CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısına katıldı.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Kılıçdaroğlu'nu kürsüye davet ederken, "Tek ve yegane amacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şan ve şerefini yüceltmek olan, en büyük arzusu aziz milletimizin huzur, refah ve mutluluğunu tesis etmek olan, Türkiye'nin birleştirici gücü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kürsüye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu da sözlerine, Engin Altay'ın ifadelerine işaret ederek, "Başkanın da ifade ettiği gibi birileri gibi cebimizi düşünmüyoruz. Birileri gibi belli çevrelere kaynak aktarmıyoruz. Birileri gibi İstanbul'da kupon arsa varsa bana sormadan satmayın demiyoruz. Birileri gibi dünya malına tamah etmedik. Bütün arzumuz, bu memlekette herkes huzur içinde yaşasın." diye başladı.

Demokrasinin herkes için geçerli bir kural olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi büyütürsek, geliştirirsek, derinleştirirsek hepimiz mutlu olacağız. Sonuçta bir parti gelecek, ülkeyi yönetecek. Ama demokrasi içinde yönetecek, insan haklarına saygı duyacak. 19 yıl geçmiş, hala insan haklarını düşünüyorlar. Allah bunlara akıl fikir versin. Sanıyorlar ki, 'İnsan haklarını yeniden tesis edeceğiz...' Yeniden toplantı yapacağınıza bu konuda dünya kadar yayın var. Birleşmiş Milletler'e bakın, görürsünüz insan haklarını. Sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi'ne bakın, görürsünüz insan haklarını. Ama bunların dünyadan haberleri yok. Ellerine kağıt tutuşturuyorlar, şunu yapacağız diye." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında ek ders ücreti karşılığında çalışan personelin bir yıllık sözleşmeyle görev yapmaları nedeniyle iş güvencelerinin bulunmadığını, düşüncelerini işten çıkarılma tehdidi nedeniyle açıklayamadıklarını savundu.

Niğde ve Nevşehir başta olmak üzere çok sayıda ilde patates üretimi yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Ekim-Kasım döneminde patates hasadının gerçekleştirildiğini, sadece sözünü ettiği iki ilde çiftçinin, 400-500 bin ton patatesi 4 aydır depolarda tuttuğunu söyledi.

Üreticinin, bu ürünlerini, borçlarını ödeyebilmek için satmak istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Çiftçinin kara gün dostu" Toprak Mahsulleri Ofisi ve "yönetiminin birden fazla maaş aldığını" öne sürdüğü Tarım Kredi Kooperatiflerinin patates üreticilerinin sorunlarına eğilmesini istedi.

"Eğitimde tasarruf olmaz"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "yeterli öğretmen ataması yapılmadığı" eleştirisini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Eğitimde tasarrufu olmaz. Bizim çocuklarımız gidiyor. İyi eğitilen bir çocuk, gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne her alanda iyi katkılar yapar. Eğitim sınıf atlatıyor. Eğer bir ülkede eğitim çok iyi olursa, katma değeri yüksek ürün üretme şansımız çok daha yüksek olur. Sanatta, kültürde, bilimde, her alanda ileriye doğru gitmiş oluruz. O nedenle eğitim için her türlü fedakarlığı nasıl anne babalar yapıyorsa, iktidarın da aynı fedakarlığı yapması lazım. Onlar başka yere yapacakları harcamayı, eğitime yapsınlar. Kanal İstanbul için inat edeceğine, eğitim için inat et. 'Eğitimi düzelteceğim, birleştirilmiş sınıflar garabetini kaldıracağım, her evde her okulda internet altyapısı olacak.' de ve kaynağı buraya harca. Hepimiz de seni alkışlayalım. Sen kaynağı harcadın da biz karşı mı çıktık?"

Ülkedeki öğretmen açığının, Milli Eğitim Bakanlığına göre 107 bin, Sayıştay raporuna göre ise 138 bin 393 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 6 milyon öğrencinin EBA'yı etkin kullanamadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, 2 milyon 658 bin öğrenci EBA'ya erişemezken nasıl sınava alınacaklarını da sordu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya, "Çin'den bedava alındığı açıklanan 1 milyon doz Kovid-19 aşısının, Devlet Malzeme Ofisine (DMO) bir şirket üzerinden doz başına 12 dolardan olmak üzere 12 milyon dolara satıldığı" iddiasını geçen haftaki konuşmasında sorduğunu anımsattı.

Koca'nın, bir televizyon kanalında "aşılara ilişkin anlaşmanın doğrudan DMO ve Sinovac arasında yapıldığını herhangi bir aracı olmadığını" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, aracı firmanın Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret AŞ olduğunu, bu konuda Sağlık Bakanı Koca'ya doğru bilgi verilmediğini ve Koca'nın aldatıldığını savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervine ilişkin sorularını da anımsattı. Bunun küçük bir rakam olması halinde üzerinde durmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, bu tutarla tüyü bitmemiş yetimin hakkının yendiğini savundu.

