Covid-19 pandemisi,  dünya genelinde,   telafisi  mümkün olmayan büyük tahribatlara ve yıkımlara  yol açmaya devam ediyor.
Salgının ortaya çıkardığı  acı tablo, giderek daha  da vahim bir hal alırken; Dünya Sağlık Örgütü (WHO), küresel boyutta oluşturmuş olduğu bilgi ve istihbarat ağı sayesinde, pandemi sürecini yakından takip ediyor.
Örgüt, kendi istihbarat merkezine ulaşan pandemi verilerini, dünya kamuoyu ile günlük olarak paylaşıyor. 
Buna rağmen; ABD, Japonya, İngiltere , Avustralya, Brezilya gibi birçok  ülke, Dünya Sağlık Örgütü'  nü, salgın konusunda şeffaf bir politika izlememekle itham ediyor. 
Özellikle, kendisi de bir mikrobiyoloji uzmanı  olan,  WHO Genel Direktörü  Tedros A. Ghebreyesus, bu hassas  süreci iyi yönetemediği gerekçesiyle, birçok kesim tarafından sert bir dille eleştiriliyor. 
Beyaz Saray, örgüte en tepkili ülkelerin başında geliyor. 
ABD, WHO' nun salgının gidişatını doğru analiz edemediğini, Wuhan' da  yaşanan gelişmeleri dünya kamuoyuna zamanında  aktarmadığını, örgütün pandemi ilanında geç kaldığını, maske kullanımı konusunda birbiriyle çelişen açıklamalarda bulunduğunu ve örgüt yönetiminin,  Çin' in menfaatlerini korur  bir tutum içerisinde olduğunu belirterek; bu kuruma olan yıllık 412 milyon dolar tutarındaki  finansal desteğini, bir süreliğine askıya aldığını ilan etti. 
Washington' un bu adımı, salgına karşı yürütülen küresel mücadeleye zarar verebileceği gerekçesi ile, başta Rusya ve Almanya olmak üzere, birçok ülke yönetimi  tarafından tepki ile karşılandı. 
WHO' ya yönelik suçlamaların giderek  artması üzerine, Birleşmiş Milletler devreye girerek; örgütün geleceği ile ilgili önemli bir karara imza attı. 
BM Genel Kurulu aldığı bu kararla, örgütün tarafsız ve bağımsız kurullar tarafından denetlenebilmesinin önünü açarak; tartışmaya yeni bir boyut kazandırmış oldu. 
Eleştirilerin odak noktası olan WHO ise, kendisine yöneltilen  görevde  ihmal suçlamalarını, kabul etmeyerek; devlet adamlarını, böyle bir kritik dönemde,  daha sağduyulu olmaları konusunda uyarıyor.
Washington, pandemi süreci  ile ilgili olarak  sadece WHO' ya değil, Çin' e de   sert eleştirilerde bulunuyor. 
Beyaz Saray, Pekin Hükümeti' nin salgının tüm dünyaya yayılmasından  sorumlu olduğunu ve  Covid-19 virüsünün, Wuhan` da bulunan bir biyoloji laboratuvarında üretilmiş  olabileceği ihtimali üzerinde durduklarını açıklayarak; iki ülke arasındaki gerilimi daha da tırmandırıyor. 
Bu konuda, ABD' nin  en büyük destekçisi İngiltere... İngiliz yetkililer, Çin Halk Cumhuriyeti' nin ihmalkar tutumu nedeni ile, salgının global  bir boyut kazandığını; bu yüzden Çin' in,  Uluslararası  Adalet Divanı (UAD) tarafından yargılanması gerektiğini belirtiyor.
Pandemi ve WHO üzerinden yürütülen küresel  iktidar  mücadelesi, tüm hızıyla devam ediyor. 
                     **
Salgın, sadece insan sağlığını değil, dünya ekonomisini de olumsuz yönde  etkiliyor. 
İngiliz düşünce kuruluşlarının yaptığı araştırmalara göre, pandemi sürecinin G7 (ABD, Almanya, Kanada, İngiltere, Japonya, Fransa, İtalya ve AB) olarak adlandırılan  ülkelere  vermiş olduğu ekonomik zarar, şimdiden  3, 9 milyar sterlini aşmış durumda. 
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, dünya ekonomisinin, 1930 buhranından bu yana, en kötü günlerini yaşadığını belirterek; durumun vehametini açıkça ortaya koyuyor. 
Küresel güç odakları, yaşanan bu ekonomik yıkımı, Çin' e fatura etmek isterken; Pekin bu hususta sorumluluk kabul etmiyor. 
Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki; mikron boyutunda küçücük  bir virüs, dünyadaki  ekonomik ve siyasi  dengeleri altüst edebilecek bir güce ve etkiye  sahip. 
Anlaşılan, pandemi bitse bile,  artçı şoklarının etkisi, tüm dünyada hissedilmeye, uzun süre devam edecek.