7 Haziran’dan kısa bir süre sonra  tekrarlanan  bir seçimi daha geride bıraktık.

                Şahsi kanaatim oydu ki, keşke 7 Haziran’dan sonra  çok geniş tabanlı bir ortak hükümet kurulabilseydi. Böyle bir koalisyon kutuplaşmaları ortadan büyük ölçüde kaldırır, yumuşama sağlar, cani şebekesine, sınırımızdaki paralel tehditlere ve dış hain güçlere karşı, daha geniş tabanlı  ve daha  güçlü  bir cephe oluşturulur, belki de bu kadar canın gitmesi de engellenebilirdi.

                Zira ülkemizin, öncelikle birlik ve beraberliğe, kaynaşma ve kardeşliğe, ardından da, içerde ve her iki  sınırımızda  oluşturulan, emperyalist ve Siyonist destekli, nifak amaçlı terör şebekelerine karşı, birlikte ve çok  güçlü  bir duruşa ihtiyacı vardır.

                Bu olmadı ve mazi de kaldı. Artık üzerinde durmaya ve yorum yapmaya lüzum yoktur. Tıren kaçmış, bu konu mazide kalmıştır.

                Koalisyon olamamasının müsebbibi kimdir sorusunun da, artık bir değeri kalmamıştır. Şahsi kanaatim odur ki, adil ve adaletle olaya baktığımızda, tüm partilerin bunda sorumluluk ve vebali olduğudur.

                Bütün bunlar geride kaldı ve seçimler tekrarlandı.  Millete sorulan sorunun cevabı alındı. Millet tek başına iktidar ve istikrar dedi.

                Belki de bu sonuç, ülke ve millet menfaatine daha uygun bir sonuçtur. Zira bizde, ortaklık kültürü, anlaşabilme, beraber hareket etme ve paylaşma kültürü, ne yazık ki oluşmamış, bu noktaya gelememiş bulunmaktayız. Bu, ülkemizin ve milletimizin en büyük sorunudur.

                Doğrudur veya yanlıştır, sağlıklı ve adil bir seçim oldu veya olmadı. Bütün bunlar  da geride kaldı ve ortaya bir sonuç çıktı.

                SEÇİMLER MİLLETİMİZE VE ÜLKEMİZE HAYIRLI OLSUN.

                Hiç şüphesiz sonuçlardan herkes ders çıkarmalı,  akıl ve sağduyuyla değerlendirme yapmalıdır.

                Öncelikle 1. Parti;  kibre  kapılmadan, tevazuyu   daha da  artırarak ve sonuna kadar kullanarak, 78  milyonu  kucaklayan bir dil ve tavırla,  ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, itici, ötekileştirici,   aşağılayıcı, kırıcı, gerginleştirici  en küçük bir tavır sergilemeden ( Dinleye-  bildiğim,Sn.Davutoğlu’nun  ilk, yani   Konya konuşması bu çerçevede olmuştur ve sonuna kadar sürdürülmelidir ) yola devam edilmelidir.

                Ülkemiz ve milletimiz için; TEK DEVLET, TEK VATAN, TEK MİLLET VE TEK BAYRAK,  BİRLİK VE KARDEŞLİK her şeyin üstündedir. HERKES BU ÜLKÜYE HİZMET EDECEK  İDARE, UYGULAMA, TAVIR, SÖYLEM, YORUM, ANLATIM VE PAYLAŞIM İÇİNDE OLMALIDIR.

                İvedi hükümet kurulup, tez elden Türkiye'yi bir ADALET CUMHURİYETİNE dönüştürecek, vahşi kapitalizme dur diyecek, yozlaşma, dünyevileşme ve İslami-Milli kimliği kıran tüm unsurları ortadan kaldıracak, doğruluk, dürüstlük ve ADALETİ, YARGIYI egemen kılacak  yasal düzenlemeler yapılmalı ve gereken tedbirler alınmalıdır.

               EMPERYALİST VE SİYONİST MAŞA CANİ ŞEBEKESİ VE ONLARIN SİYASİ UZANTILARININ BEYİN TAKIMI HARİÇ HERKES, 78 MİLYON  KARDEŞ BİLİNMELİ VE BUNA GÖRE DİKKATLİ VE TİTİZ  HAREKET EDİLMELİDİR.

              Sadece yönetim kadrosu değil, tüm partiler, cemiyet ve cemaatler, oda ve sendikalar, yazılı ve görsel basın, kısaca, fert fert herkes, hepimiz bu yolda çaba harcamalı, aynı dikkat ve hassasiyeti göstermeliyiz. KUMA TAVIRLAR, HASMANE SÖYLEMLER VE KARDŞLİĞE ZARAR VERİCİ  EN KÜÇÜK BİR SÖZ VE DAVRANIŞTAN UZAK DURMALI, NİMETİ; ŞÜKÜR VE TEVAZU İLE, KANAATKARLIKLA KARŞILAMALI, değerini bilmeliyiz.

              Ülkemizin çok acil ve yakıcı sorunları bulunmakta, acil çözüm beklemektedir.

              Bunların başında “adil yargı ve gerçekten milli bir eğitim öğretim” gelmektedir

              Hiç şüphesiz içerde ve Irak  ile Suriye sınırında, ülkemizi tehdit edecek oluşumlar, öncelikle halledilmesi ve bertaraf edilmesi gereken sorunlardır.

              Dış politika mutlaka gözden geçirilmeli, yenilenmeli ya da en azından tamir edilmeli, öncelikle akan kardeş  kanını  durduracak,  kardeşlik ve uzlaşmayı sağlayacak politikalar geliştirilmeli, ümmetin arasını açacak değil, “bulacak” bir dış politika izlenmelidir.

              Muhalefet, neticeleri doğru değerlendirmeli, polemikler ve basit manevralar yerine, iktidarın dahil de ve hariçte eksiklerini dile getirmeli, bu yönde politika ve çözümlerle milletin karşısına çıkmalıdır.

               Terörü arkasına alan ve onlarla beraber hareket eden siyasi uzantıların seçimde aldığı sonuç için, bir kardeşimizin sosyal basında paylaştığı,” HDP’nin % 5’e inmediği bir sonuca sevinemiyorum. Bir toplum düşünün ki; katleden, zulmeden, yakan, yıkan, sömüren, bombalayan, haraç kesen akla onay veriyor.” İfadesine  büyük ölçüde katılarak, ama bu bölgemizde ki kardeşlerimizin bulunduğu  güvensiz ortamı da düşünerek ve fazla haksızlık etmeyerek diyorum ki; bu parti, artık ders almalı, Türkiye partisi olmalı, ırkçı ve ayrıştırıcı yapı ve anlayıştan tamamen vazgeçmeli, cani şebekesinin karşısına herkesten daha çok çıkmalı, yukarıda saydığımız ülküler olan; tek devlet, tek vatan, tek millet ve tek bayrak idealine hizmet etmeli, 78 milyon için  kardeşlik, birlik, adalet, hukuk, doğruluk, dürüstlük,adil paylaşım ve refah istemelidir.O  zaman onları da bağrımıza basar, hane halkından, ailemizden  ayırt etmez, oy dahil, her türlü desteği veririz.