Niye bu hafta bunu yazdım derseniz. Bazı dini kaidelerimiz gibi görülenlerin nerelerden devşirme olduğunu anlamamıza yardımcı olur düşüncesi... Başka bir şey değil.

Yahudi inanışına göre, dünyada yaşanan hayat, bir sonraki yaşam için yapılan hazırlıktır. İnsanın hayatı, kişi onu faydalı bir şekle sokana kadar, olumlu hale getirene kadar boştur.

Ölümle yok olan bedenimizden kurtulan varlığımız tekrar yeni bir hayata başlar. Hemen olmasa da bir süre sonra bu varlık tekrar başka bir hayat yaşayacaktır. Bu seferki hayatında, bir öncekinde yaptıklarının ödülleri veya cezalarıyla karşılaşacaktır.

Hayatın kutsallığı adına her Yahudi tüm mitzvalarını (amellerini) sadakatle gerçekleştirmelidir. Her mitzva yapılırken "Tanrı" hatırlanmalı ve onun için yapılıyor olunmalıdır. Çünkü bize hayat veren odur.

Ölüm ve yasla ilgili dini kanun ve uygulamalar iki prensip üzerine kurulmuşlardır.

Yaşamını yitirmiş te olsa insanoğlunu onurlandırmak ve saygı duymak (kibud ha-met) zihni,hissi,ruhi olarak yasta olanları rahatlatıp iyi olmalarını sağlamak(nihum avelim)

Ölmeden Önce İtiraf

Yahudi inançlarına göre (Talmudistler) ölüm öncesi itirafta bulunanların bir sonraki hayatta yer alacaklarını söylerler.

Onlara göre bir kişi ölümcül hastalığa yakalandığında itirafta bulunmalıdır ve hiçbiri, itiraftan sonra başına kötü olayların geleceğinden korkmamalıdır. "Hatta tersine, itiraf eden kişilerin, itiraf etmeyi reddedenlere oranla daha yüksek derecede iyileştiklerine rastlanır." Zaten bir inanca göre itiraf edenlerin hayatlarının uzatılacağı söylenir.

Ölüm Sırasında

Ölüm döşeğindeki kişi yalnız bırakılmamalıdır. Bu esnada onun yanında bulunan kişilerin boş, esası olmayan konulardan konuşmamaları gerekmektedir.

Ölüm döşeğindeki kişinin her ne kadar öleceği çok belirgin olsa da, o ölmeden cenaze hazırlıklarına başlanmamalıdır.

Cesedin bulunduğu yere yemek türü şeyler sokmak yasaktır. Hatta su bile içmek doğru olmaz.

Kişi öldükten sonra ceset cenaze gününe kadar kesinlikle yalnız bırakılmamalıdır.

Ne koşullarda olursa olsun ceset kesinlikle Cumartesi günü kaldırılmamalıdır.

Günümüzde Türkiye'de de bu uygulama aynen geçerlidir.

Giysilerin Yırtılması (Keriya)

Giyilen kıyafetlerin yırtılması çok eskilere dayanır. Ölüm haberi üzerine, ölenin yakınının giysisini yırtması, ilk İbranilere kadar uzanan bir gelenektir. "Yaakov, oğlu Yosef'in öldüğünü öğrendiğinde üstündekileri yırtmıştı."

Günümüzde Türkiye'de hiçbir dini gerekliliği olmamasına rağmen Yahudiler yas sırasında, siyah giyinmektedirler.

Cenazeye Katılım

Cenazeye Kohenler katılmamalıdırlar. Kohenler imtiyazlı kişilerdir. Yüce vazifeleri vardır. Kişiye ölünceye kadar tüm yardımları yaparlar ancak ölüm sonrası bu yardımları devam ettirmezler.

Onan

1. dereceden yakınını kaybeden ve yas tutan kişiye, ölümden, cenazeye kadar olan zamanda "Onan" denir. Bu kişi bu süre boyunca hiçbir şey yapmamalıdır. Bu süre içinde dini tören olmamalıdır.

Onan, bu süre içinde yıkanmamalı, et yememeli, şarap içmemeli, neşeli partilerde bulunmamalı, arkadaşlarıyla görüşmemelidir. Kişi evden sadece cesedin gömüleceği zaman çıkabilir. Aksi takdirde evden çıkmamalıdır.

Eğer ölüm Cumartesi günü olmuşsa, onan bu yaptırımların birçoğunu yapmak zorunda kalmaz.

Günümüzde Türkiye'de bu uygulama tümüyle yürürlüktedir.

Kefen

Tanrı'nın yarattığı insanın öldüğü zaman da aynı saygıyı görmesi gerekir.

Kefenleri hazırlama görevini üstlenmiş olan kadınların, çok dikkatli, konulmuş kurallara çok sadık olmaları gerekmektedir.

