AK Parti iktidarının temsilcileri muhtelif zamanlarda Sakaryalılara bazı sözler verdi…

AK Partili başbakanın “Treni yeraltından Sakarya’ya getireceğiz” sözünden bahsediyorum…

Nerede Ada Treni?

Peki Karasu demiryolu nerede?

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilen 1000 yataklı şehir hastanesi sözünden bahsediyorum…

Nerede hastane?

“Şeker Fabrikası bizim namusumuzdur” diye bir zamanlar boğazını patlatan milletvekilleri vardı…

Şimdi de mevcut senatörlerden, pardon mevcut AK Partili milletvekillerinden Tank Palet Fabrikası ile ilgili görüşlerini açıklamalarını bekliyorum…

Sadece ben değil, bütün şehir bekliyor…

“Yerli ve milli üretim” yapan bir fabrika nasıl ve neden özelleştirilir sorusunun yanıtını bekliyor…

Karasu’da BMC firmasına hibe edilen 2 bin 500 dönüm arazinin, dönümü 100 bin TL desek 250 milyon TL’lik milli servetin akıbetinin ne olacağının yanıtını bekliyor…

Neredeyse 6-7 senedir bitirilemeyen Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi inşaatının ne zaman bitirileceğini soruyor Sakaryalı…

Artık tahammül edilemez sıkışıklıkta hizmet verilen adliye sarayının yenisinin ne zaman inşa edileceğini merak ediyor insanlar…

Büyükşehir Belediyesi’nin KDV iadeleri nedeniyle uğradığı zararın giderilmesini ve belediyenin gelirlerinin artıp şehir insanının daha fazla hizmet almasını bekliyor vatandaşlar…

Ama hasarlı, ama güçlendirmeye muhtaç; tüm devlet okullarının depreme güvenli hale getirilmesini bekliyorlar…

Şak diye duran tüm kamu yatırımlarının ne zaman ve ne şekilde başlayacağını bilmek istiyorlar…

Allah aşkına bu şehir ne istediyseniz verdi size bugüne kadar…

Belediyelerin tamamını verdi…

Milletvekilliklerinin çoğunu verdi…

Bütün referandumlarda istediğiniz sonucun kat be kat fazlasını elde ettiniz…

Bir sene, üç sene, beş sene değil 16 senedir destek veriyor size bu insanlar…

Allah rızası için bigâne kalmayın artık bu şehrin sorunlarına…

“Yapacağız, edeceğiz, çözeceğiz, halledeceğiz” edebiyatını bir kenara bırakın…

“O mu aday olacak şu mu; falanca mı il başkanı olacak filanca mı” diye uğraştığınızın onda biri kadar bu şehir için uğraşın, bu şehir insanı için mesai harcayın artık…

Yaptıklarınız için, hizmetleriniz için Allah razı olsun…

Bugüne kadar şehrimize kattıklarınız için elleriniz dert görmesin…

Lakin artık kangren haline gelmiş yaralara da merhem olun lütfen…

Hiçbir şey yapamıyorsanız da bu halkı bilgilendirin…

Nasıl ki geç gelen adalet, adalet değil ise zamanında yapılmayan hizmetin de bir kıymet-i harbiyesi yoktur…

10 sene, 20 sene insanlara çile çektirdikten sonra “İşte yaptım” diyerek kendinizi haklı gösteremezsiniz…

Hangi işin hangi aşamada olduğunu insanlara anlatın…

Oldu da söz verip tutamadıysanız da özür dilemesini bilin…

İnsanların istek ve beklentilerini, sıkıntı ve şikayetlerini ciddiye alın artık!

 

Borç nasıl ödenir?

AK Parti’nin belediye başkan adayları bir türlü açıklanmadı…

Ne aday adaylarında sabır kaldı, ne de partililerde…

Süreç uzadıkça sinirleri de gerilmeye başladı insanların…

Benim naçizane beklentim artık klişeleşmiş sloganları kullanan insanların aday gösterilmemesi yönünde…

Yahu artık bin yıldır dillere pelesenk olmuş sloganlarla seçime hazırlanan insanlar ve bu meyanda kendilerini dahi yenileyemeyenler aday oldukları şehirleri nasıl yenileyecek?

