AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, şehrimizdeki deprem gerçeğine dikkat çekerek belediye başkanlarından bu konuda proje beklediğini söylemiş…

----

Depreme karşı vatandaşın güvenliğini sağlayacak her türlü kentsel dönüşüm projesine sonuna kadar destek vereceğini ve işin Ankara ayağını halledeceğini kaydetmiş…

Her fırsatta futboldan anlamadığını ve çok fazla maç seyretmediğini söyleyen Ali İhsan Yavuz, buna rağmen usta bir manevrayla topu yuvarlamış belediye başkanlarının önüne…

Bu konuda en fazla dertlenmesi gerekenler de belediye başkanları zira…

Peki, Ali İhsan Yavuz’un bu açıklamasından sonra kaç belediye başkanı durumdan vazife çıkararak bu konuda proje hazırlayacak dersiniz…

Tahminimi söyleyeyim: Hiçbir belediye başkanı bu konuda herhangi bir proje götürmeyecek Ali İhsan Yavuz’a…

“Bizden öncekiler düşünmemiş, ben mi düşüneceğim” diyecekler…

“Bizim dönemimizde büyük bir deprem olmaz. Bizden sonra gelecekler düşünsün” hesabı yapacaklar belki de…

Ali İhsan Yavuz’a, “Sen para bulursan ver bize park yapalım, çiçek ekelim, kaldırım döşeyelim, yollara asfalt atalım. Ayrıca hükümet norm kadro açsın da birkaç yüz kişiyi daha işe alalım” diyecek başkanlar da çıkabilir…

Allah için Ali İhsan Yavuz kendi üzerine düşeni yapmış…

Sadece kentsel dönüşüm hususunda değil, bugüne kadar her türlü projede işin Ankara ayağını titizlikle takip ettiğini biliyoruz…

Örneğin Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu gitti, şehir merkezindeki Halk Bankası arazisini ve eski Türk Ticaret Bankası binasını Yavuz’un desteğiyle aldı geldi…

Yine Yavuz’un girişimleri ile ilimize gelen Çevre Bakanı’ndan Serdivan ve Adapazarı’ndaki millet bahçeleri için gereken ödenekler bir çırpıda çıkartıldı…

Yavuz’un ısrarlı takibi sonucunda herkesin umudunu kestiği ve “Artık yapılmaz” denilen bir ortamda bin yataklı hastane için en azından ihaleye çıkıldı…

Kadın doğum hastanesi inşaatı bir an önce bitsin diye girişimlerde bulunuldu…

Büyükşehir’in KDV iadeleri nedeniyle kesilen geliriyle ilgili birçok toplantı ve ziyaret gerçekleştirildi…

Evet, hala yapılması beklenen birçok yatırım ve çözülmesi gereken birçok meselemiz var…

Zaten bu nedenle zaman zaman da eleştiriyorum Ali İhsan Yavuz’u…

İcraatlarından ve performansından ziyade, bilhassa ülke ekonomisi ile ilgili toz pembe tablolar çizdiği zaman kendimi tutamıyorum…

Övgüyü ve abartıyı seven bir insan olmama karşılık Yavuz’un bilhassa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yönelik övgü dolu sözleri beni çileden çıkarıyor…

Bütün bunlara rağmen “Ali İhsan Yavuz hiçbir şey yapmıyor” da demiyorum hiçbir zaman…

Telefonlara çıkmasa da, gördüğünde yüzünü ekşitse de, hatta bunların aksine her gördüğünde sarılıp gülücükler saçsa da benim olaylara bakışım hiçbir zaman değişmiyor, değişmeyecek…

Elimden geldiğince, dilimin döndüğünce eğriye eğri, doğruya doğru demeye gayret göstereceğim…

Bu itibarla AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, burada doğru olanı yapmış ve belediye başkanlarına hayati önemi haiz bir çağrıda bulunmuştur…

Bundan böyle bu işin yükü ve vebali belediye başkanlarının boynunadır…

Elazığ depreminden sonra yazdığım yazıda, “İyi ki siyasetçi değilim. Bilhassa deprem güvenliği hususunda yüz binlerce insanın sorumluluğu üzerimde iken geceleri uyku uyuyamazdım” diye yazmıştım…

Demek oluyor ki Ali İhsan Yavuz’un da bu hususta uykuları kaçıyor…

Kendisini rahatsız hissediyor ve de vicdanı sızlıyor olsa gerek, böylesi bir çağrıda bulunuyor…

Benim uykularım da kaçıyor bu hususta…

Siyasetçi olarak olmasa da Adapazarı merkezinde deprem görmüş dört katlı bir binada oturan bir vatandaş olarak kaçıyor uykularım…

Bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na, “Korucuk’a otobüs takviyesi yap başkanım” diye adeta yalvarmıştım yıllarca…

Bu konuda yazdığım yazıların haddi hesabı yok…

Lakin hiçbir şey değişmeyince her gün balık istifi otobüslerde 45 dakika çile çekmeye daha fazla dayanamayıp şehir merkezine taşınmıştım…

Yenikent bölgesindeki ulaşım çilesi hala devam ediyor…

Vatandaşlar hala balık istifi otobüslerde çileli yolculuklar yapıyor…

Böylesi bir anlayışla insanları nasıl Yenikent bölgesine yönlendireceksiniz!

