Kaynarca’da iki insanlık dışı yaratığın, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği şekilde işledikleri cinayetin bıraktığı gözyaşı ve acının biteceği yok…

Aksine her hatırlanışta vicdanların ve yüreklerin kanadığı vahşetin faillerinin rahat ve birbirini suçlayan halleri, insanı daha da çileden çıkarıyor…

Peki bu rahatlık nerden kaynaklanıyor!

Tabii, ölüm yok ya işin ucunda…

Bu suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olsa da vicdanları rahatlatmıyor…

O caniler de biliyor ki “Ölüm yok ya işin sonunda” yiyip içip yatacaklar devletin kesişenden, içerde de olsalar…

O yaratıklar da bunun bilinci ile birbirlerini suçluyorlar, alacakları cezayı bilerek ve hiçbir beşeri vicdanın kabul edemeyeceği rahatlık içerisinde, suçlarını en ince ayrıntıları ile anlatıyorlar, utanmadan, sıkılmadan…

Eğer onlar, yargılama sonrası cinayeti işledikleri yerde asılacaklarını bilseler ve adalet böylece tecelli edecek olsa, kim cesaret eder, bir daha böyle tüyler ürpertici bir cinayet işlemeye…

Anlaşılan ne müebbet ne hücre hapsi böylesi vahşi cinayetlerin önüne geçemiyor ve caydırıcı olmak gibi bir korkutucu özellik de taşımıyor…

Ne zaman Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde idam cezası kaldırıldı, cinayetler özellikle de kadın cinayetleri aldı başını gitti…

Devlet her caninin başına bir polis dikemeyeceğine göre, yasaları caydırıcı bir şekilde yeniden gözden geçirmesi şart…

İnsanlığın reddettiği hunharca kan dondurucu olayların önüne geçmenin tek şartı, halkın ekseriyetinin talebi olan caydırıcı özelliği tartışılmaz idam cezasını yeniden yürürlüğe koymaktır…

Bunun için daha ne beklenir! Bilemem…

Ancak bilinen bir şey var ki bu yasayı çıkarmayanların üzerlerine binen vebalden kurtulmaları hiç ama hiç de kolay olmayacaktır…

Bu konuda bir örnek vermek gerekirse…

1960 yılında sabahın erken saatlerinde Uzunçarşı ile Bulvar’ın birleştiği yerde asılan bir anne katilinin öğle saatlerine kadar öylece bırakılan cesedini gören bir arkadaşım anlatmıştı…

“O manzarayı bir daha hatırlamak istemediğimden olacak, iki ay boyunca oradan hiç geçmedim.”

Ceza ancak böyle caydırıcı olur…

Bak o zaman bu ülkede öyle kolay kolay cinayet işlenir mi, her gün savunmasız, zavallı ve baba evine sığınan kadınların gözyaşı sona ermez mi!

Amerika’da ve dünyanın pek çok ülkesinde idam cezası varken, bizde olmayışını izah etmek hiç de kolay olmasa gerek…

Şimdi birileri aksini savunmaya kalkmasın, “Efendim kültür, eğitim, falan filan” diyerek…

Her toplumun kendine has ıslah edici yol ve yöntemi farklıdır…

Bu konu üzerinde durup vahşi cinayetlerin önüne geçecek caydırıcı gücü yüksek uygulamalar için geç kalınırsa, daha nice ocaklar sönecek, nice yavrular annesiz kalacak ve canlar yanacak…

Bu duygularla, Suriyeli aile reisi ve benzeri bağrı yanık ve mağdur insanlara yüce Allah’tan sabır diliyoruz...