Mehmet Toplar da sefer eyledi diyarımızdan.

Adapazarı beyefendisini ahirete uğurladı dün.

"Hezar gıpta o devr-i kadim efendisine

Ne kendi kimseye benzer ne kimse kendisine"

Eczacıydı evet, ilaçlardan çok kitaplara, müziklere aitti dükkanı.

Dükkanı diyorum, bir iyilikler dükkanıydı çünkü Asım Hamdi Arca Eczanesi.

Kelimeler ilaçlardan daha şifalıydı Mehmet Ağabey için ve bunun farkında olan çok az sayıda insan vardı. Buna üzülüyordu.

Üzülmekle kalmayan biriydi. Kültürlü olmanın, sanatsever olmanın büyükelçisiydi.

Güleryüzlü, mutlaka traşlı ve kravatlı, zeki, espriliydi. Neşeliydi demek daha yerinde.

Yeri geldi dokunup geçeyim, artık herşeyimiz var ama neşemiz yok. Mehmet Toplar kalitesinde insan yetiştiremeyen toplumlarda neşe zordur.

Mehmet Ağabey, elbette çok büyüktü bizden, hatta babamızdan bile, 87 yıllık bir çınar. Fakat ilk merhabadan itibaren akranımız oldu. Mütevazıydı, fazlası var, madem sen ona Hayyam'dan bir dize okumuştun artık onunla aynı yaştaydın. Değerliydin artık.

Okur yazarlığı felsefe tarihi okumaktan ibaret sanmayacak kadar Sait Faik okuduğunu söylememe gerek var mı?

Karşı komşusu (Sait Faik'in amcaoğlu) Raşit Abasıyanık ile, doktor dostlarıyla tatlı çekişmeleri kadar çarşının çaycısının 13 yaşındaki çırağıyla kurduğu eşit ve değerli iletişim biçimi de bunu gerektiriyordu zaten.

Üstaddı. Muhteremdi.

Rumeli beylerbeyi idi. Haza beyefendiydi.

Mehmet Toplar, anlatması yazması çok uzun, belki sonra, ne çok iyilik ne çok hatıra çünkü, hayat kısa ama hatıralar uzun çarşı.

Şöyle diyelim şimdilik, Fransızcası (mesen) yani sanat ve kültür destekçisiydi. Yazarlara, sanatçılara, gençlere, edebiyat öğretmenlerine destek oldu. Ya kitap hediye etti ya da şiir kaseti. Orhan Veli'den mesela, Müşfik Kenter'in sesinden. Çaylar, yemekler cabası.

Uzunçarşı uzun ama hayat kısa dememi şikayet saymayın, uzun yaşadı Mehmet Ağabey.

Uzun ve güzel.

Her fani gibi o da ukbaya göçecekti, göçtü.

Kuşlar da göçüyor zaten.

Kuşlar ve rüzgar ve mevsimler.

Hayyam mı demiştim? Mehmet Toplar'ın çok sevdiği şiir nasıldı?

"Dostlarla aynı şaraptan içtik ve işte onlar bizden birkaç kadeh evvel sarhoş oldular."

Selahaddin Şimşek'in hatırası bu şiiri her okuduğumda, "Tanıştırmadın beni Selahaddin'le" diyordu. Tanışıyorlardı. Dostluklarına fırsat kalmadı. Erken sarhoş oldu Selahaddin Ağabey.

Erken öldü Mehmet Ağabey de.

Her ölüm erken ölümdür.

Ölen için değil, kalan için.

Her ölüm kendinden önceki ölümleri tekrar tekrar hatırlattığı hatta yaşattığı için acı ve üzücü.

Yoksa ne ölüm kötü ne ölmek.

Ölen değil kalan ölüyor, o yüzden bu keskin acı, sen acıyorsun çünkü, demek sen ölüyorsun. Neyse.

Mehmet Ağabey'e yakışır ne söylemeli?

Çok sevdiği Hazreti Yunus Emre'nin ruha şifa sözleriyle teşyi edelim büyük ustamız, sevgili beyefendiyi.

"Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil!"