17 yıllık AK Parti iktidarında Sakarya’da ne gibi değişiklikler yaşandığını sormuştum geçen yazımda…

Diğer illerde olup da bizim şehrimizde olmayan yatırımlardan bahsetmiştim…

Ve bilhassa AK Partili milletvekillerinin şehrin sorunlarına çözüm üretmeleri ve verilen sözlerin yerine getirilmesini sağlamaları gerektiğini belirtmiştim…

Okuyuculardan yazımla ilgili son derece olumlu geri dönüşler aldım…

“Az bile yazmışsın” diyen de vardı….

“Sakarya’nın en büyük problemi şehrin sorunlarıyla dertlenmeyen ve Ankara’da iş bitiremeyen siyasilerdir” diyen de…

Lakin benim dikkatimi başka bir yorum çekti…

Bir okuyucum yazımda sayıp döktüğüm hususların hiçbirinin milletvekillerinin sorumluluğunda olmadığını söylemiş…

Milletvekillerinin görevi TBMM’de yasa çıkarmak ve milletin temsilcisi olarak bu yasaların nasıl olması gerektiğine karar vermekmiş…

Bir şehre yatırım götürmek, hastane-okul yaptırmak, o şehrin yaşadığı bürokratik tıkanıkları açmak falan milletvekillerinin görevi değilmiş!

Bu yorumu okuyunca uzunca bir süre güldüm açıkçası…

Tam da siyasetçilerin yapabileceği türden bir yorum olmuş…

Müthiş bir “topu taca atma” hamlesi yani…

Milletvekillerinin görevi sadece yasa yapmakmış; evet, belki kâğıt üstünde böyledir…

Peki, reelpolitik gerçekler de böyle mi?

Örneğin seçim çalışması yapılırken siyasi parti liderleri birtakım vaatlerde bulunuyor ve milletvekili adayları da her gittikleri yerde bu vaatleri sıralıyor…

Neden seçim kampanyası boyunca sadece “Oyunuzu bize verin, bizler de mecliste sizin için en güzel yasaları çıkaralım” demiyorlar…

Neden Bölge Adliye mahkemesi gelecek, bin yataklı şehir hastanesi yapılacak, yeni yollar ve köprüler açılacak falan diyorlar?

Ya da neden vatandaştan bir talep geldiğinde, “Saygıdeğer vatandaşım. Bizim görevimiz sadece yasa yapmak. Bu talebinizi ben karşılayamam” şeklinde yanıt vermiyorlar…

Bu yorumu yapan okuyucuma şunu da sormak istiyorum:

AK Parti’nin il başkanını, ilçe başkanlarını, yönetim kurulu üyelerini, belediye başkan adaylarını ve belediye meclis üyesi adaylarını belirlemek milletvekillerinin görevi midir?

Görevi sadece “yasa yapmak” olanlar neden bu gibi konularda kanaat belirtiyor ve mesai harcıyorlar?

Falancayı işe sokmak, filancayı bir yere atamak, filan filan kişilere yönetimlerde yer verilmesini sağlamak, birtakım işleri takip etmek gibi ulvi görevleri de var mı milletvekillerinin?

Kimse kimseyi kandırmasın!

Herkes kimin ne kadar yetkisi olduğunu ve gücünün hangi işlere yettiğini çok iyi biliyor bu şehirde…

İşine geldiğinde “Zaten bu benim görevim”, işine gelmediğinde de “Bu benim işim değil” deme lüksüne sahip değil hiç kimse!

 

Yunus Tever ağırlığını koymalı

Milletvekilleri ve belediye başkanlarının sorumluluklarından bahsederken bir kişiyi de atlamamak gerekir…

O kişi de AK Parti İl Başkanı Yunus Tever’den başkası değil…

Sakarya’nın acil çözüm bekleyen sorunları ve eksiklerinin giderilmesi noktasında Yunus Tever’e de önemli görevler düşüyor…

Kendisinden özellikle Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AK Parti’nin Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim döneminde verdiği sözlerin takipçisi olması bekleniyor…

Milletvekillerinin, belediye başkanlarının yetersiz kaldığı noktada devreye girmesi, hatta birtakım yetersizlikler söz konusuysa da bunu genel merkeze rapor etmesi gerekiyor…

