Zaman zaman milletvekillerini, zaman zaman da belediye başkanlarını eleştiriyorum bu sütunlardan…

Halkın beklenti ve taleplerini, şehir adına yapılması gerekenleri sıralıyorum…

İyi işler yapıldığında teşekkür ve övgülerimi, eksik veya yanlış olduğunu düşündüğüm icraatlarda da eleştiri ve sitemlerimi dile getiriyorum…

Hatta ilgililere övgüler dizdiğim yazılardan sonra, “Gazetecinin görevi birilerini övmek değil, eksikleri gösterip eleştirmektir” şeklinde tepkiler alıyorum…

Saygı duyuyorum bu görüşe, büyük oranda da katılıyorum…

Ancak “Marifet iltifata tabidir” diyerek zaman zaman iyi işleri ve başarılı insanları övmekten de geri durmuyorum…

Geçenlerde sosyal medyada gezinirken karşıma çıktı…

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay hazırladıkları Konya Metrosu, Raylı Sistem ve Banliyö projelerini birkaç gün önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na sunmuş…

Masaya yaymışlar, Bakan beyle birlikte projeyi inceliyorlar…

Büyükşehir Belediye Başkanı Altay, “Büyük projelerin süreçleri biraz zaman alıyor. Bu yıl içinde güzel haberler vereceğiz inşallah” notunu paylaşmış…

Diğer büyükşehir belediye başkanlarının sosyal medya hesaplarına da baktım bu paylaşımı görünce…

Ve daha sonra diğer şehirlerde yapılan bu türden çalışmaları haliyle kendi Büyükşehir Belediyemizle kıyas yapma gereği duydum…

Örneğin Konya’nın nüfusu bizden 1 milyon fazla lakin coğrafi olarak Sakarya gibi düz bir şehir…

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek anlamında her iki şehrin rakamları da yüzde 70-80’ler düzeyinde…

Adeta AK Parti’nin kalesi denilebilecek iki şehir Konya ve Sakarya…

O halde neden Konya koltuğunun altında projelerle bakanlığın yolunu tutuyor da biz tutmuyoruz!

Bilhassa bu konuda sadece mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ve ekibini de eleştirmiyorum…

Keşke bir dönem önceki başkan Zeki Toçoğlu, hatta ondan evvelki başkan Aziz Duran da raylı sistem işini ciddiye alsalardı ve bu konuya eğilselerdi…

Keşke bizim belediyemizde de sayfalar dolusu projeler olsaydı raylı sistem taşımacılığına dair…

Şimdi koltuğumuzun altında projelerle kalkıp gitsek bakan beyin yanına, “Hayır yapmıyorum” mu diyecek!

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her dönem olağanüstü destek veren bu şehrin belediye başkanını geri mi çevirecek!

Belediyenin bu işe bütçesinin yetmeyeceğini, merkezi hükümetten destek istenmesi gerektiğini her zaman söylüyoruz…

Söylüyoruz da ortada bir plan, bir proje, bir çalışma yok ki!

Son seçimin üzerinden 1,5 yıl geçti, yapıldı mı raylı sistem taşımacılığı üzerine herhangi bir çalışma?

Bu konuyla ilgili herhangi bir proje hazırlandı mı?

Daha yeni demedi mi Cumhurbaşkanı Erdoğan belediye başkanlarına, “Ufkunuzu geniş tutun” diye…

Konya’nın “raylı sistem, metro, banliyö” diye bastırdığı bir ortamda bizim ufkumuz “nostaljik tramvayla” mı sınırlı?

Sadece raylı sistem konusu da değil, birinci derece deprem bölgesi bir şehirde kentsel dönüşüme yönelik ne yapıldı şimdiye kadar!

Adapazarı Belediyesi bir hazırlık içinde, stratejik belgesi de hazır…

Birkaç proje de hazırlamışlar duyduğumuz kadarıyla bu konuyla ilgili…

Yakında bilfiil çalışmalara da başlayacaklarını söylüyorlar…

Kaldı ki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, tüm belediye başkanlarına çağrıda bulunarak, “Kentsel dönüşüm projelerinizi hazırlayın, işin Ankara kısmını bana bırakın” demişken, Adapazarı Belediyesi’nden başka belediye olmayacak mı bu şehirde bu konuya eğilen!

