“Doğruları söyleyemeyen yanlışları söyleyemez” derdi rahmetli Hüseyin abim (Selim Gündüzalp)…

Son zamanlarda Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun eksiklerinden çok bahsettim…

Biraz da yiğidin hakkını vermek istiyorum bugün…

Bilindiği gibi uzunca bir süredir Sakarya’ya kurulmak istenen bir çimento fabrikası meselesi var…

Isıtılıp ısıtılıp önümüze geliyor…

Ve her seferinde duvara çarpar gibi Toçoğlu’na çarpıyor!

Bu sefer de öyle oldu…

Ankara’da gerçekleştirilen toplantıda çimento fabrikasına devletimizin güzide (!) müdürlükleri birer birer onay verirken projeye dur diyen yine Zeki başkan oldu…

Bilindiği gibi tek bir olumsuz görüşte bile çimento fabrikası kurulamıyor…

İşte bu olumsuz görüş yine Zeki başkanın başında olduğu Büyükşehir Belediyesi’nden geldi…

Çocukların geleceğini, sağlığını, ilimizin doğasını, havasını kurtaran yine Zeki başkan oldu…

En başından beri karşı çıktı bu işe…

Tehdit edildi, baskı gördü, araya hatırlı insanlar falan sokuldu…

Ama Zeki başkan direndi…

Şehirde şu yok, bu yok; şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı diye sabaha kadar yazar dururuz…

Lakin kimse çıkıp da “Bu Zeki başkan da parayı ne çok seviyor” diyemedi bugüne kadar, diyemez de…

Bilinir ki kamu malı söz konusu olduğunda tavizsiz bir adam oluverir Zeki başkan…

Çevre sağlığını, halk sağlığını, insan haklarını, hayvan haklarını canı pahasına savunur…

Ne tek bir metrekare tarım arazisini imara açtırır, ne de kirli sanayiye geçit verir…

Çok zeki adamları, çok akıllı adamları getirebiliriz başımıza…

Büyük projelerle, büyük bir dehayla yola çıkan insanlar olabilir…

Ama bir şehrin kaderini teslim ettiğiniz adamda öncelikle vicdan olacak…

Her manada emanete sahip çıkan bir insan olacak…

Hz. Ömer’e nispet edilen sözde “Bir yöneticinin namazı, orucu, ibadeti sizi aldatmasın. Onu anlamak için parayla olan ilişkisine bakın” denir ya hani…

9,5 senedir devletin lojmanında dahi oturmayan bir adamdan bahsediyoruz…

Şimdi şunu sormak istiyorum tüm yetkili ve etkililere:

Acaba sermayenin karşısında bu kadar dik durabilecek bir babayiğit daha var mı bu şehirde?

BU KİTAPLAR NEYE YARDIMCI?

Her eğitim öğretim dönemi başında benzer şikâyetler geliyor…

Kayıt parası ile başlanıyor…

Hizmetli parası, hademe parası…

Kâğıt parası, fotokopi parası…

Servis ücreti, yemek ücreti…

Derken şimdi bir de yardımcı kitap muhabbeti çıktı…

Sorarsanız eğitim öğretim ücretsizdir bizim ülkemizde…

Hatta bu Anayasamızda dahi yazar…

Lakin alt alta toplayın bakayım yukarıda saydığım ücretleri…

Geçen yine sevdiğim bir ağabeyim geldi gazeteye ziyaretime…

Baktım yüzünden düşen bin parça…

“25 TL verip bir yardımcı kitap daha aldım bugün” dedi…

Zaten kıt kanaat geçinmeye çalışan bir adam…

Öğretmenin vermediği hangi bilgileri içeriyor bu kitaplar?

Ekstradan ne öğretiliyor?

Anlamak mümkün değil gerçekten…

Güya zorunlu tutmuyormuş öğretmenler…

İsteyen alsın, istemeyen almasın diyorlarmış…

Sanki çocuk psikolojisini bilmiyorlarmış gibi…

Arkadaşlarının aldığı kitabı siz çocuğunuza almazsanız nasıl hisseder kendini?

Çocuğu olan her aile bilir bunu…

Ben onu bunu anlamam…

Şayet devlet kitabı bedava dağıtıyorsa o okuldan içeri başka kitap sokmam, sokturmam!