İl Başkanı Tever de Sakarya’nın geri kalmışlığından ve sorunlarının çözümsüzlüğünden rahatsız olmuş olmalı ki dün milletvekilleri ve Büyükşehir Belediye başkanı ile bir toplantı gerçekleştirdi…

Umarım bu tür toplantıların sayısı artar ve alınan kararlar neticesinde şehirde olumlu birtakım gelişmeler yaşanır…

Gerek gençliği ve enerjisi, gerekse kamuoyundaki güven verici tavrıyla Yunus Tever’den bu şehir insanı çok şey bekliyor…

Bu güveni ve beklentileri boşa çıkarmazsa siyaseten önü açılır ve daha başka pozisyonlarda da uzun yıllar bu şehre hizmet etmeyi sürdürür…

Şayet beklentileri karşılayamaz ise, Yunus Tever de gücünü ve makamını kaybettikten sonra ismi silinip giden AK Partili siyasetçiler arasında yerini alır…

 

Kocaeli’nin ilçesi miyiz?

Şehrimiz ezelden beridir en çok komşu Kocaeli ile kıyaslanır…

Kocaeli’nin gelirleri ile şehrimizin gelirleri arasında bariz bir fark olmasına rağmen bu kıyaslama yapılır…

Ben gelir olarak iki şehir arasındaki farkı kabul etmekle beraber en çok da vizyon olarak diğer belediyelerin hayli gerisinde olduğumuzu düşünüyorum…

Örneğin Düzce’nin geliri de bizden daha düşük ama hafif raylı sistem ve nostalji tramvayı gibi çalışmalar yapıyorlar…

Sakarya’da bir türlü yapılamayan yeni adliye sarayı Düzce’de yapıldı mesela…

Kocaeli ile aramızda olan fark da salt ekonomik nedenlerden kaynaklanmıyor…

Kocaeli’deki Seka Park bizim Donatım Park’ın 10 katı büyüklüğünde…

Bizdeki TZDK arazisi park olsun diye insanların göbeği çatladı…

Eski stat arazisi yeşil alan olsun diye nice uğraşlar verildi…

Donatım Park, Şeker Fabrikası arazilerini de içine alarak, hatta Çark Caddesi’ndeki askeri arazi ile enkaz şeklinde duran eski İmam Hatip Lisesi arazileri ile de birleşerek genişlese fena mı olur?

Bunu gerçekleştirebilecek bir siyasi irade var mı sizce bu şehirde?

Seka Park benzeri bir park da Derince sahilinde var…

Geçenlerde gidip gezdim…

Derince bile, Kocaeli’nin bir ilçesi olmasına rağmen gelişmişlik anlamında bizim şehrimizin birkaç yıl ötesinde…

Gerek Derince’deki Harikalar Sahili, gerekse Seka Park, denizin kenarında kilometrelerce yürüyüş alanı seçeneği sunuyor sizlere…

Bir de bizim Sapanca sahilini düşünsenize…

Arifiye’den Kırkpınar’a kesintisiz yürüme şansınız var mı?

Ya da Kocaali ve Karasu sahillerinin uzunluğunu gözünüzün önüne getirin…

İşte bunların hepsi vizyon meselesi, siyasi irade meselesi…

Sadece para değil mevzu olan…

Gidin Kocaeli şehir merkezi ve ilçelerinin yollarının genişliğine bir bakın…

Trafiğin akışına, alt ve üst geçitlerin muazzamlığına bir bakın…

Sakarya’da 4-5 aracın yan yana yol aldığı tek bir yol var mı?

İki araç yan yana zor gidiyor bu şehirde…

Komşudaki yeşil alanların, eğlence merkezlerinin, parkların ve diğer sosyal mekanların sayısına bakın bir de…

Hiçbir şey yapamıyorsanız sadece Korucuk Mahallesi’nden veya Sapanca’dan Kocaeli sınırlarına geçiş yapın; yolların kalitesinden hangi ilin sınırları içinde olduğunuzu anlarsınız…

Bu konuda da bir okur yorumunu paylaşmak istiyorum:

“Şehir Kocaeli'den sadece 'futbol' olarak ayrılmış, bürokrasi ve vizyon hala Kocaeli'nin ilçesi durumunda.
Sakaryalılar AVM’den tutun, bahsettiğiniz misafir gezdirmelerine kadar her şeyi Kocaeli'nde yapıyor.

