Bitmesini istemediğim hayli zengin içerikli konuşmasıyla Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’i dinledim önceki gün AKM’de…
Ülkenin iki yüz yılını değerlendiren geniş perspektifli bir ufuk turu yaptı ilginç fikirleriyle…
Bir bakanda aranılan özellik ve dahi güzellikleri taşıyan yağız bir Anadolu delikanlısı olarak hitap ettiği kitleyi kısa sürede etkisi altına alan bir dil kullanıyordu…
Konuşmasını özetleyen iki kelime dikkati çekiciydi. Diyordu ki, “Yaptıklarımız bir SESSİZ DEVRİMDİR”
Tesadüfe bakın ki AK Parti hükümetine 27 Nisan muhtırası olarak algılanan bir dayatmanın yıldönümünde konuşuyordu Bakan Çelik. O da bunun altını çizmeyi ihmal etmedi.
Kendi iktidarları döneminde gerçekleştirdikleri olayları anlatırken son derece ilginçe ve bir o kadar da tarihi nitelik taşıyan her biri birer belge niteliğindeki çarpıcı sözleri ‘Sessiz Devrim’in’ gölgesinde kalıyordu sanki.
Son 10 yılda demokrasi ve halkın egemenliği adına atılmış her biri mangal gibi yürek isteyen ve bugüne kadar vesayet altındaki hiçbir iktidarın cesaret edemediği adımların atılışı sanıldığı gibi kolay olmamıştır.
Ömer Çelik te bunun altını çiziyordu…
Kürsüdeki rahatlığını elinde mikrofon sahneden inerek halkla iç içe ve göz göre diyalog halinde sürdüren Çelik, “Biz bu cesareti sizin gibi salonları dolduran ve salonlara sığmayan milletimizden aldık ve almaya da devam edeceğiz. Yüz yılda alınacak mesafeyi 10 yıla sığdırdık. Ülke içinde çöreklenen çeteci, darbeci ve oligarşik yapıyı yıktık. Böylece siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan içte ve dışta güçlü bir devlet yapısı oluşturduk. İçinde bulunduğumuz ve ülkenin enerjisini emen, sinerjisini tüketen terör belası üzerine gittik. Bugün artık bununda sonuna gelinmek üzere. Diyorlar ki neyin pazarlığını yaptınız? Hangi tavizleri verdiniz? Bunların hiçbirisi doğru değil. Barış sürecinde aracıları tasfiye ettik. Onlar yaparım derken bozuyorlardı. Şimdi içinde zerre miktar yabancı tefekkürü olmayan yüzde yüz yerli bir barış projesi yürürlükte. Adım adım istikrara, huzura ve güçlü bir ülkeye doğru gidiyoruz. Bu defa terör belası da bitecek, bundan geri dönüş yok. Hiç kimsenin silahla elde edeceği bir hakta yoktur. Silahlı örgütler yakında ülkemizi terk edecekler. Bu konuda hiçbir pazarlığımız olmadı. Pazarlık kelimesini bütün anlamı ve içeriğiyle reddediyoruz. Biz iktidarda kaldığımız sürece milletimizin karşı çıkacağı hiçbir iş yapmadık. Özerklik ve federasyon düşüncesi gündemimize girmedi. Ülkemizde bugüne kadar yaşananlar terör belası dahil tüm sıkıntıların gerçek sebebi demokratik standartların geri kalmasından kaynaklanıyordu.
İşte biz bunu gerçekleştirmek adına girişimde bulunduk.
Din, dil, ırk, mezhep farklılıklarını ayrılık değil, zenginlik kabul ettik.
Her dil bizim için mübarektir. Dilleri yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya kimsenin hakkı yoktur. Ancak ortak iletişim dilimiz Türkçe’dir.
Bunu savunuyoruz” şeklindeki ‘Sessiz Devrim’ adını verdiğimiz konuşmasını; “Aramıza ister devlet içindeki çetelerden, ister terör örgütlerinden sokulmak istenen fitne, fesadı ve grupları tasfiye edeceğiz. Yeniden helalleşeceğiz ve yeniden kaynaşacağız” sözleriyle bitirirken, salonu dolduran dinleyicilere “İşte bu mesajı burada bulunmayanlara iletmek görevi de size düşüyor” diyerek noktaladı.