Depreme daha dayanıklı bölgelerde, örneğin Serdivan’da yaşamak da hayli maliyetli…

Gerek Adapazarı merkezdeki, gerekse Serdivan’daki deprem sonrası yapılmış sağlam evlerin aylık kiraları bin 500 TL’den başlıyor…

Hele Serdivan’da ev satın alma hususuna hiç değinmiyorum bile…

Artık o ilçe bir zenginler muhiti…

Bilhassa Serdivan sırtları sadece zemin olarak değil statü olarak da biz sade vatandaşlardan bir hayli üzerinde…

Ha keza Sapanca Kırkpınar da aynı şekilde…

Hal böyle olunca her gün istim üstünde yaşamaya devam ediyorum…

Ve görünen o ki deprem denilince bir tek Ali İhsan Yavuz ile benim uykularım kaçıyor…

Belediye başkanları maşallah, mışıl mışıl uyuyorlar…

HELAL OLSUN ENGİN ÖZKOÇ'A
Deprem söz konusu olduğunda uykusu kaçan siyasetçilerden biri de Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Engin Özkoç…

----

Özkoç’un yıllardır gündemden düşürmediği hasarlı okullar meselesine nihayet el atıldı ve 17 okul binası için yıkım kararı alındı…

Şimdi istedikleri kadar, “Bu okullar Özkoç’un dediği gibi hasarlı değildi. Tedbir olsun diye boşaltıyoruz” falan desinler, kimse bu dolmayı yutmaz…

En azından ben ve Engin Özkoç yutmayız…

Senelerdir göz göre göre çocuklarımız o okullarda eğitim gördüler…

Bu işi başından beri kovalayan ve her platformda bu tehlikeye dikkat çeken Engin Özkoç’u herkes bir kez daha takdir etti bu karar sonrası…

Kambersiz düğün olmaz, ben de takdir etmek istiyorum kendisini…

Bu işi siyaset için değil gerçekten o çocukları düşündüğü için kovaladığını da çok iyi biliyorum…

Hatta uzun süre basının ve kamuoyunun gündemine dahi getirmedi meseleyi…

Baktı olmuyor, en son çare basın toplantısıyla duyurdu tehlikeyi…

Bir kez daha helal olsun Engin Özkoç…

Bizim oylarımızla geldiğin milletvekilliği makamı da helal olsun…

Parti genel merkezinin takdiri ile geldiğin grup başkan vekilliği makamı da helal olsun…

Bizim vergilerimizle aldığın milletvekili maaşı da son kuruşuna kadar helal olsun…

İşini hakkını vererek yapan ve de geldiği makamların sorumluluğunu bilerek hareket eden her siyasetçiye de selam olsun…

SİYASET BİZİM MİLLİ SPORUMUZ
Siyaset bizim adeta milli sporumuz gibi…

İçimizde siyaset yapmayan veya kıyısından köşesinden bu işe bulaşmamış hemen hiç kimse yoktur…

Hele ki bir şekilde başkan olma fırsatı yakalayalım; bizden mutlusu olmaz…

Siyasete bir şekilde giren de bir daha kolay kolay çıkamaz…

Baksanıza ne kadar çok parti kuruluyor ülkemizde…

Birbiriyle tıpa tıp aynı düşünen, aralarında en ufak bir fark olmayan insanlar bile farklı farklı partilerde bir araya geliyor…

Neden; istedikleri koltuklara ulaşamadıkları için belki de…

Düşünceler ve fikirler aynı olsa da aktif siyaset yapacak zemin ve makam bulamayınca hoop bir diğer partiye geçiyor ya da yeni bir parti kuruyorlar…

Herkesi aynı kefeye koymuyorum, halis niyet taşıyanları ayırıyorum bir kenara elbette…

Ama bu işin doğası yüzde 90 böyle maalesef…

Şimdi bakın Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan AK Parti’den kopup partileşiyorlar…

Birlikte uzun yıllar siyaset yapmalarına rağmen üç farklı partiyle milletin huzuruna çıkıyorlar…

Ha keza DSP’nin CHP’den ne farkı var…

CHP’den aday olamayan gitsin DSP’den aday olsun diye kenarda bekliyor adeta…

MHP’ye, Devlet Bahçeli’ye kızanlar İYİ Parti’yi kurdular…

Şimdi biz merkez partisiyiz deseler de işin çıkış noktası tam da buydu…

Bir de bu cephede Büyük Birlik Partisi var…

Saadet Partisi’nde aradığını bulamayan Fatih Erbakan gitti Yeniden Refah Partisi’ni kurdu…

Yüzde 0.1 bile oyu olmayan Demokrat Parti’yi dahi bölecek olan Çoban Ateşi Hareketi çıktı meydana…

Aşırı sol görüş de yıllardır olduğu gibi çok farklı fraksiyonlarda birkaç partiden oluşuyor…

Yani arkadaş öyle veya böyle seviyoruz siyaset yapmayı…

Ama geniş kitlelerce kabul görmüş, ama çok küçük bir zümre tarafından saygı görecek olsun; bir makamda başkanlık da yapıyorsak değmeyin keyfimize…

Başkanlık dediysem, yönetim kurulu üyeliği de olur yani…

Delegelik bile olur yahu…

O da az uz bir iş değil yani!