İdarecilerin en büyük görevi bu olmalı…

“Yok yardımcı kitapmış, yok test kitabıymış, yok soru kitabıymış… Bu okulun kapısından, devletin verdiğinden gayrı bir kitap girmeyecek” diye talimat verecek bir Allah’ın kulu yok mu bu memlekette?

ORADA BİR BAŞKAN VAR UZAKTA

“Orada bir köy var uzakta…

O köy bizim köyümüzdür…

Gezmesek de, tozmasak da…

O köy bizim köyümüzdür…”

Ahmet Kutsi Tecer’in hepimizin bildiği bu şiirinde sözü edilen köyün Geyve’nin Sarıgazi Köyü olduğunu biliyor muydunuz?

Bilmiyorsanız da şimdi öğrendiniz…

İşte o köyün bağlı olduğu ilçenin bir de belediye başkanı var…

Oturduğumuz yerden gazetecilik yaptığımız için fazla göremediğimiz bir başkan…

Uzaklarda kendi çapında büyük işler başaran bir başkan…

İlçesini her manada kalkındırmış…

Almış yanına Şaban Dişli’yi, ne kadar devlet binası gerekiyorsa hepsini getirtmiş ilçesine…

Kendi imkânlarıyla yapabileceklerinin de maksimumunu yapmış…

Yetmemiş rutin belediyeciliğin de dışına çıkarak sıra dışı projelere imza atmış…

Türkiye’de ilk defa yöresel ürünlerin üretildiği bir merkez yapmış örneğin…

“Geyva” diye bir markanın doğmasına öncülük etmiş…

Geyve’nin hanımlarını iş ve aş sahibi yapmış…

Hemen yanı başında akıp giden nehre “Su akar Türk bakar” mantığıyla bakmayıp muazzam bir proje geliştirmiş…

Sakarya Nehri’ne saltanat kayıklarını indirmiş…

Caddesini, sokağını pırıl pırıl yapmış ilçesinin...

Ne düğün kaçırıyor, ne cenaze!

Sürekli bir toplantı, sürekli bir ziyaret, sürekli bir program…

Yerinde duramayan, evinde yemek yiyemeyen bir başkan…

Yetim-öksüzlerin babası, evsizlerin-işsizlerin ağabeyi!

Ben çalışan, koşturan, uykusundan feragat eden insanları severim…

O yüzden Geyve Belediye Başkanı Murat Kaya’nın da hakkını teslim etmek istedim…

Allah yolunu ve bahtını açık etsin…

ZABITALARA TALİMATI ERDOĞAN MI VERECEK?

Zabıtalar fiyatları denetliyor haberleri süsledi sayfaları geçen hafta…

Neden?

Cumhurbaşkanı belediye başkanlarına marketlerin yaptığı zamları kontrol edin talimatı verdiği için…

Bugüne kadar neredeydi peki Zabıta?

Zaten böyle bir görevi yok muydu?

Talimatın Erdoğan’dan mı gelmesi gerekirdi?

Cumhurbaşkanı deyince mi akılları başlarına geldi?

Market fiyatları bir kenara koyun…

Allah aşkına şöyle Adapazarı şehir merkezinde bir gezinin…

Bilhassa kaldırım işgallerine bir bakın…

Vatandaşın yolda, kaldırımda rahat rahat yürüyebilmesi için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mı talimat vermesi gerekiyor acaba?

 

DOĞRU ŞAHİTLİK YAPIN

Ne diyor AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki: “Doğru aday belirlemede bize yardımcı olun, doğru şahitlik yapın. Sen, ben, bizim oğlanın dışındaki yüzleri, yeni isimleri tespit etmek için çalışıyoruz. Bunların dışındaki adaylara yönelin.”

İşte bu noktada, Sakarya’nın adaylarının belirlenmesi hususunda yetkililerin yapacağı şahitliğin büyük bir önemi olacak…

Bir şey bilip de susanlar mesuldür…

Kötü bilip de iyi bildiğini söyleyenler mesuldür…

Şehrini, şehrinin insanını değil de kendi kişisel ikballerini düşünenler mesuldür…

Siz siz olun adaylar belirlenirken doğru şahitlik yapın…

Zira yalancı şahitliğin vebalinin ne kadar büyük olduğunu siz benden daha iyi bilirsiniz…