Şeker, tuz ve benzeri gıdalar üzerine oynanan oyunlar insanın kanını donduruyor adeta…
Öğrenince ve okuyunca yapılan hileleri, insanın nutku tutuluyor.
Kaya tuzu, esmer şeker; hepsi bir aldatmacanın, bir hilenin ürünü…
Nasıl olur da vatandaş, güvendiği devleti eliyle böyle biperva aldatılabilir, olacak iş mi bu!
Protein açısından yararlı olduğu ileri sürülerek tüketilmesi önerilen kaya tuzu ya da ithal benzer ürünlerin, göl ve denizlerden elde elden yerli tuzdan farkı olmadığı gibi, sağlığa da bir katkısı yok.
O halde bu tuzları tavsiye edenler, reklamını yapanlar halkı aldatıyor, bir anlamda dolandırıyor.
Tuzda böyle de şeker de aynı yol izlenmiyor mu!
Orada da bir hile, bir aldatmaca almış başını gidiyor.
Esmer şeker, şeker artığı, kötü kokulu ve çayın tadını bozan melas karıştırılarak elde edilip, doğal şeker gibi yutturulan bir pazarlama hilesinin ürünü...
Böyle olduğu, iddialı şekilde ülke gündemine düştü…
Dünyada tek tip şeker üretiliyor, o da bilinen rafine beyaz şeker... Bunun dışındaki ürünler yalan...
Hal böyle iken koskoca bakanlık, vatandaşını uyaracağı yerde reklamlara kurban edilişine nasıl seyirci kalır ve yol verir.
Niye müdahale edilmez, anlamak mümkün değil.
İnsan organizması için yarar sağlamayan, aksine zararlı olan esmer melaslı şekeri, renginden dolayı tercih edip para ödeyen halk, bilmeli ki dolandırılıyor.
Parasına yazık olduğu gibi sağlığı da elden gidiyor vatandaşın...
“Nerede bu devlet, nerede bu millet” diye feryat eden reklam geldi aklıma…
İçeriği böyle olan gıdaların reklam edilmesi, niye önlenemez de göz göre göre halkın kandırılışına göz yumulur.
İnsan aldatıldığına mı yansın, yoksa zehirlendiğine mi!