Pedagoji de ( Çocuk eğitimi ilmi) çocukların yetişmesinde üç mühim etken; aile, mektep ve çevredir. Yanılmıyorsam, çocuklar üzerinde yüzde olarak tesirleri de, mektep ve çevre % 30’ar, aile ise % 40 düzeyindedir.

               Okul ve çevrenin çocuklarımız üzerinde yeterli müspet tesir icra edemediği herkesçe bilinmektedir. Yani okul ve çevreden, ne yeterli bilgi, ne de ahlak, fazilet, insana, tabiata, bitki ve hayvanlara saygı, doğruluk, dürüstlük, adalet,  adab-ı muaşeret ve benzeri olumlu bilgi, beceri ve davranış kazanamadıkları ortadadır.

              Geriye “aile” kalmaktadır ki, onu da, tv, i.net ve tlf. ele geçirmiş, her eve yerleşmiş, baş köşeye oturmuş, aileye tümüyle hükmetmiş ve  reisliğini ele geçirmiş bulunmaktadır. Çocuklara aile, yani  anne baba değil de, bu üç kitle iletişim araçları hakim durumdadır.

             Dolayısıyla tek kalan ‘aile’ tesiri de elden büyük ölçüde gitmiş bulunmaktadır.

             Başta tv. lar olmak üzere, bu üçlü, sadece çocuklarımızı değil, bir bütün olarak aileyi zehirlemekte, kökten dinamitlemekte, dini, milli, kültürel ne kadar değerimiz varsa, hepsini erozyona uğratmakta, aileyi tarumar etmektedir.

             Bu konuda meramımızı anlatacak, alıntı olduğunu belirttiği  bir yazı, Vatsap yoluyla Orhan Bektaş kardeşimizden geldi.

             Yazı aynen şöyle:

             “DİN ADAMLARI, EĞİTİMCİLER, ANNELER, BABALAR…

             Lütfen nesillerinize sahip çıkınız!

             ÇOCUKLAR, GENÇLER…

             Sizler de tehlikelere karşı kendinizi koruyup kollayınız!

             ÇÜNKÜ; Film, dizi, aktüel, eğlence ve yarışma gibi tüm tv. pıroğramlarında “iğrenç ilişkiler” diz boyu..  Taciz, tecavüz, sapıklık, fuhuş, şiddet ve ahlaksızlık kol geziyor arkadaşlar…

             TV.LAR, TARİHİNDE BU KADAR FİLM, DİZİ, EĞLENCE RENK VE ZENGİNLİĞİNE SAHİP OLAMAMIŞTI.

             Bir bakar mısınız?

             ‘Ezel’, ‘Aşk ve Mavi’, ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’, ‘Ufak Tefek Cinayetler’, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Ömre Bedel’, ‘Dadı’, ‘Kurşun’, ‘Belalı Baldız’, ‘Recep ivedik’, ‘Tutsak’, ‘Yer Gök Aşk’, ‘Harem’, ‘Karagül’, ‘Günahkar’, ‘İnadına Aşk’,  ‘Vurgun’, ‘Zalim İstanbul’, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’, ‘Kadın’, ‘İçerde’, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, 2Kiralık Aşk’,  ‘Çukur’, ‘Siyah İnci’,  ‘Kızlarım İçin’, ‘Kavak Yelleri’, ‘Kuzey Güney’, ‘O Hayat Benim’, ‘Hercai’,  ‘Sen Anlat Karadeniz’, ‘Bir Zamanlar Çukurova’, ‘Yasak Elma’, İnternet dizisi ‘Fi’, ‘Çarkıfelek’, ‘Yemekteyiz’, ‘Biri Bizi Gözetliyor’, ‘Survivor’, ‘ Evleneceksen Gel’, ‘Yaparsın Aşkım’, ‘İzdivaç’,’ Esra Erol’la’… ve daha yüzlercesi…

               Bu dizi, film, eğlence, aktüel ve yarışmaların, bizim DİN, KÜLTÜR, GELENEK ve GÖRENEKLERİMİZLE uzaktan yakından hiç mi hiç alakası yoktur. Dolayısıyla tv. dizi yapımcılarının amacı, sadece reyting ve para kazanma hırsı olduğu için insanımıza din, bilgi, kültür, doğru haber adına verecekleri de hiçbir şey yoktur..

