Onu yirmi sene önce merhum Dr. Sadık Canlı Ağabeyin muayenesinde gördüm ilk. Kırkına merdiven dayamış yakışıklı bir hekimdi. Ürologmuş. Yani Bevliyeci. Ardından Sadık Ağbi, ‘bu çocuğa dikkat et şekerim. İş var bu çocukta’ demişti, iyi hatırlıyorum.

Sonraları Sadık Baba Dergâhı’nda sık sık görüşür olduk. Sohbetlerinde sık sık gezdiği ülkeleri anlatıyordu. Her Karadenizli gibi yerinde duramaması, o şehir senin bu ülke benim dolaşması, bunları bir güzel anlatması hoşuma gidiyordu.

Biz de bir grup arkadaş aylık Irmak kültür sanat dergisini çıkartmaya başlamıştık o sıralar. Her sayıda gezdiği bir ülkeyi yazmasını rica ettim, derginin genel yayın yönetmeni olarak. Kırmadı. Hasta – hastane - tıp kongresi üçgenindeki bütün yoğunluğuna ve yeni ülkelere kanatlanmasına rağmen, her sayıda disiplinle bir ülkeyi yazdı. Ülkeler bazen bir bazen iki bazen üç sayı hatta dört sayı devam etti.  Tam on sene, yüz yirmi sayı, dile kolay…

KİMDİ BU SEYYAH HEKİM HASAN S.SAĞLAM PEKİ?

1960 yılında Trabzon’un Yomra ilçesinin Kayabaşı Köyünde, İbrahim-Fatma çiftinin 4 çocuğunun en küçüğü olarak doğdu. Yomra İlkokulu, Yomra Ortaokulu ve Trabzon İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu. Hacettepe Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Ardından Üroloji (Bevliye) İhtisası yapan Sağlam, 2012’de doçent, 2019’da profesör oldu.

1998 yılından bu yana Adapazarı’nda yaşayan Hasan Sağlam dört yıl süreyle Sakarya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği görevini üstlendi.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Sakarya Şubesi kurucularından (2010) olan Hasan Sağlam, üç yıl süreyle (2016-18) yürüttüğü şube ikinci başkanlığının ardından 04.01.2019 tarihli genel kurulda TYB Sakarya Şubesi Başkanlığına seçildi. Halen bu görevi yürütmektedir.

Altmış kadar ülkeyi gezme imkânı bulan seyyah ruhlu hekimimiz, gezi notlarını Irmak Dergisi’nde yayımladı (2002-2011). ‘Hindistan-Nepal/Mısır/Norveç: Üç Medeniyetin İzinde’ yazarımızın ilk kitabıdır.

Avukat Neriman Hanımla evli olan Hasan S. Sağlam’ın Psikolog / yüksek lisans öğrencisi Zeynep, Tıp öğrencisi Ayşenur ve lise öğrencisi İbrahim Sefa adında üç evladı bulunmaktadır.

‘YOL BOYUNCA GÖRDÜKLERİMİ YAZMADAN UYUYAMIYORUM’

Yazarımıza bu seyahat merakının en zaman ve nasıl başladığını soruyoruz. Tabii ki ilkokul yıllarına dayanıyormuş. Sözü Hasan S. Sağlam’a bırakalım: ‘Çocukluğuma ilişkin hiç unutamayacağım hatıralarım seyahate dairdir. Arabaya bindiğim her vakit mutlaka ayakta durup etrafı görmek isterdim. Bu nedenle de bazen ailemden kimle gidiyorsam ondan, bazen de şoför veya muavinden yerime oturma uyarısı alırdım. ‘Araba fren yaparsa düşermişim, kaza olursa zarar görürmüşüm’ gibi gerekçeler ile etrafı gözetlemekten alıkonulmama hiç tahammül edemezdim.

Ortaokul yıllarımda Trabzon’dan Ankara’ya otobüs ile yapacağım ilk seyahatimi iple çekerken çok heyecanlıydım, iyi hatırlıyorum. Abimin bana “eline kalem kâğıt al, yol boyunca ne görürsen yaz”  mealindeki önerisi bendeki etkisini halen sürdürmektedir. Şimdilerde yol boyunca not tutmasam da günün sonunda seyahate ilişkin önemli veya önemsiz aklımda kalan her şeyi yazmadan da uyuyamıyorum.’

‘TEŞEKKÜRLER IRMAK DERGİSİ, TEŞEKKÜRLER MESERRET YAYINLARI’

‘Arkadaşım ve editörüm Fahri Tuna’nın talebiyle o notlardan Irmak Kültür ve Sanat Dergisi’ne on yılı aşkın bir süre aralıksız gezi notu yazdım. Yine onun teşvikiyle içlerinden daha çok ilgi çekebileceğini düşündüğüm bir kısmını, yine notlarıma göre gözden geçirip görsellerini de ekleyerek bir araya getirdim. Böylece söz konusu mütevazı kitap meydana gelmiş oldu.