Bir hafta sonu Kocaeli'de tur atın her yer 54 plakalı araçla dolu...

Kocaeli'nin ilçesi olma durumundan dolayı, 25 dakikalık mesafedeki hastamız, gencimiz, öğrencimiz, emeklimiz Kocaeli'ni tercih ediyor…”

Ne dersiniz bu yoruma sevgili etkili ve yetkili makam sahipleri…

Haklılık payı yok mu sizce?

 

Eski Adapazarı’nı özlüyoruz

17 yıllık AK Parti iktidarı deyip duruyoruz…

Hadi hızlıca 17 sene öncesine, hatta depremin de öncesine dönelim…

O günlerin Adapazarı mı daha müreffeh ve yaşanılır bir şehirdi yoksa bugünlerin Adapazarı mı?

Kiminle konuşsam “Eski Adapazarı’nı özlüyoruz” diyor…

Daha çok sinema ve tiyatro vardı, şehrin kültürel hayatı daha canlıydı diyorlar örneğin…

Çark Mesire Yeri gibi mekanlarda veriler konserleri anlatıyorlar…

Sayıları bir hayli fazla olan sinemalardan, bu sinemaların yazlık versiyonlarından ve bu sinemalardaki tiyatro ve konserlerden bahsediyorlar…

Daha fazla yeşil alan vardı diyorlar…

Örneğin eski Şemsiyeli Park’ın şimdikiyle kıyas kabul etmeyeceğini söylüyorlar…

Uzunçarşı’nın, Kapalı Çarşı’nın eski hallerinin ve eski günlerinin daha şaşaalı olduğundan dem vuruyorlar…

Adapazarı-İstanbul tren seferlerinin bile sayıca ve işlevsellik bakımından daha fazla olduğunu kaydediyorlar…

Peki nasıl olur da bir şehrin insanları 20-30 sene öncesinin şartları ve ortamının günümüz şartları ve ortamından daha iyi olduğunu ileri sürebiliyor…

Olacak iş mi bu yahu!

Örneğin 30 yıl önce Bölge Adliye Mahkemesi var mıydı bu şehirde?

Ama artık var…

Biraz da yapılan hizmetleri görmekte fayda var diye düşünüyorum…

 

Etkili muhalefet diri tutar!

Büyükşehir ve Adapazarı Belediye Meclis toplantılarını fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum…

Son meclis toplantılarından edindiğim izlenime göre etkili bir muhalefet yapılacak bu dönem…

Bir önceki dönemde AK Parti ve MHP’li üyelerden mütevellit meclis toplantıları “Al gülüm ver gülüm” şeklinde geçiyordu…

Bu dönem biraz daha farklı olacak…

CHP ve İYİ Partili üyeler kendilerini epey bir hissettirecek…

Özellikle Büyükşehir ve Adapazarı’nın MHP’li meclis üyesi Erbay Kayatürk de dikkatimi çekti…

Kılı kırk yaran, hemen her kararı kamu yararına sorgulayan bir meclis üyesi olduğunu gördüm…

Çok da hoşuma gitti açıkçası…

Bu itibarla MHP’nin de Cumhur ittifakına rağmen etkili bir muhalefet sergileyeceği izlenimini edindim bu dönem…

Etkili ve yapıcı muhalefet hem iktidar partisi için, hem de şehir için bir kazançtır…

Böylesi bir muhalefet belediye başkanlarını da diri tutar ve işlerini çok daha iyi yapmalarına vesile olur…

Umarım AK Partili belediye meclis üyeleri de hiç olmazsa toplantılarda gerek gündemle ilgili, gerekse de gündem dışı söz alıp şehre dair düşüncelerini kamuoyuyla paylaşırlar…

Mevcut görüntü sadece el kaldırıp indiren meclis üyesi profilinin pek fazla değişmediğini gösteriyor çünkü…