Kutsal kavramlarımızın ve inanç değerlerimizin, bir yandan içi boşaltılırken, diğer yandan siyasete malzeme ediliyor. 

                             İstismar ediliyor, siyasi polemiklere kurban ediliyor. 

                             Basitleştirilip, sıradanlaştırılıyor, sokak ağzına indirgeniyor. 

                             Yıllardır  “ŞERİAT” kavramı da bu akıbete uğratıldı. 

                             Çok istismar edildi. 

                             Anlamı, özü saptırılıp, öcüye dönüştürüldü. 

                             İslam’dan, Kur’an’dan başka bir şeymiş gibi tanıtıldı. 

                             Bilinçli ve maksatlı olarak yıpratıldı. 

                Oysa ŞERİAT; “Kuran’ın ayetlerine, Hz. Peygamberimizin sözlerine ve yaptıklarına, bunlardan çıkarılmış yorumlara dayanan, insanın yaşamını, toplumsal yaşamı düzenleyici, Vahiy olduğu için hiçbir zaman değişmeyecek olan İSLAMİ KURALLAR BÜTÜNÜ, İSLAM HUKUKU” idi.  

               İslâmî değerler bütününü ifade eden ve İslâm düşüncesinde merkezî bir konuma sahip olan bir kavram idi. 

               İRTİCA da aynı oyun ve maksat için kullanıldı. Batıla, cahiliye dönemine dönüş iken, İslam ile yan yana, iç içe getirildi. 

            Şimdi de “NAS” kavramı ile oynandı, oynanmaya devam ediliyor. 

            İçi boşaltıldı, boşaltılmaya devam ediliyor. 

            Siyaset malzemesi, siyasi polemik konusu edildi, edilmeye devam ediliyor. 

            Sosyal basının ağzına düşürüldü, sokağa döküldü, pazara düştü, sıradanlaştırıldı, özünden uzaklaştırıldı. 

            Diğer bütün İslami kavramlar gibi, siyasette kullanılmamalıydı! Dillere bu şekilde düşürülmemeliydi! 

            Kullanılmasını gerektirecek bir atmosfer, bir iklim, bir düzen yoktu. 

            Bu düzen NAS DÜZENİ değildi. Nas’ın geçerli olmadığı bir düzende, Nas neden polemik konusu yapılır? 

            NAS’IN, VAHŞİ KAPİTALİZM BAŞTA OLMAK ÜZERE, KÜRESEL BEŞERİ SİSTEMLERDE YERİ YOKTU. Hepsinin karşısında, zıttı bir İlahi kavram, İlahi bir sistem idi. Kur’an, İslam kavramı idi. 

            NAS neydi? 

                            Nas kelimesi, İslâm ilimlerinde yaygın ve genel kullanım olarak, “Allah’ın ve Hz. Peygamber’in sözünü” ifade ediyordu. 

                            Yaradan’ın ve Elçisinin sözünün, beşeri sistemlerde, bu düzende  işi yoktu. 

                            Yürürlükte olan vahşi kapitalist küresel sömürü düzeninde hiç ama yeri yoktu, olamazdı. 

                            Kanunlarınızda, sisteminizde ve anayasanızda Nas olmadığı halde, neden polemik konusu, siyaset malzemesi oldu? 

                             Asla ve kata olmamalıydı! 

                             Kutsal kavramlarımız yıpratılmamalıydı! 

                             Toplumumuzun çimentosu, ortak inanç manzumesi olan bu ve benzeri ORTAK DEĞER ve kavramlar, 

                             Yerli, milli ve İSLAMİ değerler; 

                             Kur’an, İslam, Hz. Peygamber, Hac, Oruç, Ramazan, Bayram, cami, ezan gibi Kur’an’ın ve İslam’ın bütününü oluşturan emir ve yasaklara ait kavramlar, 

                              Tarihi, milli ve yerli değerler, 

                              Vatan, Bayrak ve benzeri ortak kıymetler, birlik ve beraberliğimiz, kardeşliğimiz, Dilimiz, Tarihi değerlerimiz, insanlığın düşmanı “Terör” rastgele kullanılmamalı, siyaset malzemesi yapılmamalıdır. 

                              Pazar malzemesi yapılmamalı, işportaya düşürülmemelidir. 

                              Ayağa düşürülmemelidir! 

                              Bunlar siyaset ve ideolojiler üstü müşterek değerlerdir. Herkese aittir. 

                              Bizi biz yapan değerler kaşınır, erozyona uğratılır, yıpratılır, aşındırılırsa, 

                              Kimliğimizi, çimentomuzu kaybeder, kum tanelerine, imamesi kopmuş tespih tanelerine döneriz. Kimlik ve kişiliğimizi kaybederiz. 

                              BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN, AYIRT EDEN, FARKLILAŞTIRAN  DEĞERLER DİN, DİL VE KÜLTÜRDÜR. Bunlar aşınır, yozlaşırsa, biz, biz olmaktan çıkarız. 

                              Bu ve benzeri polemiklerde, kutsal değerlerin kullanılması, istismar edilmesi ve aşındırılmasına, 

                              En önce Diyanet, bilumum İlahiyat erbaplarımız ve hocalarımız ses vermeli, tepki koymalı, herkesi uyarmalıydılar. 

                              Ne yazık ve acıdır ki çıt yok! Söyleyene göre tavır alma, yanlış yapanın kimlik ve konumuna göre pozisyon alma, ses verme var! 

                              İslami, milli ve yerli değerlerimiz konusunda, 

                              AMAN DİKKAT!