Müslüman alem; yıllardan beri süregelen ve bütün bir ümmet coğrafyasını kuşatan, tarihinin en büyük ve en geniş yangınını yaşayarak, yangın/ateş içinde bir bayrama daha giriyor. Neredeyse Müslüman ülkelerin hemen hemen tamamı, yoksulluk, açlık, işgal, savaş, sömürü, iç savaş, göç ve küresel zalimlerin dişleri arasında can çekişmekte, zulmün her çeşidi ile inim inim inlemekte, feryatları arşı alaya yükselmiş bulunmaktadır.

                 DOĞU TÜRKİSTAN Çin mezalimi ile yok olmakta, ARAKAN Müslümanları tümüyle katledilip, sürgün edilmiş, yurtlarında sökülüp atılmış bulunmakta,

                 AFGANİSTAN; Rus ve ardından ABD işgal ve mezalimleri ile can çekişmekte,

                 ÇEÇENİSTAN; tümüyle işbirlikçi ve hain Kadirof kuklası ile Rus egemenliğine girmiş,

                 Kadim Müslüman Türk toprağı KIRIM; Rus idaresine ilhak edilmiş,

                 Rusya içindeki Türk cumhuriyetleri sömürülüp, asimile edilmekte,

                 En kalabalık nüfusa sahip ENDONEZYA; yoksullukla boğuşmakta ve ekonomisini tümüyle Çin’e kaptırmış halde, PAKİSTAN; fakirliğin pençesinde, terör ve küresel zalimlerin sürekli karıştırdığı, başını kaldırmasına müsaade etmediği, diğer yandan Hindu tehdidi ile sürekli savaş pozisyonunda, KEŞMİR; yıllardır kanayan yara, Hindu işgaliyle kan ağlamakta,

                 HİNDİSTAN içindeki 300 milyona varan Müslümanlar, sürekli ineğe tapanların katliam ve kıyımına maruz kalmaktadır.

                 FİLİSTİN;  70 yıldır lanetli ziyonistlerin işgal ve katliamlarıyla inim inim inlemekte, KUDÜS tümüyle elden gitmiş, kanser uru izrail’e başkent yapılmış, GAZZE yıllardır bombalanmakta, ambargo ile açık hava hapishanesine çevrilmiş bulunmakta, BÜYÜK ŞEYTAN ABD Filistin’in tamamını  ZİYONİSTLERE  ilhak ile peşkeş çekmiş,

                 Özbeöz SURİYE toprağı GOLAN TEPELERİ, sarı yılan, çiyan Büyük Şeytanın başı tarafından lanetli kavmin eşkıya başlarına hediye edilmiş,

                 IRAK; İzrail’in arzuları istikametinde, dünyanın en büyük yalanı “kimyasal silah” var diye işgal, yağma, taciz, tecavüz, işkence, katliam ve soykırıma maruz bırakılmış, ziyonist şakilerin korktuğu SADDAM HÜSEYİN hunharca idam edilmiş, milyonlarca insanı katledilmiş, milyonlarcası göçe maruz bırakılmış, tarihi, tabiatı, kaynakları, ilim insanları, yazarı, alimi ve uleması katledilmiş, hazinesi soyulmuş, ikiye bölünmüş, mezhep kavgası kışkırtılarak iç savaşa sürüklenmiş, 100 yılda ayağa kalkamayacak şekilde berhava edilmiştir.

                 SURİYE; Filistin’in, HAMAS ve HİZBULLAH’ın destekçisi, İzrail’in önünde en büyük engellerden biri ve İran’ın Hizbullah ve HAMAS’a tek yardım yolu olarak, bizi de alet ederek karıştırılmış, yüzbinler katledilmiş, milyonlar sürgün edilmiş, bin parçaya bölünerek, içerden birbirine düşman edilerek iç savaşa maruz bırakılmış, Rusya ve ABD’nin yeni hakimiyet alanına çevrilmiş, ABD’nin, İran’dan sonra giremediği, üs kuramadığı tek ülke olan Suriye, yanmış, yakılmış, Amerika’ya üs olmuş,  İzrail’e tehdit olmaktan tamamen çıkarılmış bulunmaktadır.

                   YEMEN, Suriye ile aynı kaderi paylaşmış, bölgedeki ülkeleri maşa olarak kullanan Batı’nın yakıp yıktığı, açlık, hastalık ve ölüme duçar ettiği, bölünüp parçaladığı, kan ve gözyaşı akan nehire döndürdüğü bir acılar ülkesi durumundadır.

                    Körfez  ülkecikleri ve S.ARABİSTAN, tamamen Amerikan mandası ve sömürüsü altında haraca bağlanmış, ABD’nin askeri üsleri haline döndürülmüş, LÜBNAN; yıllardır iç karışıklık ve terör ile tüketilmiş, iktisaden çöktürülmüş, ÜRDÜN, hakeza ABD ve İzrail tehdidi altında, var olmayla yok olma arasında gidip gelmektedir.

