkit etmenin dahi sınırlarını aşıp içinin kirini, nefretini kusan, bırakın ilim adamı olmayı sıradan bir kimse dahi olmadı bugüne değin…

İşte böyle düşünülen bir dünyada kalkıp her camiada olabilen bir utanmazlığı diline dolayıp koca bir ile saldırma cüreti gösteren, sonra da “öyle değil, böyle” diyerek bir özürle bu büyük facianın üstünü örtüp medyadan çekilmek isteyen Erol Mütercimler’i kuru bir af dilemek kurtarabilir mi!

Üstüne basa basa ve bütün hırsıyla dilinden kin, nefret, aşağılama çağrıştıran kelimeler kusan bu adam, sanılmasın ki bunları ilk defa ve burada kullanıyor…

Bu küstahlığa karşı hukuk, sanırım gerekeni yapacaktır…

Bilinsin ki öfke bu camianın içinde bulunan-bulunmayan, sağduyu sahibi herkesin ve her kesimin içine sığacak gibi görünmüyor, görünmesi de kolay olmayacak…

Kamuoyunun yaklaşımı böyle…

O büyük üzüntü, ancak ve ancak hukuk önünde alınacak ve bir hakkın teslimi anlamına gelecek kararla giderebilir…

İnsan bir düşünceyi, camiayı, bildiriyi beğenmeyebilir; daha da öte tasvip etmez tenkitte de bulunabilir ancak diline geleni, içinin kirini böyle bi-perva ortaya dökemez, hakarete vardıramaz…

Bu ne öfke böyle!

Bu ne kin ve saldırı!

Ülke etrafında hak ve hukuk arayışına çıkmış, tarihinin en büyük ve sıkıntılı döneminde birlik ve beraberlik adına atılan tohumları yeşertmek varken, kendini bir bilim adamı olarak lanse eden kişiye yakışır mı bu hâl!

Bu resmen bir ayrışma ifadesi değil de nedir, söyler misiniz!

Bu konu adli makamlara intikal ettirildi…

Sonucu beklemek çok daha doğru olacak…

Zira son çeyrek asırda “Yeter artık dursun bu hayasızca akın” deyip yola koyulan ve gasp edilmiş haklarını alacak güce ulaşan devletimizin, her türlü ve de farklı dahi olsa içsel sorunlardan bir süre sıyrılıp yanında olma zamanıdır…

Mevzu bu kahraman milletin esenliğidir, güvenliğidir…

Biliniz ki gerisi hiç ama hiçbir işe yaramaz…

Bu doğrultuda tavır alan, hareket eden herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…

MUSTAFA BAKKALOĞLU TOPRAĞA VERİLDİ

Eski Reji Sokağı’nın Orhan Cami tarafı başındaki binanın üst katında terziydi Mustafa Bakkaloğlu…

Şehirde aranılan maharete sahip terzilerden olduğundan, müşterileri bir yana geniş bir çevresi vardı…

Doktor Bülent, Erdoğan Okan, Özer Aldinç, Şapçı Nejat, Gaga Erol, Adem Pekin, Mustafa Demircioğlu gibi şehrin ve Uzunçarşı’nın tanınmış simalarından oluşan çok sayıda dostu vardı, müşterileri dışında…

Onunla acı-tatlı hatıralarımız vardın, unutulması mümkün olmayan…

Telefona düşen bir haberden öğrendim, vefat ettiğini…

Mustafa Bakkaloğlu’na yüce Mevla’dan rahmet, kederli aile efradına ve tüm dostlarına acılarını paylaşır sabır ve başsağlığı diliyoruz…