Geçen hafta bu başlık altında yazdığımız 1 ve 2. yazıda; Kavşak inşaatı nedeniyle ortadan kaldırılan ve park ta ismi olan Şehit Cevher Dudayev adının bir başka yerde yaşatılması, Millet Bahçesindeki eski sıtad tiribününün  oturaklarına ahşap kayıtlar atılması, şehrimizde parklardan ziyade kent ormanları tesis edilmesi, yerli endemik bitkilere ağırlık verilmesi, daha az su tüketen bitki dikimine yönelinmesi, Tarihi Çark Mesirenin yaşatılması, Demokrasi Meydanı değil, Milli İrade Meydanı isminin verilmesi, Kirleterek temizlik yapmanın yanlışlığı, Zirai Donatım müzesi yapılması, Millet Bahçesine Sıtad müzesi yapılması, meydan ve parkların doldurulmaması, merkezde çirkin binalar ve Sakarya’nın sembol zirai bitkileri üzerinde durmuş ve çözümlerimizi anlatmıştık.

                        Şehrimizde göze çarpan eksikliklere devam edelim: 

                  1-Kentsel Dönüşüm İhtiyacı 

             Birçok şehrimizde kentsel dönüşümler yapıldı ve yapılmaya da devam edilmektedir ama ne hikmetse, en çok yapılması gereken, en fazla  ihtiyacı olan Sakarya kent merkezinde bir türlü yapılmadı, yapılamadı. 

             Hem, yer yer çok bozuk bir imara sahip olan yerleri olması, çok kötü ve çarpık bir yapı sıtokunun  varlığı, hem zelzele kuşağı hem de hasarlı ve yorulmuş binası en fazla olan şehir olmasına rağmen, çok öncelerden başlaması gereken dönüşüm hala başlamamıştır. 

                Hususen Sakarya’ya hiç yakışmayan ana ulaşım yolu güzergahlarından, muazzam bir pırestij imar ve şehircilik tepesi olabilecek Maltepe ile üstü ormanlık ve tatlı bir yamaç halinde olan Enka mekteplerinin olduğu mahalleden başlamak, Adapazarı ve  Erenler’in çok bozuk mahallerinden devam etmek üzere, daha fazla vakit kaybetmeden kentsel dönüşüme başlanmalıdır. 

              Yetkili ve sorumluların, geniş bir konsensüs/ uzlaşı talep edip, dönüşümü oraya havale etmeleri, çözüme yönelik bir çaba değil, erteleme mazeretidir. Uzlaşı elbette olacak ve olmalıdır. Ama bu her zaman ve çoğu zaman mümkün olmamakta, diğer yasal yollara gidilmesini gerektirmektedir. 

                           2-Deprem Hasarlı Binalar 

                 Maalesef bu sorun hala bütünüyle çözülemedi. 17 Ağustos 1999 zelzelesinin üzerinden yirmi yılı aşkın süre geçmesine rağmen, bu durumun hala konuşuluyor olması vahim bir durumdur. 

                  Daha fazla zaman kaybetmeden, tek tek bu binalar tetkik ve tahkik edilmeli, şehirdeki binaların  her birine DEPREM KİMLİK KARTI çıkarılmalı, belediye arşivinde saklanmalı ve her kiracıya veya ev almak isteyene, tıpkı imar durumu verildiği gibi, isteyen herkese de DEPREM DAYANIKLILIK DURUMU verilmeli, böylece, hem kiraya verme hem de satma durumunda zorluk oluşturulmalı, mülk sahipleri dönüşüme zorunlu yöneltilmelidir. 

                         3-Deprem Eğitimi  

                    Deprem eğitimi konusunda da yeterli bir düzeyde olduğumuz kanaatinde değiliz. Birtakım toplantılar, konferans veya sunumlar yapılıyor ama, hala, hem geniş kitlelere ulaşma bakımından, hem de pıratik bilgi aktarımı ve kolay anlaşılıp uygulanması bakımından yeterli ve etkin bir eğitim mevcut değildir. 

