Hemen her gün giderek daha da tehlikeli bir hal alan, sadece ilimizi, ülkemizi değil tüm dünyayı adeta esir eden Koronavirüsün aramızdan alıp götürdüğü o kadar çok tanıdık var ki  şu sıralarda, “Bu işin daha da şakası olmaz” deyip resmi-özel tüm uyarılara göre bir yaşam tarzı benimsemek kaçınılmaz hale geldi…

Tablo böylesine karamsar iken, çarşılar virüse ve ölüme meydan okuyan insan kalabalığı ile dolu…

Uzun bir aradan sonra, işlerin yoğunlaşması nedeniyle, alıp her türlü önlemi çıktığım çarşı-pazarda gördüğüm manzara, beni hayli düşündürecek cinstendi…

Diyelim zorunlu olarak çıktınız sokağa…

Niye bu öldürücü virüse karşı gerekli tedbirleri ihmal eder insan!

Bunu anlamak mümkün değil…

Kendini düşünmüyor olabilirsin…

Ancak insanların hayatını riske sokacak bir taşıyıcı olmanın getirdiği sorumluluktan nasıl kurtulacaksın!

Devlet, tüm imkanları ile uyarı üstüne uyarı yapıyor…

İlimizde valisinden belediye başkanlarına, bu da yetmez sivil toplum örgütü liderlerinin işin vahametini ortaya koyan uyarı özellikli açıklamaları düşerken gündeme, sanki hiçbir şey duymamış ve dahi bunca ölüm haberlerine rağmen tehlike yokmuş gibi sokaklara çıkmak, cadde-meydan her yerde dolaşmak nasıl bir sorumsuzluk örneğidir, böylesine biperva…

İllaki bir musibet gelip yakasına yapışınca mı ders alacak insanlar!

Uzun süredir evden yürütürken işleri, zorunlu olarak çıktığım saatlerde dolaşırken cadde-sokak, gördüğüm manzara işte böyle ürkütücü…

Devletimiz ve illerde belediyelerimiz bu konuda halkın hemen her ihtiyacını imkanlar ölçüsünde yerine getirirken, bu zorlu ve sıkıntılı süreçte vatandaşlardan, üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmesini istiyor…

Bunlar asla ve kat’a zor ve karşılanamaz şeyler değil…

O halde bize düşen, uyarı ve yasaklara harfiyen riayet ederek, önce kendimiz ve ailemizin, sonra da yaşadığımız ilin ve ülkemizin insanlarının sağlığını düşünmek olmalıdır…

Bu zorlu süreçten, taşın altına elimizi değil gövdemizi koyup çıkabiliriz ancak…

Bu duygularla hastalarımıza acil şifalar dilerken, uyarılara uyanlara “Güller, sümbüller” gitsin istedik…