Kefen hazırlıklarına, kişi ölmeden başlamak kesinlikle yasaktır. Yapılan kefenlerin çok pahalı olmaması şarttır. Kefenler dikilirken veya ölü giydirilirken kefenin kesinlikle bir tarafı kıvrılmamalıdır.

Günümüzde de ceset giydirilmekte ve aynı koşullar altında kefenler hazırlanmaktadır. Kefen için basit kumaşlar kullanılmaktadır. Erkek ölüler aynı zamanda tallit'e de sarılırlar.Tallit'in püskülleri (tsitsit) geçersiz kılınır. Sembolik olarak yer yüzündeki kullanımı geçersizleştirilir.

Cesedin Temizlenmesi

Ceset, kesinlikle kefen hazır olmadan yıkanmamalıdır.

Günümüzde Türkiye'de bu işlevin uygulanması için birtakım mezarlıklarda özel bir yer vardır. Özel kişiler gönüllü olarak burada çalışırlar ve en büyük mitsvayı yaparlar; cesedi temizlerler. Kendilerini bu işe adamış kişiler kutsal gurup (Hevra kadişa) olarak adlandırılırlar.

Gömme ve otopsi

Ölüleri yakmak yasaktır. Gömme toprakta olmalıdır. Tora'ya göre " Topraktan geldiniz toprağa döneceksiniz"(Bereşit 3:19). "Kesinlikle ölüyü gömmelisin" (Devarim 21:23)

Parçalamak yasaktır. Ölünün kanı onun bir parçası olduğundan cesetle gömülmeli ve dışarı akıtılmamalıdır.

Gömme mümkün olduğunca ölümün gerçekleşmesinin hemen ardından olmalıdır. Ertesi güne ancak uzakta bulunan akrabaların ulaşabilmesi yada Şabat ve bayramlar nedeniyle ertelenir.

Bayramların ilk günü de Yahudilerin gömülmesi yasaktır. Bayramların ikinci günü ölüyü gömebilirler. Tercihen bayramın diğer günleri cenaze töreni yapılmamalıdır. Bayramın kutsallığını bozmak ve ölüye kutsal günlerde saygısızlık yapmamak için mümkünse bu zamanlarda cenaze yapılmaz.

Otopsiler

Geçmişte rabanik kurallar cesedin analiz edilmesini kesinlikle yasaklardı. Zaman içerisinde eğer başka birinin yaşamını kurtarmak için ise bu analizin yapılmasına izin verilir oldu. Yasal olarak da kabul edilir. Ancak yine de otopsi için aşağıda belirtilen uyulması gereken kurallar vardır :

· Ölününün dokuları incelenirken minimumla yetinilmelidir.

· Vücüttan çıkarılan tüm parçalar tekrar yerine konmalıdır.

· Yasa gereği olmadığı müddetçe ailenin izni veya ölünün hayattayken talebi olmadan otopsi yapılamaz.

Yas Yemeği (Guevo)

Yasın ilk günündeki yemek, yas tutan kişinin olmamalıdır. Yemek, komşularının veya arkadaşlarının olmalıdır. Yemekte yumurta verilmesi simgesel bir olaydır. Yumurtanın yuvarlaklığı bu mesajı vermektedir; "Bütün insanlar bir gün ölecektir".

Arkadaş  veya komşular 7 gece boyunca yemek vermelidir. 7 gün boyunca yastaki kişiler hiçbir iş yapmamalıdır.

Kadiş

Kadiş, en önemli, en yüce duadır. Aramicedir. Bu dua söylenirken Kudüs'e dönülür. Yas sırasında söylenen "Kadiş" duası iki nedenden ötürü okunur. Birinci nedeni, kişi yakını öldüğünde isyan içindedir. Tanrı'ya isyan eder. Bu duayı okurken de Tanrı'nın adaletine sığınır. Bu dua asırlardır devam etmektedir. Birinci dereceden yas tutan yakınlar bu duayı bir sene boyunca sabah-akşam söylemelilerdir.

Yas Zamanı

Yas zamanını Yahudiler üçe ayırmışlardır. İlk yedi gün (Şiva), ölümden sonraki 30 gün (Şeloşim) ve ölümden sonraki 12 ay.

Yas, ölünün gömüldüğü andan itibaren başlar.

Şiva (ilk yedi günlük dönem)

Şiva süresi yedi günün ilk sabah duasıyla başlar. Gömme günü Şivanın ilk günü olarak sayılır.