                    Öncelikle bir DEPREM TEDBİRLERİ BIROŞÜRÜ, kitapçığı hazırlanmalı, çok kolay anlaşılır ve basit bir anlatım ihtiva etmeli, DEPREM ÖNCESİ ve SONRASI YAPILMASI GEREKENLER, herkesin anlayacağı dil ve resimlerle, BASİT VE KOLAY BİLGİLER YER ALMALI, BELEDİYELERCE veya AFAD ile ücretsiz veya maliyetine bir ucuz ücretle her haneye ulaştırılmalı, ayrıca DEPREM ÇANTASI da bir şekilde her evde bulundurulması zorunlu hale getirilmeli, gerekirse bu çanta da belediyelerce veya AFAD ile maliyetine halka temin edilmelidir. Kısaca, TEK TEK HANELERE ULAŞILMALI, ulaşmanın yolları aranmalıdır. 

                    Hatta, bir anket yapılmalı ve halkın depreme hazırlık ve deprem tedbirleri hakkında bilgisi ölçülmeli, nerelerde eksiklikler olduğu ortaya çıkarılmalıdır. 

                          4-Asfalt Üzerinde Harç Yoğurma 

                     Sıkça rastladığımız bir yanlışlık da, bina inşaat, tamirat veya daha küçük onarım ve tamamlama işlerinde, insanlar son derece rahat ve sorumsuz bir şekilde, cadde veya sokak da asfalt üzerinde harç hazırlamakta, sonrasında ise, sadece kazıyıp almakta,  harcı yıkayıp tamamen temizlemeden bırakmakta, asfalt üzerinde kalıcı bir leke olarak ilelebet durmakta, asfaltın estetiğini tarumar etmektedir. 

                      Bir demir saç veya benzeri bir malzeme sererek, onun üzerinde harç yoğurmalı, bunu da belediyeler sıkıca takip etmeli, aksine hareket edenlere  temizlettirilmeli veya temizleyip fatura edilmelidir 

                           5-Binaları Sıva ve Boya Yaparken  Yaya Kaldırımını Kirletme 

                      Yaygın bir eksiklik ve çirkinlikte bu konuda görülmekte, binasını sıvayacak ya da boyayacak insanlar, yaya kaldırımına bir naylon muşamba, karton ve benzeri bir şey serip kapatmadan bu işi yapmakta, dökülen harç ve boyalar, daha yeni yapılmış pahalı ve güzel kaldırım taşlarını kirletmekte, taşa yapışıp, uzun zaman çıkmayacak lekeler bırakmakta ve kaldırım veya asfaltı mahvetmektedir. 

                       Bunun takibi ve sorumluluğu da belediyelerce yapılması gerekmekte, ama hiç yapılmamaktadır. 

                           6-Tarihi BEŞKÖRÜ ve Levhaları 

                   Ali Fuat Paşa 2. Bayezid Köprüsü ile beraber, Sakarya için büyük bir tarihi değer olan “Tarihi Beşköprü” hala hak ettiği yerde değildir. Bakım, onarım ve çevre düzenlemesi ile turizme kazandırılamamıştır. 

                    Bin yıla yakın bu milletin malı olmuş ve yaşatılmış olan bu köprüye halkımız asırlardır “Beşköprü” adını vermiş ve adına da bir mahalle oluşturmuştur. Tarafımızdan 2000’li yılların başlarında, bu isimle E5 üzerine ve köprü civarına “Tarihi Beşköprü” levhaları asılmıştı. 

                    Hangi akla hizmet ettiği belli olmayan önceki belediye idaresi, bu levhaları kaldırıp, fosil isimleri yazıp, toprak altındaki fosil medeniyeti ihya etmişti. Bunlara kalsa belki de Sakarya ve İstanbul’u da fosil isimlere dönüştürür, bir yer altı uygarlığına mal eder miydi diye düşünmekteyim. 

                     Bu levhaların da kaldırılıp, asırlardır kullandığımız Türkçe isim levhaları koyulmalıdır. ( Devam edecek)