*Deliye değ de geç, akıllıya uy da geç.

           *Deliye taş atma, kaldırır başını yarar.

           *Deliye kendi belası yeter.

           *DELİYE HER GÜN BAYRAM.

           *Deliye taş de,  başına taş yağdırsın.

           *Deliyi düğüne götürmüşler, burası bizim evden beter demiş.

           *Demir kızgın iken dövülür.

           *DELİYE UYAN, ZIRDELİDİR.

           *Demir tavında dövülür.

           *Demir yürekli.

           *Demirci yüreği demirden sert gerek.

           *DEME KIŞ YAZ, DURMA hemen oku yaz.

           *Demirciden kömür alınmaz.

           *Demirden leblebi.

           *Deniz söz dinlemez.

           *DEMİR NEMDEN ÇÜRÜR, İNSAN GAMDAN.

           *Denizden çıktı, kuyuya düştü.

           *Denizden  geçip de çayda boğuldu.

           *Deniz gibi ne içilir, ne geçilir.

           *DENİZ DALGASIZ, KAPI HALKASIZ, MEKTEP FALAKASIZ OLMAZ.

           *Denize düşen yosundan yosundan imdat umar.

           *Denize girse kurutur.

           *Denize su götürür.

              *DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR.

              *Denizi geçer, çayda boğulur.

              *Denizi kuruttu.

               *Derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen.

               *DENİZİN MENFAATİNDEN, KARANIN SELAMETİ EVLADIR.

               *Derdini Marko paşaya anlat.

               *Derdi veren, dermanını da verir.

               *Derdini söyleyen, devasını bulur.

               *DERDİNİ SAKLAYAN DERMAN BULAMAZ.

               *Dert çeken, derman arar.

               *Dert derde benzemez.

               *Dereyi görmeden paçayı sıvar.

               *DERT DERDİ AÇAR.

               *Dertsiz baş, yarasız ağaç olmaz.

               *Dertsiz başını derde sokma.

               *Dertsiz deva umulmaz, davasız dert unulmaz.

               *DERTSİZ KUL OLMAZ.

               *Dervişe bir lokma, bir hırka gerek.

               *Derviştir, hoş görür.

               *Dervişin fikri ne ise, zikri odur.

               *DERYADA BALIK TUTMAK, DEVEYİ HAMUTLA YUTMAK.

                    *Deryadaki balık satılmaz.

                    *Destursuz bağa girilmez.

                    *Destursuz dama girenin hali budur.

                    *DEVASIZ DERT OLMAZ.

                    *Deve adını satar, eşek odunu.

                    *Deve ağır gider ama yol alır.

                    *Deve boynuz ararken, iki kulaktan da olmuş.

                    *DEVE AHMAK OLDUĞUNDAN, KILAVUZU EŞEKTİR.

                    *Deve çökecek yeri bulur.

                    *Deve, deve yerine çöker.

                    *Deve gitti! Kulağını mı arıyorsun?

                    *DEVE GİBİ, DOĞRU YERİ YOK.

                    *Deve gitti, yularını arar.

                    *Deve, kırk yılda intikam almış. “Ne erken oldu” demiş.

                    *Deve kini tutuyor.

                    *DEVE KABE’YE GİTMEKLE HACI OLMAZ.

                    *Deve ne kadar kıvrak yürürse, yine katarını gözetin.

                    *Deve ölürse eşeğe yük olur.

                    *Deve silkinse eşeğe yük çıkar.

                    *DEVE KADAR BÜYÜMÜŞSÜN, KULAĞI KADAR HAYSİYETİN YOK.

                    *Deve yük çeker, köpek solur.

                    *Deveci ile dost olan, kapısını büyük yaptırır.

                    *Devede kulak.

                    *DEVE KENDİ KAMBURUNU GÖRMEZ, KARŞIDAKİNİ GÖRÜR.

                       KAYNAK: Türk Atasözleri ve Deyimleri, Milli Kütüphane Başkanlığı