Uzakta veya başka şehirde bulunmaktan dolayı ölüm haberi geç öğrenilir ise ,haber ulaştığından itibaren şiva ve yasın gerektirdiği tüm kurallar yapılır. Ölümün olduğu yerde aile fertleri şivanın ortalarında iseler ,haberi sonradan alan uzakta olan fert katılabiliyorsa diğerlerine katılıp aynı zamanda şivayı bitirir.Eğer diğer yastakilere katılamıyorsa veya şiva tamamlanmışsa o zaman ölüm haberinin alındığı ilk gün şivanın ilk günü sayılır.

Ölüm haberi otuz gün geçtikten sonra ulaşırsa şiva yapılmaz. Ayakkabılar çıkarılıp bir saatliğine alçak bir yerde oturulur, bu bir simgesel tutumdur. Ölü ,kişinin ebeveyni ise giysisi ona sunulur.

Şiva Kuralları

· Yasın ilk üç günü yas tutan kişi kimseyle selamlaşmamalı ve aynı zamanda verilen selamı da almamalı. Üçüncü günden yedinci güne kadar kendi selam vermemeli, ancak verilen bir selamı cevaplandırmalı.

· Bu yedi günlük süre içinde kişi cinsel ilişkiye girmemeli, deri ayakkabı giymemeli, evinden çok gerekli olmadığı takdirde çıkmamalı ve yerde oturmalıdır.

· Kişi yıkanmamalıdır. Erkekler traş olmamalı. Sadece elini, yüzünü ve ayaklarını soğuk suda yıkamalıdır. Yeni yıkanmış, güzel kokulu kıyafetleri "Şabat" dahi olsa giymemelidir. Kadınlar da kozmetik ürünleri kullanmazlar.

· Kişi kesinlikle ev işi yapmamalıdır. Sadece çok gerekli olduğundan, bazı önemsiz ev işlerini yapabilir.

· Yedi günlük yas süresince bir mum veya bir lamba dünyamızı terkeden ruhun anısına yanmalıdır.

· Yasta olanlar normal yükseklikteki sandalyelerde oturmazlar.Alçak sandalye veya tabure ,minder kullanılır. Sandalye koltuklarındaki minderler alçak yerlere koyarak oturulabilinir. (Sefaradik aileler daha da eski bir gelenek olan yerde oturmayı uygularlar.) Bu kuraldan ötürü "Şiva" yani "oturmak" tanımı kullanılır.Aslında yasta olanların her zaman oturması gerekmez.

· Yas tutanlar deri ayakkabı giymezler. Terlik, spor bez ayakkabı veya çorap giyebilirler.

· Yasta olanlar işe gitmemelidir. Özel durumlar için de cemaat ravına danışılmalıdır.

· Yas kuralları içeren kitap ve bölümler, Yeremia'nın üzüntü ve ıstıraptan söz eden bölümlerinden başka, Tora çalışılmaz.

Günümüzde Türkiye'de kişiler ilk günden selam alıp vermektedirler. Bazı kimseler hala bu yas süresince yerde oturmayı tercih etseler de, birçok kişi artık odanın bir köşesindeki koltukta oturmayı yeğlemekteler. Oturulan o koltuğa yas tutanlardan başkalarının oturmaması gerekmektedir. Genelde var olan bir uygulama da şöyledir. Ölen kişi arkasında birinci dereceden kaç kişi bıraktıysa, evde o kadar sayıda mum yanar.

Şeloşim (ilk 30 gün)

Aşağıdaki uygulamalar, ölen kişi birinci dereceden ise 12 ay boyunca, daha uzaktan akrabaysa 30 gün boyunca uygulanır.

· Kişi bu süre boyunca yeni kıyafet giymemelidir. Yeni alınan bir kıyafeti ancak kıyafet 2-3 kere başkası tarafından giyildikten sonra giyilebilir.

· Yas tutan kişi bu süre boyunca hiçbir eğlence yerine gitmemelidir. Hiçbir kutlama yapmamalıdır ve hiçbir hediye alıp vermemelidir.

Bayramlardan biri şeloşim zamanına denk gelirse yas tamamlanmış sayılır. Bayram bittikten sonra devam etmez.

12 Ay

12 aylık yas süresi boyunca sabah akşam Kadiş söylenmelidir. Her sene ise ölenin anısına, kişinin gömüldüğü günden bir sene sonra Limud yapılmalıdır. Bugün boyunca da bir ışık o ruhun anısına yanmalıdır.

Yahudi dinine göre bir ölünün arkasından gereğinden fazla üzülmek yasaktır. Çünkü bu konuda Tanrı'ya güvenmeli ve inanmalıyız. "Rab verdi ve Rab aldı." Onun her şeyi doğru yaptığına inanmalı belki de böyle teselli olmalıyız.

Kişi gömüldükten üç ay sonra, mezar taşı konulur ve ilk ziyaret yapılır. Bu ziyaretler (ziyara) her yıl düzenli olarak kutsal günlerde yapılır.