İslam dinimizde iman, namaz ve zekât (yardımlaşma) en önemli hususlardandır. Maalesef ülkemizde yardımlaşma ahlakından önce olması gerekenler şunlardır. Her insanın onuruyla çalışabileceği ve ücretini alabileceği bir işi öğrenmesi, sevmesi, çalışması ve bu imkâna sahip olması gerekir. Tembellik ve asalak bir hayat, yardımlaşma adına ödüllendirilmemelidir. Her insan el emeğini yiyecek şekilde bir gayret içinde olmalıdır.

Diğer bir husus iş ve memuriyet ücretlerinin dengeli olması gerekir. Maalesef ülkemizde iş ahlakı ve gelir dağılımı eşit, adil ve dengeli değildir. Asgari ücretin yetersiz olduğu bir toplumda mümin kardeşliği ve takvadan konuşmak yersizdir. Ne yetkililer ve ne de iş sahipleri ücret politikasını düzeltme yerine, sosyal yardımla hayatı geçiştirmektedirler.

İş öğrenmeyen, çalışmayı sevmeyen, hakkını alamayan, müsrif ve tembel insanların çoğaldığı toplumlar birbirlerine yüktürler. Gelirinin yarısını ev kirası olarak veren (doğal gaz, su ve elektrik giderleri hariç) insanlardan sağlıklı dini hayat beklemek insafsızlıktır.

YARDIMLAŞMADAKİ ESASLAR

 “Kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler” Ayet

Zekât ile sadakanın layık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır: 
1. Sadakayı vermekte israf olmaması. 
2. Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması. 
3. Minnetle in’amın bozulmaması. 
4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmemesi. 
5. Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi. 
6. Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette değil, hacat-ı zaruriyesinde sarf etmesi lazımdır. 

YARDIMLAŞMA AHLAKI

Kur’an’ı Kerimde Bakara suresinde yardımlaşmanın ahlakı başka bir söze ihtiyaç olmayacak derece de açıklanmıştır. İşte Rabbimizin ayetleri düşünmek ve yaşamak isteyenlere: “Mallarını Allah yolunda harcayıp da infaklarının ardından minnet etmeyenler, rahatsızlık vermeyenler yok mu, işte onların Rab'leri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.” 2/262

“Bir tatlı söz, bir kusur bağışlama, peşinden incitme gelen maddî yardımdan (sadakadan) çok daha iyidir. Zira Allah ganî ve halîmdir (sizin sadakalarınıza muhtaç değildir, çok müsamahalı olup cezayı çabuk vermez).” 2/263-264

İSTEMEKTEN UTANANLAR

Günümüzde arsızca yardım isteyenler maalesef çoğalmıştır. İster dini ister sosyal kurumlar olsun, kapitalist bir çabayla reklamlar vererek ve yüksek kiralıkla yerler tutarak yardım toplama yarışına girmişlerdir. Ve bu yardımlar konusunda suiistimaller ve liyakatsiz, güvenilir olmayan kişiler de yaygınlaşmaktadır.

Rabbimiz buyurur ki “Bu yardımlar, kendilerini Allah yoluna vakfeden yoksullar içindir. Bunlar yeryüzünde dolaşıp geçimlerini sağlama imkânı bulamazlar. Halktan istemekten geri durmaları sebebiyle, onların gerçek hallerini bilmeyen kimse, onları zengin sanır. Ey Resulüm, sen onları simâlarından tanırsın! Onlar yüzsüzlük ederek halktan bir şey istemezler. Şunu bilin ki, hayır adına her ne verirseniz mutlaka Allah onu bilir.‘2/273

Yardım vermek tohumu toprağa ekmek gibidir. Tohumun sağlıklı olması, dikme zaman ve mekânını bilmelidir. Yardım verilecek yerleri bilemezsek, yardımlar boşa çıkar.  Kurumlarda ise yardımların dağıtımı şeffaf olmalıdır.

Camilerde yardım toplama esasları da yeniden gözden geçirilmelidir. Fayda ve zararları ile toplumda ki intibaı araştırılmalıdır. Ayrıca Kur’an Kurslarını tamamen devlet üzerine alıp, ümmeti bu sorumluluk ve yükten kurtarmalıdır.  İş ve ihale verilen kişilerden yardım talebi rüşvete dönmemelidir.

Sonuç; Peygamberimiz buyurur ki; “Veren el alan elden üstündür.”

GÜLMECE;

Ülkemizin en eski bir spor kurumunun TV programıyla ve en zengin kişilerce yardım kampanyasının ramazanda olması sizce rastlantı mıdır? Yoksa dini spora alet etmek midir? Yıllar sonra bu girişimi okuyanlar sizce ne düşünecekler?

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? ayet