Gazetecilikte 16 seneyi geride bıraktım…

Bu süreç içerisinde birçok vali, milletvekili, belediye başkanı gördüm…

Nice başkanlar, idareciler, siyasiler geldi geçti ama bu şehrin makus talihi hiç değişmedi…

Değişmeyen bir diğer şey de ülkeyi yönetenlerdi…

Zira bu ülkeyi 2002 senesinden beri AK Parti yönetiyor…

AK Parti’nin 18 yıllık döneminde birçok şehir büyüdü, gelişti, sınıf atladı; tabiri caizse aldı yürüdü…

Metrolar, tramvaylar, raylı sistemler, alt ve üst geçitler, geniş yollar, caddeler ve köprüler, kentsel dönüşümler, büyük ve ferah parklar ve bahçelerle şehirlerin çehresi değişti…

Ama bizim şehrimiz maalesef vasatı bir türlü aşamadı…

Bunda 1999’daki depremin de büyük etkisi var şüphesiz…

Şehir olarak büyük bir yıkım yaşadık…

Allah için “20-25 yıl ayağa kalkamaz bu şehir” diyorlardı ama sanılanın aksine çabuk toparlandık…

Deprem bir bakıma şehrin yeniden imarı için de bir fırsattı ama maalesef bu fırsatı kullanamadık…

Bozulan altyapı birden fazla kez yapılmak durumunda kaldı…

İsale hatları, borular falan bilmem kaç kez değiştirildi…

Aynı yollar, aynı caddeler, aynı bulvarlar ve kaldırımlar yıkılıp yıkılıp tekrardan yapıldı…

Aynı yol ve caddelere sayısız kez asfalt atıldı…

Ta Zeki Toçoğlu dönemine kadar Gar Meydanı mezbelelik olarak kalmaya devam etti…

Ha keza Uzunçarşı o çirkin görüntüsünden sadece birkaç sene önce kurtulabildi…

Demokrasi Meydanı Aziz Duran, Belediye İşhanı’nın olduğu bölge de Süleyman Dişli tarafından bin bir zahmetle düzenlendi…

Hala daha düzenleme bekleyen Katlı Pazaryeri, Kapalı Çarşı gibi bölgelerimiz mevcut….

Kültürel hamle olarak Abasıyanık Sanat Merkezi yapıldı, sonra bir süpermarkete kiraya verildi…

AFA Kültür Merkezi inşa edildi, bir süre sonra yıkıldı…

Bulvarın ortasına AKM kuruldu sonradan hamburgerciye dönüştü…

Kültür sadece adında olan Orhangazi Kültür Merkezi ise Mutlu Işıksu döneminde biraz biraz bir şeye benzemeye başladı…

Bu şehrin hala daha bir kongre ve konser salonu yok…

Bu şehrin hala bir fuar merkezi de yok…

Şehir merkezinde müze namına bir Atatürk Müzesi vardı, bir de Deprem Müzesi kuruldu lakin gel zaman git zaman cazibesini yitirdi…

Büyük mücadeleler sonrası TZDK arazisi parka dönüştürüldü, bir de Ormanpark açıldı…

Kanaatimce Aziz Duran’ın en büyük iki icraatıdır…

Son zamanda, yine çok büyük mücadeleler ve çabalar sonrasında eski Atatürk Stadı arazisine bir millet bahçesi yapıldı…

Raylı sistem namına bir tek Arifiye’ye gidip gelen Adaray’ımız vardı ancak çok yaşamadı!

Şehir içinde raylı sistem ulaşımını geçtik şehirlerarası ulaşımı sağlayan ve 100 küsur yıldır çalışan Ada Treni’ni bile muhafaza edemedik…

Eşeğini kaybedip bulanlar gibi tren çalışınca seviniyor, seferler durunca üzülüyoruz…

Destanlara, kitaplara, şiirlere konu olan Sakarya Nehri’ni şehirle bütünleştiremedik…

En büyük kültürel mirasımız Jüstinyen Köprüsü’nü turizme kazandıramadık…

Sakarya’nın en büyük turizm potansiyeline sahip iki ilçesi olan Karasu ve Sapanca’yı da bir türlü daha cazip hale getiremedik…

Karasu’nun sahilini yakın dönemde Zeki Toçoğlu elden geçirdi ve mavi bayrak aldı; aynı başarı bu dönem de tekrarlandı…

Karasu’ya başka hiçbir şey yapılmadı…

Sapanca ilçesi de kamu yatırımları ile değil özel yatırımlarla, 5 yıldızlı otel inşaatları ile ayakta tutulmaya çalışıldı…

İstanbul’a hayli yakın olan Sapanca, Eşme’den itibaren bir türlü duble yola kavuşturulamadı…

Karasu ve Sapanca’nın belediye başkanları da ilçelerini yerinde saydırmaktan başka bir başarıya imza atamadı…

Bilhassa AK Parti dönemindeki bütün belediye başkanları elindeki imkanlar ölçüsünde bir şeyler yapmaya gayret etti lakin vasatı bir türlü aşamadı…

Diğer şehirlerin çok ama çok gerisinde kaldık…

Ne zaman Sakarya’nın dışına çıksak, başka şehirlerde gezinsek geri döndüğümüzde “Bizim şehrimiz koskocaman bir köymüş” diyoruz…

Hala daha alışveriş için, gezip tozmak ve nefeslenmek için, tarihi ve turistik yerleri görmek, konser izlemek, sergileri ve müzeleri ziyaret etmek, hayvanat bahçesi veya lunapark görmek için başka şehirlere gidiyoruz…

Tüm bunlar göz önünde dururken bal, süt ve yumurta evleri açan; kenevir, lavanta, kekik falan eken belediyemizi yere göğe sığdıramıyoruz!