Şimdi tekrar tekrar bu sloganları sıralayıp okuyucuyu sıkmak istemiyorum…

Ama bir tanesi için özel parantez açmak istiyorum…

Bakıyorum da aday adaylarının büyük bölümü “Bu şehre borcum var” ifadesini kullanıyor…

Bazıları seçim sloganı yapıyorlar bu cümleyi, bazıları da “Neden aday adayı oldunuz” sorusuna bu yanıtı veriyorlar…

“Benim bu şehre borcum var!”

Yahu bu nasıl iştir arkadaş!

Şehre borcunuz var diye sizi belediye başkanı mı yapacağız yani!

Nasıl bir borçmuş bu anlamadım!

Eğer kastettiğiniz şehrin size kattıkları ise borcunuzu başka türlü de ödeyebilirsiniz…

Okul yaptırabilirsiniz mesela…

Sağlık ocağı yaptırabilirsiniz…

Ambulans veya itfaiye aracı satın alıp hibe edebilirsiniz…

Öğrencilere burs verebilirsiniz…

Çok paranız varsa o ilçede yatırım yapıp insanlara iş imkânı sağlayabilirsiniz…

Her şeyi geçtik alavare dalavere yapmadan, oradan buradan kırpmadan, tastamam kazandığınızın vergisini bile ödeseniz bulunduğunuz ve borçlu olduğunuzu söylediğiniz şehre borcunuzu ödemiş olursunuz…

Hassaten hatırlatayım istedim…

 

Hizmet nasıl edilir?

İlla vatandaşlara bir faydam olsun diye dertleniyorsanız bunun en güzel yolu siyasetten geçer…

Ülkemizde bütün yolları siyaset açtığı için hizmetin en iyisi de siyaset yoluyla verilir…

Cumhurbaşkanlığı, bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı, meclis üyeliği, teşkilat başkanlığı, yönetim kurulu üyeliği vesaire…

Ama hizmet sadece siyaset yoluyla da yapılmaz…

Bilhassa sivil toplum kuruluşları eliyle de pek çok hizmet yapabilir insanlar…

Örnek vermek gerekirse Ali İnci’ye bakabilirsiniz…

Milletvekilliği de yaptı, belediye başkanlığı da…

Siyaseten hizmetlerini gerçekleştirdi…

Sonra tekrar milletvekili adayı oldu, Büyükşehir Belediye başkanlığına talip oldu ama nasip olmadı…

Peki benden bu kadar deyip kenarı mı çekildi?

Hayır…

Hizmeti sivil toplum kuruluşları eliyle yapma yolunu seçti…

15 Temmuz Milli İrade Derneği, Bayraktepe Derneği, Rasimpaşa Camii Derneği, Güreş İhtisas Kulübü, Hendekspor…

Ali İnci’nin bizzat başkanı veya üyesi olup da hizmetine devam ettiği kuruluşları saymakla bitiremeyiz…

O yüzden siyaseten kazanım elde edemeyen insanları sivil toplum kuruluşları eliyle şehre ve ülkeye hizmet etmeye çağırıyorum…

Bu arada İnci başkan umreden yeni geldi…

Ziyaret edip hurmasını yedim, zemzeminden içtim, duasını aldım…

Allah ibadetini kabul etsin…

 

Fark nasıl yaratılır?

Belediyeler genelde hep rutin hizmetleri yaparlar…

Çöp toplarlar, kilitli parke döşerler, park bahçe yaparlar…

Oysa başkanları farklı kılan sıra dışı hizmetlerdir…

Bunların bir örneği de Geyve Belediye Başkanı Murat Kaya’nın ilçesine ve ülkemize kazandırdığı Geyve Yöresel Ürünler Üretim Merkezi’dir…

Açılışına gitmiştim…

Geçenlerde bir şekilde yolum Geyve’ye düşünce bir kez daha gidip gezme fırsatım oldu…

Gerçekten dört dörtlük bir tesis kurmuş Murat başkan…

Geyveli üretiyor, ürünü paketliyor, markasını da yapıştırıyor ve satıyor…

Hem insanlar organik ve lezzetli ürünleri tüketme imkânı buluyor, hem de Geyveli kadınlar aile ekonomisine katkı sağlamış oluyor…

Hizmet dediğin böyle olur işte kardeşim…

Helal olsun!

Yapanlardan, vesile olanlardan Allah razı olsun…