Sezonun ilk yarısını günahıyla sevabıyla geride bıraktık. Bir süredir yazmak istekilerim vardı ama kendimi tutuyordum takımın iyiliği için. Moraller bozulmasın, kaos olmasın diye birçok meslektaşım da aynı duyguyla hareket ettiğini tahmin edebiliyorum. Çünkü çok kolay bir şekilde ihale bize kalabiliyor, bizlere “Siz Sakaryaspor düşmanısınız, siz bu takımı sevmiyorsunuz” gibi yakıştırmalar yapılıyordu.

Devre arasına geldiğimize göre artık bir şeyleri konuşma zamanı geldi diye düşünüyorum. Sezonun ilk yarısında hem yönetim hem teknik heyetler hem de futbolcular birçok hata yaptı. Hataların en başı kadro mühendisliği oldu. Bazı bölgelerde adam fazlalığı varken bazı bölgeler alternatifsiz kaldı. Zaten normal bir süreçten de geçmiyoruz. Bu hatalı kadro mühendisliğine bir de koronavirüs vakaları, sakatlıklar eklendi.

Sezon başında Sakarya’da bir golcü isimle görüştü Başkan Cevat Ekşi. İnkar da etseler görüştükleri mekana kadar bilgi verebilirim bana ulaşırsalar. Bu görüşme olumlu geçti. Görüşme sonrasında ise Sakaryaspor’un 2 sezondur en çok gol atan ismi Berk İsmail, menajeri ile birlikte yönetime başka forvet gelirse takımdan gideceğini iletti. Yönetim de önceki seneleri referans alarak forvet hattını yeterli buldu ve Berk İsmail’in istediği gibi başka forvet transferi yapmadı. Berk sezona tutuk başlayınca formayı Ali Özgün’e kaptırdı. Bir türlü de formunu arttıramadı. Hatta bazı maçlarda yarardan çok zarar verdi diyebilirim.

Formayı kaptırmanın verdiği huzursuzlukla Berk İsmail’in homurdanmaları, isteksiz tavırları başladı ilk olarak. Arkadaşları penaltıları ona bıraktı, kendisine gelmesi için bence Berk’ten daha fazla çaba harcadı. Bir türlü ikinci forvet olmayı kabullenemeyen formsuz golcümüz Serik maçında patladı. 15’nci dakikadan itibaren ısınmaya başlayan Berk İsmail, oyuna alınmadığını öğrenince kızdı ve mücadelenin bitmesini beklemeden soyunma odasına gitti. Berk, buradan eşyalarını toplayarak takım otobüsüne geçti ve arkadaşlarını orada beklemeye başladı.

Berk ile konuştuğumda davranışının arkasında olduğunu söyledi. Aldığı süreleri beğenmediğini. Bu takımda yeni bir isim olmadığını ve kendisine göre bu kadar az süre almayı hak etmediğini belirtti. Bu davranışı da onun tezahürü olmuş.

İki senedir formasını giydiğin Sakaryaspor camiasını tanıyamamış olduğunu zannetmiyorum Berk’in. Bu taraftarın önünde çok forma giydi. Bence aynı davranışı taraftarlar varken ya da başka bir teknik direktör varken yapamazdı. Geçtiğimiz sezon 550 Bin TL’ye oynarken bu sezon 1 milyon TL’ye imza atan Berk İsmail bu davranışı ile açık açık yönetime “gitmek istiyorum” mesajı verdi bence.

Berk’in sezon başında 3’ncü bir golcüyü veto etmesi, takımın hamle şansını da düşürdü. Kendisi de formsuz olunca forvet hattı alternatifsiz kaldı.

Ben suçlu olarak asla Berk’i görmüyorum. Burada bu vetoyu gören, kabul eden yönetime de parantez açmak lazım. Taraftarın tepkisinden korkup Berk’i elde tutmak isterken bence haddinden fazla taviz verildi.

Bir diğer hata teknik adam konusunda oldu. İsmail Ertekin’in gidişiyle beraber kongre süreci nedeniyle yeni ismi takımın başına getirmeyen yönetim bence Murat Balaban’ın da arkasında çok durmadı.

