Ülkemiz, tarihinin en sıkıntılı, en sancılı dönemlerinden birini daha yaşıyor…

Son derece kritik böylesi ortamlardan asgari kayıpla selamete çıkmak; ancak ve ancak Saadet Partisi İl Başkanı Eyüp Yıldırım’ın gazetemizde yer alan haberde dile getirdiği şekilde hareket etmekle elde edilebilir…

Yıldırım’ın sözleri, aslında ayırım yapmaksızın ülkesini seven, vatanı için çalışan herkesi kapsar ve her kesimi içine alan özellikler taşıyor…

Ay yıldızlı bayrak altında yaşayan ve aynı davayı, aynı inancı taşıyan, siyasi tercihleri olsa da farklı, böyle kritik süreçte aynı gemide olmanın gereğini yapmak gibi ulvi bir görevi vardır halkımızın…

İçerde dışarda çıkarılan fitneler, hain ve düşman güçlerin değirmenine su taşımaktan öte bir şey değildir, hiç kuşkusuz…

Oysa dün olduğu gibi bugün de benzer sıkıntılar karşısında ölesiye bir cesaret ve güçle, gelecekte çok daha büyüyeceği ayan beyan belli saldırıların önüne geçip, yılanın başını ezmek için sefere çıkan kahraman Mehmetçiklerimizin dualarımızla da olsa yanında olmak, artık kaçınılmaz bir hal almıştır…

Saadet Partisi Sakarya İl Başkanı Eyüp Yıldırım’ın;

“Biz aynı geminin yolcularıyız…
Kimseye karşı ayırım gözetemeyiz…
Memleketin yararına olduktan sonra, herkesle görüşür, konuşuruz…

Gemi su alırsa biliriz ki birlikte batarız…

Bir ülkenin evlatları olarak siyaseti de bu anlayış içerisinde yürütürüz.” şeklindeki çarpıcı sözleri, içinde bulunulan hali özetliyor…

Gönül ister ki; bu anlamlı söze, şu sıkıntılı ortamda makam mevki, koltuk hırsını atıp bir kenara, memleket adına tüm partiler kulak versin, katılsın…

Yalnız Saadet Partisi’nin değil, aslında bu ülkenin havasını soluyup, ekmeğini yiyen, suyunu içen siyasetçi olsun olmasın, yüreğinde vatan sevgisinin kırıntısını taşısa dahi, herkesin takip edeceği yol ve yöntem budur aslında…

Bunun dışında hiçbir düşüncenin yer almadığı gün, hafta ve aylar bekliyor bizi, şu sıralarda…

Ya bu deve güdülecek ya bu diyardan gidilecek!

Eyüp Yıldırım’ın sözlerinin altını önemle çizmek isteyişimin sebebi de budur…

Ona ve partisine, istedim ki Bizim Bahçe’den “Laleler” gitsin….