                    LİBYA, Irak ile aynı kaderi paylaşmış, KADDAFİ liderliğindeki bu müreffeh ülke, sırf izral’e tehdit diye işgal edilmiş, Kaddafi kalleşçe ve hunharca katledilmiş, ülke ikiye bölünmüş, iç savaşa maruz bırakılmış, savaşın bir türlü bitmediği, bitirilmediği, emperyalistlerin cirit attığı, yakılmış ve yıkılmış bir coğrafyaya döndürülmüştür.

                   TUNUS ve CEZAYİR, fakirlik ve istikrarsızlıklarla can çekişmekte, Batı’nın hiç bırakmadığı bir coğrafya olarak ayakta durabilme mücadelesi vermektedir.

                    MISIR, nüfusu ve konumuyla her zaman önemli bir ülke olarak, tümüyle ABD ve İzrail yörüngesine girmiş, seçilmiş iktidarı darbeyle devirmiş, binlerce silahsız Müslümanı meydanlarda katletmiş, binlercesini zindanlara doldurmuş, MURSİ cezaevinde çürütülmüş ve katledilmiş, yüzlerce insan idam edilmiş, işbirlikçi SİSİ yönetiminde, izrail’e tehdit olmaktan çıkarılmış ve ziyonistlere hizmetçi edilmiş bulunmaktadır.

                    Ve AFRİKA. Sömürünün, işgalin, iç savaşın, fakirliğin, açlığın, terörün, misyonerliğin,  kuraklık ve hastalığın pençesinde kıvranan, Batılılarca yıllardır iliklerine kadar kanı emilen bir kara diyar. FAS, SUDAN, SOMALİ, MALİ, ÇAD, NİJERYA, CİBUTİ, SENEGAL, GANA,  UGANDA, NİJER, HABEŞİSTAN, ZAMBİYA, TANZANYA, KENYA ve daha niceleri, kıtanın garip, mahzun ve mazlum siyahi kardeşlerimiz kurtulacakları günü beklemektedir.   

                    Bütün bunlar BOP kapsamında yapılmış, adına da, ARAP FELAKETİ yerine ARAP BAHARI  denilmiştir.

                     Zar zor ayakta durmaya çalışan İRAN, 1979 İSLAM INKILABINDAN beri, ziyonist izrail’in en büyük düşmanı durumunda her türlü saldırı, iç karışıklık ve ambargo ile çökertilmek istenmekte, son yıllarda ziyonist Trump ile birlikte, tümüyle ekonomik kıskaca alınmış, ambargo ile petrol ihracatı %85 gerilemiş ( Türkiye bile ambargo nedeniyle İran’dan petrol alımını durdurmuş), sattığı petrolün bile parasını alamayacak durumda, var olma ile yok olma mücadelesi vermektedir. 

                    KARABAĞ işgal edilmiş, Azerbaycan Ermeni saldırganlığı altında, Türk Cumhuriyetleri hala özgür değil, BOSNA Tarihin en büyük Sırp mezalimini yaşamış, KOSOVA, ARNAVUTLUK, Batı Trakya, Kafkaslar ve Balkanlar, KIBRIS, hatta TÜM Avrupa’daki Müslümanlar diken üstünde yaşamakta, her an yeni Haçlı zulümlerine aday olarak beklemektedir.

                     İsrail’in tehdit gördüğü tüm ülkeler yerle yeksan edilmiş, kalan iki ülke İran’dan sonra TÜRKİYE’ de, dört taraftan kuşatılmış, terör ve emperyalist baskıların son kalesinden biri olarak, Kurban Bayramına bu manzaranın bir üyesi ve kendisi olarak girmekte, yüzyıllardır bizim mülkümüz olan bir yeri, aslına uygun olarak cami yapmaya bile karışan bir emperyalist tehdit altında, kendi malını bile farklı kullanmayı  bile zafer görecek kadar zaferlere hasret, bin bir sorun,  iç ve dış tehdit ile var olmaya çalışmaktadır.

                      Ve hala, felaketin boyutunu fark edemediğimiz ve zerre  ders almadığımız,KORONA AFET ve MUSİBETİ altında bir Kurban Bayramı!

                     İşte bu manzara ile KURBAN BAYRAMINA giriyor, sevinemiyor, sevinme anlamında bir bayram yapamıyoruz. Yapabilene de şaşırmamak mümkün değil!. KAN ve GÖZ YAŞI altında bir bayram. Sevinmek ayrı, ÜMİTSİZ olmak ayrıdır. Sevinerek bayrama girmiyor, ağlayarak giriyor, ama asla ümitsiz olmuyor, BİLENDİKÇE BİLENİYORUZ.

                     AĞLAYARAK GİRDİĞİMİZ AMA ASLA ÜMİTSİZ OLMADIĞIMIZ KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN. UYANIŞ, TİTREYİŞ, KENDİMİZE GELİŞ, KURTULŞUMUZA, KURTULUŞ İÇİN ÇABAMIZA VESİLE OLSUN İNŞAALLAH.