İnsanın varlığından bugüne değişmeyen tek şey, bir yaratıcının mutlak olması gerektiği ve onun isteklerinin ne olduğunun bilinmesine olan ihtiyaçtır…

Yani soru şu: Madem beni var etti, peki benden ne istiyor?

Biz kitaplarımızda “Neden yaratıldık” sorusuna üç cevap buluyoruz:

O’nu tanımak, O’nu sevmek ve O’na itaat etmek için…

Hz. Adem’den bugüne kadar gelmiş geçmiş kim varsa; peygamber, alim, evliya hepsi kitaplarında bu üç sorunun cevabını bizlere vermek için vazifelilerdir…

Ve İblis de bu üç sorunun yönünü değiştirmek için elinden geleni yapma vaadiyle müsaade istemiştir…

İlk önce gerçek yaratıcıyı tanımanın önüne sahtelerini koymuştur…

Bunu insanın karşısında aciz kaldığı ama yaratıcının var ettiği varlıklarla yapmıştır…

Mesela “Ateş” demiştir…

“Ateş senden güçlü, senden güçlü ise ona teslim olacaksın, o seni var etmiştir, her şeyi yakıp yıktığına göre seni de yapan odur” demiştir…

Ve insanı ateşin önünde secde ettirmiştir…

İnsanlardan kör ve sağır olanları dışındakiler yağmurun ateş üzerindeki tesirini görünce ateşe tapınmaktan vazgeçmişlerdir…

Ama maalesef kimileri yaratıcının var ettiği gölgeleri yaratıcı olarak gördüğü için kaybetmişlerdir.

İblis şeytanlığını yapacak!

7 bin yıldır profesyonel tuzakçı!

Hiç boş durmamıştır…

Ateş gitmiş yerine dağa secde ettirmiş, dağ gitmiş güneşe secde ettirmiş, güneş gitmiş Ay’a ve yıldızlara secde ettirmiş…

Yeryüzünde filden yılana, fareden kediye insanın karşısında aciz durduğu her şeyi denetmiş, secdeye kapattırmış, dalgasını geçmiş, akılsız, şuursuz canlılarla ve insanla kıyaslanamayacak varlıklarla insanlıklarını alaşağı etmiştir...

Halbuki bir sinek de yaratılış bakımından insandan üstündür ama üstünlük Âdem olmaktadır…

Allah’a muhatap olmak durumudur önemli olan…

“Ve bir varlık yaratıcısına muhatap oluyorsa kâinat onun için bir toz zerresi gibidir” hakikatini düşünemeyenler sahte tanrılara secde etmiştir…

İş bununla da kalmamış…

İblis, hayvanlara, insansı canlılara ve insan görünümlü şeytanlara secde ettirmiş…

Bu sefer adına firavun dedirtmiş, nemrut dedirtmiş…

Zeus’lar gelmiş Herkül’ler gitmiş…

Atlantisler çıkartmış, savaş tanrıları bulmuş, insanı cezbeden hissiyatları kullanarak kendi gibi insanları tanrılaştırmış ve secde ettirmiş…

İnsan yaratıcısını tanımasın diye elde ne varsa onu çıkartmış karşısına...

Elbet bunlar eskide kalmamış…

Efsanelerle, romanlarla, tarihsel mitlerle iş bitmemiş, bugünlere kadar şekil değiştirmiş...

Futbolun ilahları çıkmış, şarkıların ilahları çıkmış, patronların ilahları çıkmış, yöneticilerin, CEO’ların, askerlerin, siyasetçilerin, liderlerin tanrılarını çıkarmış ve yine insana birileri önünde secde ettirmiş…

Put gitmiş telefon gelmiş, para gelmiş, eskilerin beş-on putu bu zamanda binlercesi ile yer değiştirmiş…

Yaratıcı ile buluşmalar gitmiş tanrı ile buluşmalar gelmiş… Oyunlarla, şarkılarla, maçlarla, paralarla, internetle zamanın su gibi aktığı, beş on dakikalık ibadetlerde zorlanan insanın saatlerini bu gibi meşgalelere verdiği tanrı ritüelleri ile İblis İblisliğini yapmaya devam ediyor…

Gerçek yaratıcının önünde secde edilmesin de, kimin önünde edilirse edilsin!

Herkesin kendi tanrısını seçmesini isteyen bir İblis var karşımızda…

Bağlandığımız, uğruna hayatımızı verdiğimiz, zamanımızı, sağlığımızı adak diye sunduğumuz ne varsa tanrı yaptırmak İblisin yeni oyunu değil, tek oyunu olmuştur…

Kıyameti kopmaya zorlamak yaratıcı ile bağları koparmakla olur zira…

İşte size tanrıcılık oyununu çocuklarımıza alıştıran cahiller topluluğu!

Tarihimizde yeri olan her dini veya siyasi bir büyüğü tanrılaştırmanın, ateşe ya da puta tapmaktan ne farkı var! Çocukların Allah karşısında secde etmelerine tahammülü olamayanların şeytanın arzuladığı ritüellere alet ettikleri bu manzara ile binlerce yıl önceki ayinlerin ne farkı var!

Ve bunu ilmin ve bilimin yuvası dedikleri okullarda yapmanın amacı ne?

Bir yandan din ile bilim ayrışmalı nameleri okunurken, biz her şeye laikiz açıklamaları yapılırken, secde etme ritüelini hangi bilimsel dayanağa göre çocuklara yaptırdınız?

Kimilerinin gölgelerin peşinde koştuğu ve tanrıların en bol olduğu zamandayız…

Kimileri habersiz, kimileri de haberli olarak bir şeyleri tanrı olarak sunanlara deriz ki:

Tanrılar Allah belanızı versin!