Şüphesiz ki bu kitap bilimsel bir gözlem ve değerlendirmeye dayanmamaktadır. Burada anlatılan coğrafî, tarihî, sosyolojik bilgiler, gördüğüm ve daha çok rehberlerden dinlediğim ama doğruluğunu başkaca teyit etmediğim bilgilerden ibarettir. Görmenin okumaktan daha ön plana çıktığı günümüzde kitapta mümkün olduğunca daha çok görsele yer vermek için binlerce fotoğraf arasından maksada en uygun olanlarını seçip okurlarımla paylaşmaya çalıştım.

Bu vesile ile mensubu olduğum Irmak Ailesine, editörüm ve dostum Fahri Tuna’ya, yayıncım İsmail Aydın’a, grafik tasarım için İbrahim Cihan’a çok teşekkür ederim.’

O BİR SEYYAH PROFESÖR

Hekim olduğu kadar o bir seyyahtı, evet. Hatta şimdi profesör de oldu; seyyah profesör o artık. Gittiği her ülkeye, her tapınağa, her ögeye, her güzelliğe bir medeniyet duyarlığı ile bakan bir güzel seyyah hekim o.

İlk adı Hasan. Yani güzellik. İkinci adı Salih. Arılık duruluk. Soyadı Sağlam; evet, tam da budur bizim seyyah hekimimiz: Gezip gördüğü güzellikleri inancının sağlam bir süzgecinden geçirip arı duru bir Türkçeyle okuruna sunuyor. Bunu başarıyla yapıyor. Görecek, tanıklık edeceksiniz buna.

Bu Hasan S. Sağlam’ın ilk kitabı. On yıl gecikmeli yayımlanmasının sebebi, müellifinin doçent ve profesörlük arzusuydu. Ne güzel bir cemile: Unvan ve kitap aynı günlerde geldi.

BUDİZM, İSLAM VE BATI MEDNEİYETİNİN İZİNDE DÖRT ÜLKEYİ ANLATIYOR

Müntesip sayısına bakılırsa dünyada bugün üç büyük din var: İslâm, Hıristiyanlık ve Budizm/Hinduizm.

İsrail’i ve birkaç ülkeyi istisna tutarsak, bugün dünyamızdaki 232 ülke, ana hatlarıyla bu üç dine mensup. Hasan S. Sağlam da, biz okurlarını düşünerek, 232 ülke arasından kolay kolay gidip göremeyeceğimiz, bu üç medeniyete ait dört ülkeyi getiriyor ayağımıza. Daha doğrusu gözlerimize.

Kitapta Hindistan-Nepal’i, Mısır’ı ve Norveç’i anlatırken, bu üç kadim inancın ülkelerine/sahiplerine her yönüyle ayna tutuyor bizler için. Başarıyla hem de.

MERAKLI TİTİZ DİKKATLİ SAMİMİ VE MÜSLÜMAN BİR SEYYAHIN KİTABI

Kitabın ilk okuru, yani editörü olarak konuşmam gerekirse: Hasan S. Sağlam, çok meraklı bir defa. İkincisi titiz ve dikkatli bir mizaç. Üçüncüsü samimi. Büyük bir samimiyetle not tutuyor gezdiği yerleri. Dördüncüsü iyi bir gözlemci. Beşincisi akıcı rahat yaşayan bir Türkçe ile dile getiriyor gördüğü yerleri. Altıncısı Müslüman duyarlı bir yürek.

Bu kitapta siz, onun Müslüman yüreğine, insan ve tarih sevgisine, bitip tükenmeyen merak ve heyecanına şahitlik edeceksiniz.

O gezmeyecek aslında; satır satır, şehir şehir, ülke ülke okurunu gezdirecek.

İTHAFI DA ANNE VE BABASINA

Kitapların girişlerinde yazarlar, çalışmasını birilerine ithaf ederler. Bu ya eşi, ya sevdiği bir hocası veya arkadaşı, ya çocukları, ya da mücerret / soyut bir kesim olur.

Peki Hasan S. Sağlam söz konusu kitabını kime ithaf etmiş?

Anne ve babasına. Ne zarif ve vefalı bir ithaf. Ayrıca kutlamak lâzım yazarımızı.

İthaf metni aynen şöyle:

‘Mekânları Cennet olası sevgili Annemin ve Babamın aziz hatırasına…’

ARKASI GELECEK Mİ?

Bu soruyu biz de sorduk Hasan S. Sağlam’a. Cevabı Ziya Paşa’dan verdi: “Marifet iltifata tâbidir / Müşterisiz meta zayidir.’ Eğer ilk kitabım okurlarca ilgi ve takdir görürse, ikinci gezi kitabım da gelebilir bir yıla, iki yıla.”

‘O kitapta hangi ülkeleri okuyabiliriz?’ sorumuza ise,

“- Yine pek kimsenin gidemediği coğrafyaları düşünüyorum. Mesela Tibet, Kenya, Arjantin olabilir.”

Anlaşılan o ki, Hasan S. Sağlam daha yeni yeni başlıyor kitaplara.

Ve yine anlaşılan o ki, arkası gelecek bu kitapların. İki, üç, dört… kıta kıta, ülke ülke.

Nice gezi kitaplarına Hasan S. Sağlam.

Gezdir bizi kitaplarınla.