Büyükşehir Belediyesi’nin de Adapazarı Belediyesi’nin ardından harekete geçtiğini ve henüz kentsel dönüşüm strateji belgesi hazırlama aşamasında olduğunu biliyoruz…

Depremin üzerinden 21 sene geçti de şimdiye kadar neredeydi bizi yönetenlerin aklı!

Bunu da geçtik…

Bu şehrin gelirleri KDV iadeleri nedeniyle senelerdir kesintiye uğruyor…

Hala deprem zamanından kalma kredi borçlarını ödeyen Büyükşehir Belediyesi, halihazırda bir de gelirlerinin bir bölümünü KDV iadeleri nedeniyle kaybediyor…

Şehrin tüm aktörlerinin bir araya gelmesi suretiyle; Valisiyle, Büyükşehir belediye başkanıyla, milletvekilleri ve önemli STK’ların başkanları ile, hatta ve hatta muhalefet partilerinin il temsilcileri ile toplu olarak Külliye’ye, ilgili bakanlıklara bir çıkartma yapıp bu mesele arz edilemez miydi bugüne kadar!

Neden yıllardır ama yıllardır çözemiyoruz şu meselemizi Allah aşkına!

ADA Treni’ni üzerinden yıllar geçtikten sonra zor bela merkeze getirmiştik, şimdi yine yitirdik!

Memleketin bütün trenleri çalışırken biz yine ADA trenimizden mahrum kaldık!

Yahu arkadaş bu kadar mı zor şu vatandaşlara tren hizmetini sunmak!

Bir lütuf da değil bu hani; zaten yüz yıldır çalışan bir trendi, biz onu da yok etmeyi başardık!

Vallahi helal olsun!

Hemen hemen bütün bayındır şehirler geniş geniş meydanları, parkları ve bulvarlarıyla ön plana çıkarken neden bizim belediye başkanlarımızın aklı hep rant yaratacak projelere çalışıyor!

Bir alan boşaldığı zaman neden hemen ticaret merkezi veya İmam Hatip Lisesi kurmayı düşünüyoruz!

Düşünün ki millet bahçesinin yerini bile Türk İş Başkanı Ergün Atalay’a borçlu bu şehir…

Ergün başkan olmasa, helikopterde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a stat arazisini işaret edip “Buraya yapalım” demese, o bölgede de AVM benzeri bir ticaret alanı ya da otel benzeri bir yapı yükselmişti şimdi…

Şehrin geleceğini düşünmek, gelecek perspektifini belirlemek, proje üretip Cumhurbaşkanı’na veya ilgilisine götürmek Ergün Atalay’ın görevi mi!

***

Eyyy bu şehrin yönetim kademelerinde bulunan pek muhterem büyüklerim…

Bu şehir yıllarını sorunlarla, sıkıntılarla, bir türlü gerçekleşmek bilmeyen beklentilerle heba etti!

Allah aşkına önce kendinizi, sonra da şu şehri bir silkeleyin!

Silkelenip bir kendinize gelin!

Eften püften ve de incir çekirdeğini doldurmayacak işlerle, küçük ve fantezi yatırımlarla zaman öldürmeyi bırakın da bu şehrin hak ettiği hizmetleri gidip Ankara’dan söküp getirin!

Bizi de kurtarın artık şehrimizi Konya ile, Bursa ile, Gaziantep ile, Eskişehir ile, Kocaeli ve benzeri şehirlerle kıyas etmekten!

Kedinin ciğere baktığı gibi komşu ve civar şehirlerin hizmetlerini seyretmekten ve onlara imrenmekten kurtarın artık bu şehrin insanlarını!

Size verilen oyların, işgal ettiğiniz makamların, halkın vergileriyle kazandığınız maaşların bir zahmet hakkını verin artık!