             TARİHİNDE BU MİLLET; İĞRENÇ İLİŞKİLERE, TACİZ, TECAVÜZ, SAPIKLIK, ZİNA VE ŞİDDETE… BU KADAR BULAŞMAMIŞTI HİÇ.

             Sanki tüm tv. kanalları aynı temada anlaşmış gibiler.

             Zengin aileler arasında, lüks konaklarda geçen hikayeler, aldatma, yalan, lüks hayat, emeksiz kazanç, aynı kadına aşık olan kız kardeşlerin aşk savaşı, eşinin arkadaşıyla ilişkiye giren kadın figürleri, ablasının kocasına aşık olarak ablasını linç ettiren kardeş tiplemeleri, eniştelerine göz koyan baldızlar, sayısız aldatma sahneleri, eşini sürekli başka kadınlarla aldatan erkek karakterleri… Kim kime, dumduma..

              EDEP MEDENİYETİNDEN; EDEPSİZLİKLE, ZİNA İLE ANILAN BİR TOPLUMA NASIL DÖNÜŞTÜK BİZ?  Nasıl mı dönüştük?

             Gazi Ü. S. Bilimler Enstitüsünde Zeynep Gültekin’in hazırladığı y. lisans tezinde ele alınan BİR DİZİNİN 55 BÖLÜMÜNÜN FAALİYET RAPORUNDA şu rakamlar ortaya çıkmıştır: ‘411 CİNAYET, 152 YARALAMA, 137 SALDIRI, 147 DAYAK, 155 TOKAT, 175 KAVGA, 110 İŞKENCE,  3 TECAVÜZ, 191 TACİZ, 145 SİLAHLI ÇATIŞMA…’

            Artık siz her bir film, dizi ve eğlence pıroğramlarının ailelerimizdeki, çocuk ve gençlerimizdeki bıraktığı tahribatı varın bir hesap edin…

            KADINIMIZA KIZIMIZA, ÇOCUĞUMUZA GENCİMİZE HER AKŞAM DİZİ ( taciz, tecavüz, zina, şiddet sahneleri) İZLETTİRİYORLAR, SABAH E.EROL’LA DA; KADINLARIN KOCASINI, ÇOCUKLARIN BABASINI DNA’LARLA BULMAYA ÇALIŞIYORLAR!

            ŞİMDİ ANLADINIZ MI?

            GENÇLERİMİZİN NEDEN İÇKİ, KUMAR, UYUŞTURUCU MÜPTELASI OLDUKLARINI..

            TOPLUMUMUZDA ŞİDDETİN, TECAVÜZÜN, ZİNANIN NEDEN YAYGINLAŞTIĞINI..

            GÜNÜMÜZDE AİLE KAVGALARININ, BOŞANMALARIN NEDEN ARTTIĞINI..

             Aynı evi paylaşan karı koca ve çocukların nasıl birbirine yabancı olduklarını..

            Mahallelik, komşuluk, akrabalık, dostluk bağlarının niye zayıfladığını, insanların nasıl yalnızlaştırıldığını, AŞKIN, SEVDANIN, MUHABBETİN, ŞEFKATİN, MERHAMETİN NASIL KİRLETİLDİĞİNİ. EDEBİN, NAMUSUN, AHLAKIN, İZZETİN, ŞEREFİN NASIL AYAKLAR ALTINA ALINDIĞINI…  ANLADINIZ MI ARKADAŞLAR?”

             Bunlara bir de i.net ve telefonların yaptıklarını ekleyin ve fecaati görün! Büyük küçük, yaşlı genç hepimizi etkiliyor, aşındırıyorlar. Zira işleri kolay. Nefse, arzulara,keyfe, tat, haz ve lezzet hislerine, yani Şetani arzulara, şeytana hitap ediyor, şeytana çalışıyorlar.

             Şüphesiz akla şu soru geliyor?

             Toplum topyekün çürütülürken, geleceğimiz yok edilirken,

             RTÜK, MEB, Kültür Bakanlığı, DİB, İlahiyat erbapları, hocalar, ilgililer, yetkililer, sorumlular, yani bir bütün olarak “DEVLET” nerede?

             Üniversiteler, ilim ve bilim adamları, yazarlar, düşünürler, kanaat önderleri, cemaatler, odalar, dernekler, sendikalar, daha mühimi ülkeyi idare etmeye aday PARTİLER nerede? Daha neyi bekliyorlar?