Şehrin ufku ve vizyonu nehre kayık, parka uçak indirmek, gar meydanına kabak anıtı dikmek değil deyince kötü adam oluyoruz…

Hala daha şehrimizde kermeslerin, panayırların, fuarların kuruluyor oluşu bile şehir olarak nerede olduğumuzun en net göstergesidir…

Zihniyetimiz, ufkumuz, vizyonumuz bu kadar işte bizim!

Biz sadece şehir ve şehri yönetenler olarak değil medya sektörü olarak da vasatı aşamıyoruz…

En ufak, en alelade işleri göklere çıkarıyor, başka şehirlerde 50 sene önce yapılmış işleri görünce sevincimizden yerimizde duramıyoruz…

Kimseyi kötüleyip karalamıyorum, zira ben de yapıyorum aynısını…

Ben de ölçüsüz övgülerde, abartılı yorumlarda bulunuyorum zaman zaman…

Ama en azından “Hakk’ın hatırı alidir” diyerek olumsuzlukları, yanlışlıkları ve haksızlıkları da gündeme getirmeye çalışıyorum…

Bu mesleğin de bir namusu olduğunu unutmamaya, unutturmamaya çalışıyorum…

Neyse konumuza dönelim…

Sporla devam edelim…

Şehrin en büyük markası Sakaryaspor’dur diyoruz ama yıllardır kulübü yönetmeyi beceremiyoruz…

Başka şehirlerin takımları Süper Lig’de veya azından 1. Lig’de top koştururken senelerdir alt liglerde sürünüyoruz…

AK Parti döneminde yanılmıyorsam sadece bir kez Süper Lig’i görebildik…

Kim gelse kulübü borç içinde bırakıp gitti…

Milyonlarca TL para sokaklara saçıldı…

Gel zaman git zaman son manzara da ortada…

Geçenlerde belediyenin deprem vergisi için ödediği taksitler sıfırlandı diye çok sevindik…

Evet sevinilmeyecek gibi değil ama “18 senedir aklınız neredeydi” diye sormak aklımıza gelmedi…

KDV iadelerini sorununu ise hala çözümleyemedik…

Karasu’ya çok güzel bir liman yaptık ama demiryolunu inşa edemedik…

Demiryolu inşaatı için sokağa atılan milyonlarca TL’nin hesabını şehir olarak sormayı beceremedik…

Bırakın büyükşehirleri, küçücük şehirlere bile dev Adliye Sarayları yapıldı ama biz Camili’de sıkıştık kaldık…

Evet, birçok hastane yapıldı bu dönemde ama yetmedi, yettiremedik…

Bürokrasi ve siyasetimiz bir Orman Bölge Müdürlüğü arazisini bile hastaneye katmayı beceremedi…

Yine birçok şehre dev şehir hastaneleri yapıldı bu dönem, bizler de uzaktan izlemekle yetindik…

Tarımda arazi toplulaştırmasını bir türlü gerçekleştiremedik…

Yakın zamana kadar sel altında kalan bölgelere senelerce çözüm üretemedik…

Verimli tarım arazilerini ya imara açtık ya da susuz bıraktık…

Eğitimde hiçbir zaman ilk 10’lara, 20’lere giremedik…

Her zamanda ve zeminde İmam Hatip Liseleri açmayı marifet saydık…

Burada yerel ve genel manada daha birçok olumsuzluğu sıralayabilirim, örnekler verebilirim, diğer şehirlerle kıyas yapabilirim ama inanın yazarken yoruldum…

Attığım başlık yazının ve şehrin özeti zaten…

Biz şehir olarak vasatı bir türlü aşamadık…

Zihniyet olarak da, icraat olarak da aşamadık…

Siyasetçilerimiz de aşamadı, belediye başkanlarımız da aşamadı, bürokrat ve diğer idarecilerimiz de aşamadı…

Ve maalesef biz basın mensupları da vasatı aşamadık…

Başkanlara, siyasilere ve sair idarecilere yol gösterecek, onlara vizyon katacak, onların işini kolaylaştırıp ufkunu açacak yazılar yazmayı başaramadık…

Zaman zaman birbirimizi yemekle, zaman zaman da kendimize yakın hissettiğimiz insanlara övgüler düzmekle, başkan ve siyasetçilerin sözcülüğünü (!) yapmakla vakitlerimizi harcadık…

Geldiğimiz noktada şehrin durumu ortada işte…

Allah selamet versin!