Köroğlu basın açıklamasında dünyada ve  ülkemizde ihlal edilen İnsan haklarını şu şekilde  ifade etti;
"10 Aralık 1948’de ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin evrensel bir anma gününe dönüşmesi söz konusu olmuştur. Özellikle son 20 yılın sonunda insanların en temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakıldığı bir süreci üzülerek müşahede etmekteyiz.
Başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları ihraç etmeyi kendisine görev olarak gören Amerika ve Avrupa devletlerinde yaşanan hak ihlallerine şahit olduğumuz bir süreci geride bıraktık.
Son günlerine yaklaştığımız 2020 yılına dönüp baktığımızda George Floyd katliamı bütün gerçekliğiyle karşımızda durmaktadır.
George Floyd’un Amerikan polisi tarafından öldürülmesinin sebebi siyahi olmasıydı. Siyah-beyaz diyerek insanlar hala ırk ayrımına tabi tutuluyor.
Yıllardır süregelen Suriye krizi ve mültecilerin yabancı memleketlerde insanlık onuruna yakışmayacak bir şekilde yaşam savaşı devam etmektedir.
Sadece ülkemizdeki kayıtlı Suriyeli sayısı Ekim 2020 itibariyle 3 milyon 624 bin 517’dir. Suriye gibi Libya’da ve dahi onlarca coğrafyada da benzer krizler yaşanmaktadır.
ABD’nin, Rusya’nın ve diğer emperyalist devletlerin bu coğrafyalarda yaşanan krizi çözmek bir yana, bu krizden nemalanmak arzu ve istekleri göz ardı edilemez.
Gelir dağılımdaki adaletsizlik dünyanın tamamına yayılmış durumdadır. Günümüzde en az 783 milyon insan, uluslararası yoksulluk sınırının altında, 836 milyon insan ise uluslararası aşırı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
Her beş çocuktan biri aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır ve yoksulluk çocukları orantısız şekilde daha çok etkilemektedir.
İnsan haklarına ilişkin uygulamalar ne yazık ki ülkemizde de olumlu bir şekilde seyretmiyor.
Basın mensuplarının siyasal iktidarın etkisiyle çeşitli yollarla susturulması; seçmen iradesinin kayyumlarla ve yahut çeşitli politik baskılarla önüne geçilmesi; yargının siyasal iktidar eliyle yönlendirilmeye çalışılması; iktidara muhalif olmanın KHK’larla ve yahut benzeri idari ve hukuki işlemlerle cezalandırılması asla kabul edilemez.
Üzülerek ifade ediyoruz ki bugün ülkemizde insanın en temel hakları kolaylıkla gasp edilebiliyor.
Nitekim son bir yıla baktığımızda çok acı bir ihlaller tablosu ile karşılaşmaktayız. Ve artık o kadar fazlalaştı ki iktidar “reform yapacağız” demek mecburiyetinde kaldı.
Son bir yılda yapılan ihlallere şöyle baktığımızda;
Kişilerin siyasi kimliğine ve bürokrasideki gücüne göre muamele gördüğü, iş sahibi olduğu veya mevcut işini kaybettiğini görüyoruz.
Yıllarca emek vererek KPSS den 91 puan alan aday yerine mülakat adaletsizliği ile 70 puan alan başkasının göreve getirildiğine şahitlik ediyoruz.
Bu ülkenin gençlerini çeşitli belirsizliklerle baş başa bırakarak onlara gelecek kaygısı yaşatan ve neticede başka ülkenin vatandaşı olma hayali kurduran bir yönetim anlayışını görüyoruz. 
Yaşanan hak ihlallerinin tekrar etmemesini, yaşanan mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesini temenni ediyoruz.
Milli Görüş mensupları olarak sinek avlayıp da tabiatı temizlemek niyetinde değiliz. Niyetimiz o meşum bataklığın tam ortasına ulu bir ahlak çınarı dikip bataklığı gül bahçesine çevirmektir.
Bugün bu vesilesiyle Türkiye’deki hak ihlallerini tespih dizer gibi tek tek sıralayan mikrofon sahiplerine de, gücünün sarhoşu olup ülkeyi cennete çevirdiğini düşünen koltuk müptelalarına da kim olursa olsun itibar etmiyoruz.”

Editör: Haber Merkezi