Sn. Temel Karamollaoğlu

Saadet Partisi’nin Genel Başkanı olarak şahsınızda Millî Görüş davasına inanan, Anadolu’nun her köşesinde ve AMGT(Avrupa Millî Görüş Teşkilatı) çatısı altında geçmişte hizmet etmiş kardeşlerimi muhabbetle selamlıyorum.

12 Eylül ihtilali sonrasında “Yeniden büyük Türkiye” ideali uğruna kurulan Refah Partisi Sakarya İl Teşkilatı’nda emeği geçen bir kardeşiniz olarak size sesleniyorum.

Merhum liderimiz Necmettin Erbakan’ın Millî Görüş adıyla idealize ettiği “Tam Bağımsız Türkiye” hayali, bu topraklarda yaşayan hepimizin özlemiydi. Erbakan Hocanın ilmek ilmek dokuduğu, Sakarya ve Anadolu’nun en ücra dağ köylerine kadar il hatibi sıfatıyla rû be rû ulaştırdığımız mesaj, nihayet hayal olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü.

Hiç kimsenin başarı ihtimali vermediği RP ve Millî Görüş Hareketi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere birçok ilde seçimlerden galip çıktı. Halkın gönlünü fetheden belediye hizmetleri sonucunda Millî Görüş Türkiye’de iktidar oldu. Bu süreçte hizmeti geçen nice isimsiz kahramanın fedakârlıklarıyla bugünkü Türkiye’nin temeli atılmış oldu.

28 Şubat sürecinde anti demokratik yollarla önü kesilen Millî Görüş hareketine mensup olanların uğrunda mücadele ettiği birçok hayal, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti iktidarında gerçekleşti. Bunların başında başörtüsü davamız, inanç hürriyetinde serbestlik ve Ayasofya’nın ibadete açılması yeterli örnektir.

Balkanlardan, Kafkaslara, Afrika’dan Asya’ya dağılmış Ümmetin umudu (Allah’ın kader yazgısıyla) Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a döndü.

Temsilcisi ve sorumlusu olduğunuz Millî Görüş Misyonu vakt-i zamanında Erbakan Hocamızın şahsında tüm Dünyadaki Müslümanların umut ışığı ve beklentisiydi. Türk siyasi hayatına ve ülkenin bir dönemine altın harflerle damga vurmuş büyük davaya inanan Millî Görüş neferlerinin vebali ve emaneti şimdi sizin üzerinizdedir.

Müminler kardeştir” hükmünün  ilahi gölgesinde, bir kardeşiniz olarak hatırlatıyorum. Değişen ülke ve dünya şartları karşısında 2023 seçimleri için koalisyon arayışınıza saygı duyuyorum. Size yakışan, ilkeleri birbiriyle çatışan omurgasız bir koalisyon yerine, “sevâd-ı azam” yolu olan Cumhur İttifakı içinde yer almanızdır.

Erbakan Hocanın siyasî alanda temsil ettiği Türkiye’deki “dindar düşünce,” yetersiz halk desteği ve sıkışmışlık sebebiyle zor dönemlerden geçti. Her seferinde kötünün iyisini seçmek zorunda kaldı. 1973 yılında MSP- CHP koalisyonu, sonrasında RP-MÇP-IDP koalisyonu ve en sonunda FP-DYP koalisyonu… Ve sonuçlar ortada. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket etme kararınız stratejik ve siyasi olarak vahim bir hata olacaktır.

İlahi hakikat bize şunu hatırlatır. İnsanlar fânidir. Bâki olan Allah’tır. Kurtuluş savaşında Anadolu topraklarını şehadetle sulayan ve nihayet ülkesini, bayrağını ve ezanını koruyan bu Aziz Milletin gönlüne ve beklentilerine hizmet/hürmet etmek hepimizin borcudur. Vazifemizdir.

1938-1950 yılları arasında ezanları susturan, bu millete Necip Fazıl’ın ifadesiyle “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” muamelesi yapan CHP’nin laik-Kemalist ve anti demokratik zihniyeti her zaman ensemizdeki “Demokles’in Kılıcı” oldu.

