Bir haber düşer aile ocağına; kaybettik babamızı, annemizi veya şu yakınımızı. Sonra bir telaş alır büyükleri, kim ne görev üstlenecek? Kimi cami imamına koşar sala verdirmek için, kimi doktora gider ölüm raporu almak için, kimi gusülhaneye gider yıkatıp, kefenlemesi için, kimi mezar yeri temini ve kazılması için program yapar ve toplanır genç, ihtiyar kim varsa haberi duyanlar. Diğerleri ise bir bir toplanır vefat edenin hanesine ve ailesinin çevresine. Belediye çadır kurar, kimi çay yapar ve bekleşirler ta ki defne kadar, kâh gözyaşı ve kâh söylemler ile ölüm toplantısı dalga dalga yayılır.

Zor zaman ise cenaze arabasının eve gelişi ve ayrılık vaktinin gelmesidir. İmam gelir helallik alır ve duayla sözler biter. Fatiha dendi mi gözyaşları artar ve eller tabuta uzanır. Ağlaşmalar artar ve dönüşsüz yolculuk, tabutun omuza alınmasıyla başlar. Gufraneke Yâ Rahmân denirken tabut araca emanet edilir. Ölüme alışkın olan görevliler sessiz ve sakinken tabutun çevresinde ki aile bireyleri yakınlık sırasına göre ağlaşırlar ve birbirine sarılırlar.

bir evvel ki durak cami musallasıdır. Vaktin namazı kılınır ve tabutun ardında sıralanır insanoğlu, imamın kısa ve öz konuşmasından sonra eller bağlanır ve cenaze namazına durulur. Dört tekbirle kılınsa da katılımcıların çoğu maalesef cenaze namazı duasını bilmez ve okuyamaz. Selam verildikten sonra eller hızlıca tabuta uzanır ve tekrar arabaya tabut konulur ve son mekâna yolculuk başlar. Diğerleri de peş peşe mezarlıkta toplanırlar.

Şimdi en zor işleme sıra gelmiştir. Tabut kabre yaklaştırılır, kapağı itinayla açılır ve kefeni tutan eller onu kabre doğru indirir ve yüzünü kıbleye döndürürler. Kabirde bir kişi kalır ve eline uzatılan tahtaları sırayla ve itinayla kabrin üzerini örtmek için kapatır. Şimdi eller tekrar küreklere uzanır ve ağlaşanlar, toz toprak, yağmur, çamur vs derken toprak tahtaların üzerine atılmaya başlanır.

En sevdiğimiz ve güzelliğine kıyamadığımız bedenler toprağa emanet edilir. Çok kısa zamanda toprak örtülür ve iki adet işaret tahtası başa ve ayağa doğru konularak işlem tamamlanır. Kimi kabre ibrikle su döker. Kimi çiçek eker, kimi etrafına taşları sıralar ve Kur’an dan bazı sureler ve ayetler okunarak dua, teşekkür ve telkin yapılarak gelenler bir gün dönmek için ayrılırlar.

Ahiret imanıyla yaşayanlar vakur ve sessiz olurken, gafil olanlar ise şaşkın olarak bakakalırlar. Ölüme anlam veremediği gibi ayrılışı da kabullenemezler. Eskiden bayanlar katılmazdı, şimdi ise tesettürüne ve kabir adabına riayet etmeden birçok bayan mezarlıkta temaşa etmektedirler. Mezar başında birkaç kişi kalmak istese de yakınları biraz bekler ve onları da alarak haneye dönerler. Ve yolculuk başka bir anlam kazanmıştır. Aldanış ve kazanç gününedir. Kısmetindir gezdiren yer yer seni/ Arşa çıksan da âkıbet yer, yer seni/ Onun için onun adı oldu yer/ İnsanı o kendi besler kendi yer