Türk-İş ülkenin en güçlü sivil toplum örgütlerinin başında gelir.
İşçi hareketinin kalbinin attığı yerdir.
Her kongresi olay olacak şekilde heyecanlı ve renkli geçer.
İşçi hareketleri arasında Sakaryalı sendikacıların yeri farklıdır.
Hem üyeler hem yöneticiler üzerinde önemli rol oynarlar.
Mustafa Kumlu’dan önceki Türk-İş Genel Başkanı Sakarya’nın yetiştirdiği dinamik sendikacılardan biri olan Salih Kılıç idi.
Kılıç, istifa eden Genel Başkan Kumlu ile yarışa girmişti, kaybedip başka göreve getirildi.
Halen de Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği görevini sürdürüyor.
Kılıç’tan sonra, Türk-İş gibi bir büyük işçi teşkilatının başına, ikinci Sakaryalı olarak Ergün Atalay gelmiş bulunuyor.
İlimiz adına sevindirici bir gelişme…
Bundan sonra Demiryol-İş Sakarya Şube Başkanı Cemal Yaman ile Genel Sekreter Muammer Güneş için de Başkent yolu aralanmış oldu böylece…
Ankara’da Sakarya lobisi daha da güçlendi, beklenen gelişmeyle...
Türk-İş’in başına geçen yılların deneyimli sendikacısı Ergün Atalay ve bağrından bir genel başkan çıkaran Demiryol-İş Sendikası’na görevinin hayırlı olması adına Bizim Bahçe’den başarı dilekleriyle “Orkideler” gönderelim istedik…
SPOR BASINI…
Her sezon başı yaşarız aynı sıkıntıyı, TSYD Temsilciliği olarak…
Futbol müsabakalarını takip edecek, fotoğraflayacak, yazarçizer, muhabir takımına, hangi şartlarda ve kaç adet basın tribünü giriş kartı verileceği, tarafımıza Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Genel Merkezi tarafından bildirilir.
Duyururuz basın kuruluşlarına, neler yapılması ve hazırlanması gerektiğini, sezon başında…
Deriz ki “Elinizi çabuk tutun ki, bir an önce hem boyun kartlarınız, hem de basın kartlarınız gelsin ve onaylansın.”
Ama umurlarında olmaz…
Horozluk yapan, öfkelenen olur…
Sanki biz kafamızdan uyduruyoruz, istenen evrakları…
Arkadaş! İstenen bu…
“Uygulayın bunları” diye gönderiliyor evraklar…
Son gün gelir, hala evrak teslim edilmez ya da istenilen ölçülerde olmaz…
Hal böyle olunca, genel merkeze de geç gider elbette evraklar…
Bunun suçlusu, nasıl biz oluruz!
“Suçlu ayağa kalk” desek, esas duruşa geçecekler belli…
Ama maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek…
Evrakları geç teslim etmekten dolayı özür dilemesi gerekenler, suçlamaya kalkıyor…
Anlayacağınız, bizim spor basını bir alem…
Onlara ne kadar kolaylık sağlansa da yaranmak mümkün değil.
Aslında böyle bir niyetimiz de yok.
Biz genel merkezin talimatları doğrultusunda hareket ediyoruz.
Gerisi önemli değil.
Ne yazılsa ne çizilse, etkilenmek şöyle dursun gülüp geçiyoruz ancak üzülüyoruz böyle düşünenler adına…
Çünkü ne de olsa, o tribünlerde yine yan yana oturuyoruz onlarla…
Evet…
Bu düşüncelerle keyfiyeti bir kez daha gündeme taşıyalım, yanlışlığa meydan vermemek adına ve Bizim Bahçe’den iyi niyetlilere “Zambaklar”, aksi düşüncede olanlara “iri dikenli kaktüsler” gitsin istedik…