Çok partili siyasete rağmen on yılda bir ihtilal gören güzel ülkemizin mazlumlarına Adnan Menderes’in darağacındaki “idamlık fotoğrafıyla” gözdağı verildi. Ömrü vefa etmeyen merhum Turgut Özal ile başlayan yeniden direniş, merhum Necmettin Erbakan ile devam etti.

Türkiye’nin iyiliğinden başka bir talebi olmayan, ülkesini ve devletini “azîz” bilen dindarlar ve Millî Görüş hareketi, 28 Şubat sürecinde malum beşli çete tarafından darmadağın edildi.

Ne yazık ki “Başörtülü okumak isteyenler Arabistan’a gitsin!” Diyen bir Cumhurbaşkanı ve Refah Partisi listesinden demokratik yollarla seçilmiş başı örtülü bir milletvekiline TBMM Kürsüsünden “ Bu hanıma haddini bildirin!” diyen bir Başbakan geldi geçti bu ülkeden…

Gençler bilmez. Kalbimize ve sırtımıza saplanan okların acısını bizler unutmadık. İnancımızdan dolayı aşağılanıp hakaretlere maruz kaldığımız günleri de unutmadık. Gözyaşlarımız henüz kurumadı. Hak konuşacaksak bilinsin ki kimsenin bizim üzerimizde hakkı yoktur. Bizimse, yüz yıl birikmiş hakkımız var.

Seçimleri kaybetme korkusuyla helalleşme derdinde olanlar samimiyse teröre tolerans göstermez, FETÖ’ye arka çıkmaz ve ABD Başkanı Biden’in himayesine ihtiyaç duymaz. Irak ve Suriye’de teröristlere arka çıkan Okyanus ötesiyle aynı masaya oturmaz.

Aziz Milletimizin tam bağımsız ülke olma yolundaki kutlu yürüyüşü sosyolojik olarak Recep Tayyip Erdoğan ismiyle devam ediyor. Şahıslar, isimler ve partiler fânidir.

Geliniz, zıtları aynı masada bir araya getiren Uluslararası egemen güçlerin planlarını boşa çıkarınız. Geliniz, kardeşlerinizle cem olunuz. Sizin üzerinizdeki manevi emanetin gereği olarak Tayyip Erdoğan’ın yanında safları sıklaştırınız… Milletin duası insanı abâd eder, bedduası da berbâd eder.

Selam üzerine olsun, Yûsuf’un ölümsüz hikâyesi sizlere malumdur. Hz. Yusuf’u kuyuya atan gafillere karşı, Bünyamin, safını mazlumdan yana seçti. Yusuf’a yardım eden “Bünyamin” siz olunuz.

İnanın ki Başkan Erdoğan; tüm kudretine ve arkasındaki halk desteğine rağmen, manevi olarak mazlumdur. Türkiye’ye diz çöktürmek için birleşen “garbın âfâkını saran / yedi düvel”in kahpe oyunları karşısında Tayyip Bey gerçek bir mazlumdur. Batı ülkelerindeki medya diline bakın anlarsınız…

Sicilindeki “günah galerisi”ni gözlerden saklamak için Saadet Partisi’ni vitrinde tutan CHP ve Okyanus ötesi ortaklarının vebaline siz ortak olmayın.

Değerlerimizle ve aklımızla alay eden, suret-i haktan görünüp kuzu postu giymiş kurtların dönemi bitti. 2023 seçimlerinde sizin hangi safta olduğunuz oy oranı olarak Türk Milletinin kaderini değiştirmeyecek. Allah’ın emri gerçekleşir. Lakin tuttuğunuz saf, sizin kaderinizi belirleyecek buna emin olunuz.

Mesnevi’de Hz. Mevlana şöyle der: “Kurdun, kuzuyu yemek istemesini anlarım da; kuzunun kurda âşık olmasını anlayamam” Kurt, siz değilsiniz biliyorum. Hiç olmazsa, bari kurda âşık olan kuzu siz olmayın.

Bu satırları yazan kardeşiniz, “başörtüsü Allah’ın emridir” dediği için Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemde 13 ay ceza aldı. Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandı.  

15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalayan FETÖ ve onları seyreden CHP ile birlikte “saff tutmak” sanırım zat-ı aliniz için zindandan da beterdir.

Saygılarımla.

İbrahim Selamet

[email protected]