Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Aleyhissalatü Vesselam), “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır” buyuruyor. (Buhari, İlim, 2)

Peki, günümüzde işler ehline veriliyor mu?

İşe alımlarda, yönetici atamalarında kıstas ne bugün?

Örneğin belediye başkanlarımızın yönetme kabiliyeti, vizyonu, ufku ve becerileri ne kadar?

Aday gösterilirken hangi özellikleriyle ön plana çıktılar?

Aynı şekilde belediye kadrolarında yer alan isimler hangi saiklerle o makamlara geldi?

Geçmişteki hangi büyük başarıları onları o makama taşıdı?

Belediye başkanlarımızın ve belediye kadrolarının başarısı ortada…

Büyükşehir Belediyesi ve birkaç ilçe belediyesini saymazsak hangi belediye, hangi projeyi hayata geçirmiş bugüne kadar?

Bu şehre ne vermişler Allah aşkına söyleyin…

Bilhassa yönetim kadrolarına getirilen insanların ne gibi özellikleri var bir bakalım hep birlikte…

Maalesef günümüzde belli bir makama gelmenin en birinci şartı diploma, liyakat, ehliyet falan değil; AK Partili olmak…

AK Partili değilsen ağzınla kuş tutsan yükselme şansın yok…

İstersen dünyanın en becerikli insanı ol arkanda parti gücü yoksa silinir gidersin…

İstersen dünyanın en beceriksiz adamı ol arkan sağlamsa yürür gidersin…

AK Parti’de bu konuda zerre kadar hassasiyet olmadığı ortada…

Özellikle belediye kadroları yağma Hasan’ın böreği gibi dağıtılıyor…

Hiç belediyeye uğramadan, hatta şehre dahi gelmeden maaş alan insanlar bile var…

Şişirilmiş danışman kadroları, tepeden inme yönetici atamaları, çalıyı dolanıp kadroya sızmalar almış başını gidiyor…

Beceriksiz, sadakatsiz, liyakatsiz, ehliyetsiz, ufuksuz, vizyonsuz, yeteneksiz insanların sırf siyasi saiklerle ve ahbap çavuş ilişkileri sayesinde yönetim kademelerine getirilmesi kul hakkı yemek değil de nedir?

Şimdi çıkıp diyecekler ki iktidarda CHP veya MHP olsa onlar da kendi adamlarıyla çalışmayacak mı?

Evet doğru, büyük ihtimalle onlar da aynısını yapacak…

Lakin kötü misal emsal olmaz demişler…

Başkasının yaptığı bizi ilgilendirmemeli; biz kitabi yolu, peygamberi yolu izlemeliyiz ki helak olup gitmeyelim…

Allah gücü ve yetkiyi elinde bulunduranlara aday gösterirken, yönetici seçerken ve kadro oluştururken basiret, insaf ve izan nasip etsin…

Rabbim tez zamanda zerre kadar kabiliyeti ve ehliyeti olmayan insanların boyunduruğundan kurtarsın bu memleketi…

 

NEREDE BU DEVLET?

Hayatımda ilk defa elektrik faturam 145 TL geldi bu ay…

Allah Allah dedim, ne oldu da böyle oldu?

Faturayı incelediğimde 75 TL’lik elektrik tükettiğimi buna mukabil faturanın 145 TL olduğunu gördüm…

Baktım dağıtım bedeli adı altında 41 TL ücret kesmişler…

Enerji bedeli, enerji fonu, TRT payı, KDV derken 75 TL’lik fatura 145 TL’ye yükselmiş…

İlk abone olduğunuzda da bağlantı bedeli alıyorlar…

Kendi elemanlarının parasını da size ödetip sayaç okuma bedeli, kesme bağlama bedeli alıyorlar…

Devlete ödedikleri verginin bedelini de sizden alıyorlar…

Enerji bedeli, güvence bedeli, sayaçbakım bedeli, yok şu bedeli, yok bu bedeli denilerek değişik isimler altında bir sürü ödeme kalemi yer alıyor faturada…

Her ay bir sürprizle karşılaşmanız mümkün…

Ben bu hususta SEDAŞ’a hiç mi hiç kızmıyorum…

Aldığı her bedeli ilgili sözleşmenin bir maddesine dayandırıyorlar sonuçta…

Özelleştirme yapılırken, sözleşme yapılırken, atı alan Üsküdar’ı geçerken bu devlet neredeydi diye sormak istiyorum…

Merak ediyorum: Ama kurumlar, ama bankalar, ama sair işletmelerce vatandaş iliğine kadar sömürülürken bu ülkeyi yönetenlerin vicdanı hiç mi sızlamıyor?

“Yol geçen hanı mı ki bu memleket, herkes dilediği gibi at koşturuyor” diye düşünüp duruyorum zaman zaman…

Yazıklar olsun!

 

GÖZ DOKTORLARI NEDEN GÖZLÜKLÜ?

Uzun yıllardır gözlük kullanıyorum…

Ve zaman zaman lazer ameliyatı olup gözlüklerden kurtulmak istiyorum…

Ne zaman niyetlensem çevremdeki insanların telkinleri vazgeçmeme neden oluyor…

İnternette az biraz konuyu araştırdığımda birçok insanın şiddetle “ameliyat olma” dediğini görüyorum…

En fazla kullanılan argüman ise şu: “Bak göz doktorlarına, hepsi gözlüklü…”

Hakikaten baktığın zaman göz doktorlarının kahir ekseriyetinde ya gözlük var ya da lens kullanıyorlar…

Hal böyle olunca insanın kafasında bazı şüpheler uyanmıyor değil…

Bence tıp dünyası bu soruya bir an önce bir açıklık getirmeli…

Zira şu gözlüklerden bir an evvel kurtulmak istiyorum artık…

 

ZENGİNLİK GÜNAH MI?
Şu şunu yemiş, şu şu arabaya binmiş, şu şu villada oturuyormuş, falanca hocanın oteli varmış, filancanın sarayı varmış...

Son günlerin modası da bu muhabbetler oldu…

Bizim milletimiz zenginlere niye bu kadar düşman acaba?

Neden her zenginliğin altında bir çapanoğlu arıyor insanımız?

Bilhassa din adamlarının variyetine taktılar kafayı…

Arkadaş zenginlik ayıp mı ya da günah mı?

Bir insan zengin olamaz mı?

Din âlimi zengin olamaz mı?

Falanca hoca variyetli olamaz mı?

Siz bırakın hacıları, hocaları; Süleyman peygamberin hazinelerinden haberiniz var mı?

Davud aleyhisselamın krallığından ve ne kadar zengin olduğundan haberiniz var mı?

Haşa Süleyman ve Davud peygamberlerin devrinde yaşasaydınız, "Bu ne şaşaa, bu ne gösteriş" mi diyecektiniz...

Her Müslüman fakir olacak ya da fakir olan daha iyi Müslümandır diye bir kaide mi var?

Önemli olan zenginliğin hakkını vermektir...

Zekâtını veren, hayrını yapan, Allah'ın kendisine sunduğu nimetlerin şükrünü eda edebilen insan dilediği gibi yaşar...

Kime ne yahu?

Yok onu yemiş, yok bunu giymiş, yok şuna binmiş…

Ne kadar ayıp şeyler!