Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu ile aynı parti ve dönemde birlikte siyaset yapan eski maliye bakanı Ali Babacan’ın parti kurma çalışmaları devam ediyor…
Onların dünyasına katılan ve çıkış noktaları benzer özellikler taşıyan bazı siyasetçilerin de henüz adı sanı belli olmayan partilerde yer kapmak için Ak Parti’den istifa ettikleri görülüyor…
Tarihinin en sıkıntılı dönemlerini yaşayan ülkemizde, yangından mal kaçırırcasına telaşa kapılarak farklı davranışlar içine giren siyasetçiler ne ilktir ne de son olacaktır…
“Kurt puslu havayı sever” anlayışı ne zaman hakim olursa siyasete, böylesi rutin davranışlar oluşur siyaset dünyamızda…
Bu konuda örnek çoktur…
İster sol ister sağ partilere baktığımızda, AK Parti’nin başarısı dışında bir benzerine rastlamak hiç mümkün olmadı, bugüne değin…
AK Parti içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen hiçbir siyasi aktörün liderlik adına başarılı olması mümkün değil… Bu anlayış, toplumda hakim düşüncedir…
Hal böyle iken kalkıp farklı arayışlara yönelmek sadece ve sadece geçmişten gelen siyasi itibarlarının tümüyle kaybedilmesinden gayri bir şey getirmez ayrılanlara…
Böylesi örnekler dururken dipdiri mazide, şimdi kalkıp sıkıntılı bir dönemde benzer davranışlarla mevcut gücü zayıflatmayı kâr sayan bir anlayışın ülke hayrına iş yaptığını söylemek mümkün mü!
Evet, AK Parti ve lideri sütten çıkmış ak kaşık değildir…
İnsanlar nasıl ki hatasız olamıyorsa partileri de böyle tehlikeler bekler hele de bir değil, iki değil, 20 yıla yaklaşan süredir iktidarda ise…
20-25 yıl almış genç kuşak ülkenin geçmiş siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını bilemez…
Batılı ünlü müsteşrik Bernard Show’un “dünyanın en büyük medeniyeti” diye vasıflandırdığı Osmanlı İmparatorluğu’nun uzantısı olan ülkemiz yeniden o ruhla ayağa kalkma planları içerisinde iken, ayrılıkçı düşüncelerin oluşması, ülke adına büyük talihsizlik değil de nedir!
İşte böyle yol alırken havada ve karada etkili savunma sanayisiyle, içerde başlayan ayrılıkçı hareketlere gel de hak ver!
Ama bir gerçek var ki, bu tür gelişmelere rağmen ülkemiz yoluna devam edecektir... 
Herkesin hesabı varsa dünyanın her yerinde sömürü adına yapılan ve işlenen insanlık suçlarının sona ereceği bir gün de mutlaka gelecektir... 
İşte o güne hazırlanma adına başlatılan güçlü Türkiye imajına destek vermek, kişisel hırsların bir tarafa atılması ya da bertaraf edilmesiyle gerçekleşir ancak…
O nedenle diyoruz ki “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla yola koyulmalıyız…
İktidar beklentisi ve içlerine çökmüş kişisel hesaplaşma duygularıyla ülke geleceğine darbe indirmeye kalkan kim olursa olsun kessin başarıdan ümidi yol yakınken, yoksa onları tarih ve halkımız hiçbir zaman affetmez... 
İstiyoruz ki o makus talih tekerrür etmesin, toplu vursun yürekler…