Dokunulmazlıklar
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bütün bunlar olurken, toplumun dikkatinin başka yere çekilmek istendiğini ve "dokunulmazlığı getireceğiz" denildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, anayasa hocası Prof. Dr. Kemal Gözler'in, kitabında, yasama dokunulmazlığının amacını, "Parlamento üyelerinin, iktidar tarafından tahrik edebilecek keyfi, zamansız ve esassız ceza kovuşturmalarıyla, geçici bir süre için de olsa yasama çalışmalarından alıkonulmasını önlemektir." diye açıkladığına işaret etti.

Yasama dokunulmazlığı kaldırılırsa siyaset alanının daraltılmış olacağını belirten Kılıçdaroğlu, siyaset alanının daraltılması halinde demokrasiden vazgeçileceğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların gerçek anlamda kaldırılabilmesi ya da dokunulmazlıklar konusunda sağlıklı bir karar alabilmek için Türkiye'de yargı bağımsızlığının olması gerektiğini vurguladı.

Yargı bağımsızlığının olmadığı bir yerde, bir ülkede dokunulmazlık dışında milletvekilinin hiçbir güvencesi olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Milletvekilinin dokunulmazlığını elbette kaldırabilirsiniz zaten sayısal yeterliliğiniz var, bizim oyumuza da ihtiyaç yok, tek başınıza kaldırabilirsiniz. Yargıya talimat verip, 'Ben dokunulmazlığını kaldırdım, derhal içeri at' diyebilirsiniz, diyorsunuz da. Gereği de yapılıyor zaten. Dolayısıyla bu teminatın, bu güvencinin kalkmaması lazım. Demokrasiye inanıyoruz. Dokunulmazlık gerekiyor mu, 'evet' gerekiyor. Milletvekili her türlü şeyi söyleyebilmeli, eleştiriyi, sağlıklı, tutarlı, verilere dayalı eleştiri yapmalı mı, yapmalı. Bu eleştiriden iktidar partisi rahatsız olur mu, olur. 'Eleştiri yapıyorsunuz, ben senin dokunulmazlığını kaldıracağım, hapse de atacağım, bir daha da gıkın çıkmayacak...' Olmaz. Neden Türkiye'de yargı bağımsızlığı yok. Anayasa Mahkemesi kararını dahil, bir mahkeme uymuyorsa, tanımıyorsa ülkede yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi? Hangi yargı bağımsızlığından söz ediyoruz. AİHM kararını uygulamayan mahkemeler var. Anayasaya göre uymak zorundayız. Uymayan hakimler de terfi ettirilip, Yargıtay'a atanıyorlar, daha üst mahkemelere atanıyor. Bir partinin il, ilçe başkanı hakim olduğu zaman veya bir partiden milletvekili adayı olup kazanamadığında, ödüllendirip 'Seni hakim yapıyoruz' denildiği zaman, orada yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi?"

Kılıçdaroğlu, milletvekili dokunulmazlığı kaldırılacaksa önce bağımsız ve tarafsız bir yargı olması gerektiğini savunarak, "Hepimiz o yargıya güvenmeliyiz. O zaman kaldırın. Dokunulmazlıklar, siyaseti kendi arzularına göre dizayn etme alanı değildir. 6-7 yıl önce bir olay olmuş, insanlar ölmüş, aradan geçmiş 6-7 yıl. Şimdi 'acaba Millet İttifakı'nı nasıl bozabiliriz' diye yola çıkıyorlar ve 'Fezlekeleri düzenleyelim, getirelim, CHP zor durumda kalsın....' CHP, adaleti, hakkı, hukuku her yerde, her ortamda savunur ve asla haksızlıklar karşısında da susmaz. Anayasa'daki dokunulmazlığın ruhuna uygun hareket ederiz." değerlendirmesinde bulundu.

Anayasanın 83. maddesine göre, TBMM'deki siyasi parti gruplarınca yasama dokunulmazlığıyla ilgili görüşme yapılamayacağına ve karar alınamayacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Niçin; herkes vicdani kanaatine göre karar versin diye, yani grup kararı alınamaz. Her bir milletvekili dosyaya bakar, vicdani kanaatine göre, ona göre oturur, oyunu kullanır. Bu dokunulmazlıklar konusunda milletvekillerine sağlanmış önemli bir güvencedir. Bu güvenceyi de almak istiyorlar. Bir milletvekilinin dokunulmazlığı bir kişinin iradesine terk edilemez. Bir kişi ortaya çıkıp, 'Senin dokunulmazlığını kaldıracağım ve bunun hesabını sana soracağım' diyemez. Dediği andan itibaren milli iradeye ihanet etmiş demektir. Sen bir kişinin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan dosya geldiğinde bakarsın, incelersin, elini kaldırırsın veya kaldırmazsın. Ama talimatla el kaldırıp, el indiriyorsanız orada milli irade yok demektir. Hakarettir milli iradeye. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, o şeytan asla olmayacağız. Demokrasiden, insan haklarından yanayız. Bir kişinin dokunulmazlığı kaldırıldı ne oldu, bütün partiler oy birliğiyle dokunulmazlığı kaldırdı, kimse itiraz etmedi. Ama dokunulmazlıkları bir siyasi mühendislik aracı olarak, 'ben acaba bir ittifakı nasıl bölerim, nasıl parçalarım' diye yola çıkıp yapıyorsanız, asla doğru değil. Ahlaki de değil."

Editör: Haber Merkezi