Hatırlatma görevini bazen beşik, bazen hastalık yapar...

Bazen çaresizlik, bazen acizlik…

Bazen de bu görevi hayat yapar, bazen de ölüm...

Şehitlerimiz gözümüzü açtırdı…

Bir yalanın şafağında uyandık…
Hayatımız bizimmiş zannediyorduk... 

Sıkı sıkıya elimizde tuttuğumuzu zannediyorduk...
Öyle değilmiş meğer...

İşte hayat nedir sayenizde tekrar bildik...

Hayat neymiş bildik... 

Hayat emanetmiş öğrendik…

Geçici imiş bildik...

Elimizden kayıp giden fâni bir hayatı neyleyelim ki?

Hayat o ki; ebedî olmalı ve şu fâni ömre, ömür katmalı…

Demek ki, insan bu dünyaya yerleşmeye kalkmamalı…

Yolcu olduğumuzu unutmayacağız…

Yoksa ayrılması zor olur…

...

Ey masum şehitlerimiz...
Sizin hayatınız işte tam böyle...
Önümüze koydunuz boy aynasını...
Gösterdiniz bize kaç kiloluk adam olduğumuzu...
Gördük, o aynada gerçek yüzümüzü...
Aldık, boyumuzun ölçüsünü...
Aldanışın acısını tattırdınız bize...

Faydanız dokunmadı desek yalan olur...
Uyandık, sayenizde geç de olsa...
Şehadetinizle... 

Merak etmeyin… 

Kimsenin ahı yerde kalmıyor...

Mazlumun ahı yedi kat arşa çıkar… 

Oradan iner şimşek gibi zalimlerin üstüne...

İnecek de merak etmeyin...

Sizin canınıza kasteden o zalimler için ebedi bir cehennem var…

Merak etmeyin siz…

"YAŞASIN ZALİMLER İÇİN CEHENNEM..."

...
Ölüm aynasında hayatı gösterdiniz bize…
Hayatımıza, tekrar yeni bir hayat kattınız...
Değmezmiş, bu dünyada hiçbir şeye...
Değmezmiş...
Bir masumun tek bir damla kanı için dahi değmezmiş…
Bu dünya tek bir masumun bir damla kanına da değmezmiş…

...

Her şeyi dünyadan ibaret sananlar aldananların ta kendileridir...

Sizler, tarihin tam da dönüm noktasında şehit düştünüz…

Siz öldünüz, biz dirildik...
Otuzu verdik, üç yüzü aldık...
Neticede biz kazandık...
Milyarlarca hakikî kardeşlerimizin dostluğunu kazandık...
“Korkmayınız. Medeniyet, fazilet, hürriyet âlem-i insaniyette galebe çalmaya başladığından, bizzarure terazinin öteki yüzü şey’en feşey’en hafifleşecektir. Farz-ı muhal olarak, Allah etmesin, eğer bizi parça parça edip öldürseler, emin olunuz, biz yirmi olarak öleceğiz, üç yüz olarak dirileceğiz…” (Bediüzzama, Münâzarât, s. 65)

...

Düşmanlara inat…

Daha çok seveceğiz, daha çok kucaklayacağız birbirimizi...

Bakiyi gören, bu faniye razı olmaz artık...

Ders verdiniz bize...

Dağınıktık, toparlandık...
Uzaktık yakın olduk...
Uykudaydık uyandık...
Asla zararda, ziyanda değiliz… 

Hayatımıza çok şey kattınız…

Şehadetiniz mübarek olsun…

Cennet ebedi yurdunuz olsun…

...
Bu nasıl bir ölüm ki; 

Daha dünyadayken bile kazandırıyor...
Hayatınızla yapamadığınız hizmetleri…
Şehadetinizle yaptınız belki de...
Kaderin vardır böyle garip cilveleri...
İlâhî takdirin her devirde ve her yerde, olur böyle müstesna tecellileri...
Tarih bunun şahididir...
Gelecek bizim olacak inşaallah...
Bir fecr-i sadık, bir güneş doğacak inşaallah...
Boşuna şehit olmadınız, yok yere ölmediniz...

Bilesiniz...

Zaten ayet var şehitler için…

"Onlar için öldü demeyin” buyuruyor Rabbimiz...
Yeni bir sayfa açılıyor ve açılacak şimdi insanlık âleminde...
Bunun şahidi olacaksınız siz de...
Şehadetinizle...
***
Rahmetli Selahattin Şimşek kardeşimin cümlelerini ödünç alıyorum:

"Bazı insanlar, bütün insanlık için ölürler. 
Bütün insanlık için yaşadıkları gibi…  
Hangi hakikat gizlenmek istendikçe 
Daha çok aşikâr olmadı ki… 
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!  
Ve bazı ölüler, 
Yaşayanlardan çok daha 
Yüksek sesle konuşur…”
Sizler ey masum şehitler, sizler işte bunlardansınız…
...
Masumların şehadetiyle beraber, dua kapısı da aralandı artık...
Biz de o kapıyı, duâlarımızla sonuna kadar açalım...

Çok yakında göreceğiz... 
Gecelerin, dertlerin ve dahi kederlerin dilinin çözüldüğünü göreceğiz… 
Bir yerde buluşacak duâlarımız…
Rahmet olup yağacak…
Yeryüzüne inecek inşallah... 
Zaptedemediğimiz haykırışlarımızı gözü yaşlı dualara çeviren Rabbimize hamd olsun… 
Rabbim dualarımızı kabul buyursun…

Zalimler kara kışa girdiler, biz ise bahardan yaza çıkıyoruz…

Bitti artık bir asırlık o uzun kış mevsimi inananların...

Onun içindir bu azgınlığı düşmanların...

...

Şehitlerimiz ve onların yakınları şunu iyi bilsinler:

Onlar için hayır dua eden, gözyaşı döken kardeşleri var olduğunu bilsinler yeter...
Elveda demiyoruz onlara...
Çünkü şehitler öldüklerini bilmezler… 
Dr. Muhammed İkbal’in sözünü hatırlayalım:

“Sana mü’min insanın belirtisini söyleyeyim; 

Ölüm gelince gülümseme onun dudağındadır…” 
Evet, evvel giden ahbaba selâm olsun... 
Ahiret yolculuğuna er geç biz de çıkacağız… 

Bizden evvel çıkanlara…
Dostlarımıza, şehitlerimize, kardeşlerimize…

Onların anne ve babalarına selâm olsun… 

Herkese nasip olmaz bu şeref, bu paye…

Mazlum şehitlere ebedi saadet ve cennet var…

Bu masumlara zulmeden zalimlere de  ebedî cehennem var…

"Zalimler için yaşasın cehennem…"

Cümle şehitlerimize rahmet duası ile…

Aziz milletimizin başı sağ olsun…

Birer üç İhlas ile,  birer Fatiha okuyalım inşaAllah…

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah...