Bizim sokağın köşesinde bir kitapçı açılmış. Yolumun üstünde olduğu halde, bu sabah ilk kez fark ettim. Önceden lokantaydı. Servisi kaçırmak, işe biraz gecikmek pahasına da olsa girip biraz gezmek istedim. Tam dükkanın kapısından girecekken, vitrinde yeni çıkmış bir kitabın ilanını gördüm. Kitabın ve yazarın ismini okuyunca sarsıldım: Hayalin İçinden Öyküler-Hüseyin Burak UÇAR.

Bu, gelecekte yazmayı düşündüğüm kitaptı ve benim ismim kullanılmıştı. Şaşkın ve tedirgin bir halde içeri girdim. Kitabı bulup incelemeye başladım. Yazarı tanıtan bölümü bir çırpıda okudum. Doğum yerimiz ve tarihimiz bire bir aynı olmasına rağmen özgeçmişimiz farklıydı. Ben iktisat mezunu, yirmi yıllık bankacı, o ise edebiyat mezunu bir akademisyendi. Bu yayımlanan sekizinci kitabıydı. Üstelik hepsi onlarca baskı yapmış, birçok ödül almıştı. Edebiyatımızın en önemli yazarlarından olduğu belirtiliyordu. Akıl alır gibi değildi. Kitapları bu kadar çok satan ve benimle aynı ismi taşıyan bir yazardan nasıl haberim olmazdı. Reyonların yanındaki masalardan birine oturdum. Biraz daha inceledikten sonra artık emindim, bunlar benim hikayelerimdi. Bu hırsızlığın hesabını ona bir an önce sormalıydım. Arka sayfada da resmi yoktu. Aklıma cep telefonum geldi. İnternete girip yazarın resimlerine ulaştığım o an, nefes alıp vermekte zorlandığımı hissettim. Gördüklerim, benim henüz çekilmemiş fotoğraflarımdı. Şaşkın bir haldeydim. O sırada çalışanlardan biri yanıma gelerek;

-Hoş geldiniz efendim dedi. Ne arzu edersiniz? Çorba çeşitlerimiz ve kahvaltı tabağımız var.

Bir garsona, birde okumakta olduğum kitaba baktım. Elimde Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayal-Hayalin Derinliklerinde isimli kitabı duruyordu.

….

Çekilmemiş Fotoğraflar adlı bu kısa ve hayali öyküyü yaklaşık beş yıl önce katıldığım yazarlık atölyesinin ilk döneminde hocamızın, “haftaya herkes yarım sayfayı geçmeyen bir yazı yazıp gelsin” diyerek verdiği ödev için yazmıştım. O hafta okumamız gereken kitap, istisnasız herkese mutlaka okumasını tavsiye ettiğim Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayal-Hayalin Derinliklerinde isimli kitabıydı. Hikayemi bu yazıya dahil etmemin sebebi ise geçtiğimiz hafta yaptığım, Şimdiki Aklım Olsaydı Dediklerimiz konulu anket çalışması oldu.

Bu konuda anlayışına sığındığım 40 kişi bana konu ile ilgili düşüncelerini maddeler halinde yazdılar. Kendilerine müteşekkirim.

Anket sonuçları bir kez daha gösteriyor ki hayatımız seçimlerimizden ibaret.

Yüzlerce cümlenin içinde ortak konuları içeren cümleler şöyle:

  • Sevdiğim işi yapardım-kendi işimi yapardım
  • İlgi alanıma ve karakterime uygun bir bölümde okurdum.
  • Arkadaş seçiminde daha özenli davranırdım
  • Beni kullanmalarına izin vermezdim / Olmayacak kişiler için hayatımdan ödün vermezdim. / Vaktimi zamanımı hak etmeyenler için harcamazdım
  • Okumaya daha çok zaman ayırırdım
  • Çocukluğumun tadını çıkarırdım
  • Çocuklarımla daha çok vakit geçirirdim
  • Mutlaka bir müzik aleti çalardım.
  • Yabancı dil konusunu vaktinde hallederdim./ Yüksek lisansımı, doktoramı bitirirdim.
  • Yurtdışında lisans ve yüksek lisans yapardım. Arapça ve İngilizce eğitimi alırdım.
  • Evlilikte acele etmezdim. / Daha önce evlenirdim. / Evlilik için kriterlerim farklı olurdu
  • Hayır diyebilmeyi başarırdım. / Duygusallıkta ve merhamette aşırıya kaçmazdım.
  • İkra emrine uyardım. Hayatımı daha çok okuyarak yaşardım.
  • Üniversitede okurken aynı zamanda çalışırdım.
  • Beklentilerimi azaltırdım. Umursamazlığımı arttırırdım.
  • Kesinlikle sigara içmezdim.
  • Sonuçlarla değil daha çok sebeplerle ilgilenirdim.
  • Kaybettiğim insanların kıymetini kaybetmeden önce anlayıp onlara daha çok zaman ayırırdım. / Hiç kimseyi üzmezdim.
  • Kişisel gelişimime yönelik eğitimler alır zamanımı daha iyi kullanırdım.
  • Paramı daha dikkatli harcardım.
  • Tecrübeli insanlarla daha fazla vakit geçirirdim ve söylediklerini ciddiye alırdım.
  • Hayatımla ilgili bazı belirtileri ve habercileri daha iyi fark ederdim.

Diğer dikkat çeken hususlar şöyle:

Bu ankette yer alanlar farklı yaş aralıklarından seçildi ve 20’li yaşlarında olanların da şimdiki aklım olsaydı dedikleri var.

Bir katılımcının ‘şimdiki aklım olsaydı dediklerimizin listesi çok uzun en iyisi biz önümüze bakalım' cümlesi kayda değerdi.

Bir diğer katılımcının ‘Şimdiki aklımız yaşadıklarımızdan kaynaklanıyor. Onlar yaşanmasaydı şimdiki aklımız olmazdı.’ cümlesi de önemliydi.

Daha yolun başındaki gençlerimizin bu anket sonuçlarını çok iyi analiz edip istifade etmeleri faydalı olur kanaatindeyim.

Diğer önemli husus; verilen cevaplardaki konuların belki de yüzde doksanı için henüz geç kalınmadığıdır. Şimdiki aklım olsaydı şunu yapardım ya da yapmazdım dediğimiz şeylerin çoğunu yapmak/yapmamak halen mümkün. Yeter ki sağlığımız yerinde olsun. Unesco’nun genç olarak ilan ettiği yaş aralığının 20 - 70 olduğunu tekrar hatırlamakta fayda var.

Yazımızı, konuyu bütünleyeceği düşüncesi ile dünyaca ünlü yazar Jorge Luis Borges'in (1899-1986) AN’LAR şiirinden bir alıntı ile bitirelim:

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. / Görmediğim birçok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. / Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. / Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. / Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, / Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. / Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... / ÖLÜYORUM...

HÜSEYİN BURAK UÇAR