Önemli bir makam elde etmek insanın başına gelebilecek en büyük imtihanlardan biridir…

Şayet yalpalamadan, yanlışa düşmeden, nefse yenilmeden ifa edilirse insana büyük bir kazanç, aksi durumda ise büyük bir felaket getirir böylesi görevler…

Biz gazeteci iken birçok taleple karşı karşıya kalıyoruz…

Ve maalesef olmayacak istekler de gelebiliyor bazen…

“Şu işe aracı olsana, şu işin aslını öğrensene, şu işte bana yardım etsene” türü isteklerle şahsen ben çok sık karşılaşıyorum…

Ben incir çekirdeğini doldurmayan cürümümle böylesi taleplerle karşılaşıyorsam haliyle önemli makamları işgal eden insanlar çok daha fazlasıyla karşı karşıya kalıyordur…

“Bu benim yakınım, o kadar da olur, bir kereden bir şey çıkmaz” gibi duygularla hareket edip üçüncü şahısların haksız kazanç elde etmesini sağlamak, başkalarının hakkını gasp edip yakınlara torpil geçmek, paylaşılmaması gereken bilgileri paylaşmak, yapılmaması gereken kıyakları yapmak bir yöneticiye şer olarak yeter de artar bile…

Bu meyanda değerlendirme yaparsak Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nu terazinin bir kefesine, diğer belediye başkanlarını da diğer kefeye koyabiliriz…

Zira bütün belediyelerin Büyükşehir’e bağlı olduğu gerçeğinden hareketle kendi başlarına buyruk hareket edemeyecekleri ortada…

İşte bu noktada Zeki başkanın sigorta görevi gördüğünü düşünüyorum…

Uzun yılları kapsayan belediye başkanlığı döneminde en ufak bir şaibeye karışmayan bilakis bu konulardaki titizliği ile nam salan Zeki başkan, diğer başkanlara da örnek teşkil ediyor…

Beşer, şaşar demişler…

Özellikle imarla ilgili konularda ve belediyeler nezdindeki ihalelerde nefsine yenilen, hatırlı dostları kıramayan, bilerek veya bilmeyerek olmayacak işlerin altına imza atmaya kalkanlar Toçoğlu duvarına tosluyor…

Şunu çok iyi biliyorum ki Zeki başkan bu konularda biraz gevşek olsa şehirde ne filmler döner, ne filmler!

Zeki başkandaki bu hassasiyet salahiyet sahibi diğer tüm yöneticilerde de olmalı ki işin suyu çıkmasın…

Arada kim olursa olsun, mesele ne olursa olsun adaletten ve doğruluktan şaşmamak gerek…

Zira toprağın üstü olduğu gibi, altı da var…

 

NEREDE O ESKİ ESNAF

Bir şey az ve nadir olunca değeri daha fazla oluyor…

Bu örnek esnafımız için de geçerli…

Eskiden bu kadar esnaf yoktu…

Sayılıydı, belliydi her mesleğin erbabı…

Kimin dükkânı nerede bilinirdi…

Herkesin devamlı alışveriş yaptığı kendi bakkalı, manavı, kasabı vardı örneğin…

Şimdi tüm ihtiyaçlar sayıları onları, yüzleri bulan süpermarketlerden karşılanıyor…

Hazır giyim sektörü bu kadar gelişmeden önce terziler daha bir özel ve ehemmiyetliydi…

Benim hatırladığım rahmetli babamın arkadaşı rahmetli Yılmaz Amca (Giray) vardı…

Tüccar terziydi…

Jilet gibi elbiseler dikerdi…

Bir lacivert takım da bana dikmişti, ablamın düğününde giymiştim…

Senelerce eskimeden kullanmıştım o takım elbiseyi…

Fastfood sektörünün alıp başına gitmediği zamanlarda Uzun Çarşı’nın başında önceleri Mambo Cavit, sonraları Enişte’nin Ayranı vardı…

Orada yediğim tostların, içtiğim ayranların tadını hiçbir yerde bulamadım…

Eskiden o devasa AVM’ler, sıra sıra mağazalar da yoktu…

Gar Meydanı’nın orada bir Santral Mağazası vardı hatırladığım, ne ihtiyacımız varsa oradan temin ederdik…

Kredi kartı falan da yoktu o aralar, açık hesaba yazdırırdık borcumuzu…

Filmleri Yıldız Sineması’nda ve de küçük ama sıcak atmosferiyle Abasıyanık Sanat Merkezi’nde izlemenin tadı bir başkaydı…

Esnaf vatandaş ilişkileri de daha sıcak ve samimi idi…

Paramız olmasa da karnımızı doyurabilir, ayakkabımızı tamir ettirebilir, üstümüze başımıza bir şeyler alabilirdik…

Karşılıklı sıcak ilişki yanında, karşılıklı güven de esastı o günlerde…

Şehrin eski havasını çok özlüyorum…

Zaten o büyülü atmosferin sonlarına yetişebildim…

Geç buldum,tez yitirdim…

 

CHP DURULDU, MHP DURULMAZ

1 Kasım seçimleri sonrası büyük çalkantılar yaşayan muhalefet partilerinden CHP’de sular duruldu diyebiliriz…

Tüm ilçe ve illerde kongre sürecini tamamladıktan sonra büyük kurultayı da geride bıraktılar…

Liderliği tartışılan Kılıçdaroğlu kongreye tek aday olarak katıldı…

Seçim sonrası herkes eteğindeki taşları döktü, gerekli özeleştiriler yapıldı…

Nihayetinde parti çok çabuk toparlanarak yoluna devam etmesini bildi…

Aynı şeyleri MHP için söylemek mümkün değil…

Ortadaki bariz başarısızlığa karşılık Genel Başkan Devlet Bahçeli adeta tek adam gibi hareket ediyor…

Parti tüzüğü son derece açıkken, yüzlerce imza toplanmışken ve de partinin içine düştüğü felaket vaziyet ayan beyan ortada iken Bahçeli çıkıp kurultayın 2018 senesinde toplanacağını söyleyebiliyor…

Sanırım MHP “Dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışıyla yönetilmeye devam edilecek…

Allah Bahçeli muhalifi MHP’lilere de, tek başına iktidar olamadığı için bir şekilde MHP’nin başarısına muhtaç olan CHP’lilere de sabır versin…

 

HÜR MEYDAN BİTTİ

92.1 frekansından yayın yapan Hür FM’de 9 ay boyunca 37 program gerçekleştirdim…

Hür Meydan adı altında siyasilerin konuk olduğu, kimi zaman keyifli, kimi zaman hararetli programlardı bunlar…

Geçen hafta içerisinde radyonun el değiştirmesi hasebiyle programı noktaladık…

Davetime icabet edip radyo programıma konuk olan tüm siyasilere ve bana her türlü imkânı sağlayan Mehmet ve İlknur Çakar çiftine bu vesileyle teşekkür ediyorum…

Radyonun yeni sahipleri olan başta Adem Şener Hoca efendi olmak üzere Sakarya Erenler İlme Hizmet Vakfı üyelerine de hayırlı olsun dileklerimi sunuyorum…

Şehrimizde eksikliği iyiden iyiye hissedilen İslami içerikli bir radyonun yayına başlamış olması her açıdan sevindirici bir durum…

Allah Adem Hoca ve arkadaşlarına bu hayırlı hizmetlerinde yar ve yardımcı olsun…