Balaban’a en başından beri “gidici” gözüyle bakan futbolcular, sık sık Murat hocanın otoritesini sarstı. Kimi çıktı ağrım var oynamam dedi. Kimi aldığı dakikaları beğenmedi. Zaten murat hoca da bu seviyelerde biraz tecrübesiz olunca takımda otorite boşluğu oldu.

Murat hocanın getirilmesi de yanlış mıydı diye sorulacak olursa. Bence yanlıştı. Murat hocamız bence elinden gelenin fazlasını yaptı. Karakteri, kişiliği ile harika bir insan. Şampiyonluk beklenilen bir sezonda tecrübesizliği edeniyle sıkıntı yaşayacağı belliydi. Bu da Murat Hocanın suçu değildi maalesef.

Yönetimin bir başka hatası ise bazı maçlardan sonra futbolculara verilmesi gereken cezalar kongre süreci nedeniyle ertelemesi oldu. Hatalar cezasız kaldıkça daha çok yapılmaya başlandı.

Sık sık sezon içinde birinin kardeşi, birinin amcaoğlu, birinin arkadaşı diye Rüstemler tesisleri idmanlarında birçok oyuncu denendi. Ahbap çavuş ilişkisine döndü iş. Denemeye oyuncu alınır eyvallah. Ama onun kardeşi, şunun yeğeni bunun arkadaşı diye oyuncu mu denenir?

Gelelim son olarak Serik maçı öncesi olan olaya…

Futbolculardan bazıları ( Sakaryaspor’un mevcut oyuncuları oldukları için isim yazmıyorum) Serik Belediyespor maçının kar nedeniyle ertelenmesinin ardından faturayı personele kesmek istedi. Stadın personeller tarafından temizlenmediği için ve önlemler alınmadığı için ertelendiğini belirten bu isimler bundan sonra personellere prim vermek istemediklerini belirtti.

Personele prim sistemini anlatayım burada araya girip. Galibiyet primleri dağıtıldıktan sonra futbolcular küçük bir miktarı (400-500 lira) kaptan Oğuz’a veriyor. Toplanan miktar stat ve tesis personellerine dağıtılıyor.

Hata olabilir, ihmal olabilir. Böyle bir durum yakışı kalır mı senede yüzbinlerce lira kazanan oyunculara?

Siz de gol kaçırıyorsunuz, siz kaçırınca onlar da primden oluyor. Siz hata yapıp sizin yüzünüzden prim kaybedince bu insanlar size böyle bir şey söylüyor mu? Bu nasıl bir düşünce? Siz daha erken tatile gidemediğiniz, maça konsantre olamadığınız için günah keçisi mi arıyorsunuz?

Böyle mi takım olacağız? Böyle mi şampiyonluk gelecek? Takımda bir bütünleşme yok. Yönetim ayrı telde, teknik heyet ayrı telde, oyuncular ayrı telde. Maalesef ilk yarı boyunca biz takım olamadık. Biz, biz olamadık.

Bütçe önemli değil, isimler önemli değil. Takım olduktan sona 5-6 milyon gibi bir bütçeyle Keçiören gibi üst lige de çıkarsın. Takım olamazsan 2 sezon önceki 30 milyonluk Samsunspor gibi Play off’ta da elenirsin. 

Bence artık herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli. Sakaryaspor gibi büyük bir camiada olduğunun farkına varmalı. Varmayan, varmak istemeyenlerle de yollar ayrılmalı.

Sezonun ilk yarısını tamamladığımız için bunları kaleme alıyorum. Bunların dışında da anlatacak şeyler var da onlara çok girmek istemiyorum.

Başkan Cevat Ekşi ve yönetimi belki mart ayından sonra olmayacak ama Mart’a kadar da her şey için geç olacak. Artık takımda otorite sağlanmalı. Futbolcular, yönetim ve teknik ekip birlik olmalı, takım olmalı. Yoksa bir sezonumuz daha heba olacak.