Ortak bir 'ahlâk' kavramı olmayınca, herkesin kendine göre bir ‘ahlâk’ anlayışı oluşuyor. Sorarsanız eğer, hayat kadınları da 'ahlâksız' değildir.

‘Beyinsiz’ olanların ya da beynini kiraya verenlerin hiç bir sorumlulukları yoktur. Kararlarını onlar adına başkaları verir ve onlar sadece güdülürler.

Beğenseniz de beğenemeseniz de; inansanız da inanmasınız da dünya dönüyor! Dönen dünyanın her yerinde bir şekilde hayatlar hayat buluyor.

Mevki makamda iken arkalarından bir bodyguard (koruma) ve yalaka ordusu ile dolaşanlar, çok önemsedikleri mevki ve makam gittikten sonra kalan hayatlarını tek başlarına yaşarlar.

Fikrini anlatamayanlar veya yanlış fikir sahibi olanlar, ancak söverek ve küfrederek dertlerini anlattıklarını sanırlar. Yanıldıklarının ve itibar kaybettiklerinin farkında bile olmazlar!

Şu garip memleketim de ne 'yüzsüz', 'arsız' ve 'edepsiz' adamlar var: FEYS dünyasında bir paylaşımın altına adamın adını yazıyorsun, ama hiç üzerine almıyor! Yüzsüzlük bu kadar da olmaz ki...

Bizim bir kısım insanımız bir harika:  Ülkenin 'yetişmiş' insanları siyasi konularda konuşmasınlar! Onlara uygun düşmez! 'Câhil ve cühelâ' o konularla uğraşsın, onlar kafa yorsunlar, onlar millet olamadıklarından vekil olsunlar. Yetişmiş beyinler, dalga dümen konularla vakit geçirip ömürlerini geçirsinler.

Oruç tutmayan, oruca inanmayan, hatta ona karşı olanların derdine bakın, diyorlar ki: O ülkelerde 22 saat oruç tutacaklar... Ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesi nedeniyle güneşin geç saatlerde batıp, erken doğmasıyla İsveç, Norveç, Finlandiya gibi kuzey ülkelerinde yaklaşık 22 saat oruç tutulacak. Adamın derdine bak! Müslümanları ne kadar da çok düşünüyor (!).

Bir fıkra: Trenin icat edildiği Çin’de duyulmuş. İnsanlar tren hakkında hep konuşuyorlar ama gören yok. Birileri anlatıyor: arkadaş o alet öyle bir şeymiş ki 30 günlük yolu 2 günde gidiyormuş. Birileri de heyecanla müdahale ediyor: Eeee? Biz o zaman 28 gün ne b.ok yiyeceğiz? Fıkradan ders çıkarmaya kalkmayın ne olur. Çinliler üzülür. Üzmeyin onları! İnsan kasabı olsalar da neticede yaratılmış birer mahlûktur!

Memleketimizde Şeytan’ın ne kadar da ucuz avukatları varmış: Yahu arkadaş! Allah insanın kalp gözünü kapadığında gözleri görmez, kafası çalışmaz, okuduğunu yanlış anlar, söylediğini yanlış söyler kâfiri bile savundurur. Ben diyorum ki ‘ seçim sonuçlarına İsrail seviniyor’, o hemen mazeret üretiyor. Sanki mübarekler, Siyonizm’in temsilcileri... Ben diyorum ki ‘İngiltere,

Hani diyeceğim o ki; büyük bir mecliste namaz konusu tartışılıyormuş. Namazın vakitleri, rükünleri ve adabı üzerinde hararetli konuşmalar yapılıyormuş. Tartışmalar sabah namazının vakti üzerine geldiğinde tartışmaya da son verilmiş. Verilmiş verilmesine de kapıya yakın yerde oturan ve tartışmaları hiç ses çıkarmadan dinleyen biri de varmış. Oturum başkanı son olarak ona sormuş: muhterem, herkes bir şey söyledi de siz hiç görüş belirtmediniz? Siz ne dersiniz bu son konuda? O zat, bir ara duraklamış ve karşı bir soru sormuş: hazret! Tamam, tamam da… Ya güneş hiç doğmazsa, sabah namazının vaktini nasıl bileceğiz? Bunun üzerine oturum başkanı: tamam, tamam... İyi ki konuşmamışsın da dinlemişsin. Siz hep dinleyin ama hiç konuşmayın! Demiş... İyi mi?

Âhhh, ah…

Bir de SEYYAHî DÜŞÜNCELERİ görseydik, ne iyi olurdu…