Türkiye’de ve Dünya’da herkes birbirine bu soruyu soruyor: Salgın ne zaman bitecek?
Ne zaman bitecek de günlük hayatımıza geri döneceğiz?
Herkes birbirine bu soruyu soruyor ve de bu sorunun birçok yanıtı var…
Her bilim adamı kendince fikir ve düşünceler koyuyor ortaya çünkü…
Hepsi farklı farklı önermelerde bulunuyor…
Ben bilim insanı falan olmamama rağmen bana da çok soruyorlar bu soruyu…
“Abi sen gazetecisin bilirsin, ne zaman bitecek bu salgın” diyorlar…
Yahu ben nereden bileyim güzel kardeşim!
Bilim adamlarının bile ihtilaflı olduğu bir meselede benim nasıl bir fikrim olabilir ki!
***
Manzaraya bakalım ve bu sorunun yanıtını hep birlikte arayalım:
Bir kere herkesin kabul ettiği bir gerçek var: 
İnsanlar evlerinde kalırsa virüsün bulaşma hızı düşer!
En etkili ve yerinde tedbir insanları evlerinde tutmak!
Ülkemizde insanlarımızı evlerinde tutabiliyor muyuz peki!
Hepiniz görüyorsunuz ki 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlar hariç herkes dışarıda!
Bunun yanında 65 yaşın üstünde ve 20 yaşın altında olup yasağı delen insanlar da mevcut maalesef…
Allah’a çok şükür son derece iyi işleyen bir sağlık sistemimiz var…
Canla başla çalışan sağlık çalışanlarımız var…
Bunlar da olmasaydı halimiz nice olurdu düşünsenize!
Onlar canla başla çalışmalarına rağmen insanlarımızın büyük bölümü hala daha tehlikenin farkında değil…
Haftalardır yapılan çağrılara ama bilerek, ama bilmeyerek kulak tıkıyorlar!
Hiçbir mecburiyetleri olmadığı halde sokağa çıkmaya, insan içine karışmaya devam ediyorlar…
Birçok insan maske takmadan dolaşıyor…
Belki işlerine gelmediği için, belki maskeleri olmadığı için…
İşin garibi ülkemizin birçok Dünya ülkesinin aksine maske sıkıntısı da yok…
Milyonlarca maskemiz var ve bir bölümünü de diğer ülkelere gönderiyoruz ama kendi vatandaşımıza maske dağıtmayı beceremiyoruz…
Neredeyse 1,5 aydır bu salgınla uğraşıyoruz ama maske dağıtma işini becerebilmiş değiliz…
Yok PTT dağıtacak, yok telefona mesaj gelecek eczaneden alınacak dedik ama hala daha üstesinden gelemedik şu işin!
AK Partili olmayan belediyelere itibar kazandırmamak için belediyelere de havale etmek istemiyoruz maske dağıtım işini…
Sivil topluma da bırakmıyoruz, satışa da yasak getiriyoruz…
Hal böyle olunca da bu konuda yol alamıyoruz maalesef…
Yeri geliyor çok büyük işler başarıyoruz lakin yeri geliyor bu gibi küçük meselelere çözüm üretemiyoruz…
Bir yandan insanları evlerinde tutmaya uğraşırken bir yandan da ekonominin çarklarını döndürmeye çalışıyoruz…
Kimi esnafa (berber, kuaför, lokanta, kafeterya, AVM’ler) dükkân açmayı yasak ediyor ama birçok esnafa da dükkanını açabilirsin diyoruz…
Öyle ya taş mı yiyecek bu esnaf; kirası var, faturası var, birçok kalemde ödemesi var!
İyi de insanlar evde kalırkenkalmalı iken esnaf dükkânı açsa ne olacak, kim gelecek!
Bir kısım esnaf dükkanını açık tutarken, dükkanını açamayacak olanlar ne yapacak!
İşin bu tarafını hiç düşünmüyoruz…
Öte yandan ilk sokağa çıkma yasağı başlamadan önce market ve fırınlarda yaşanan izdihamı hepimiz üzüntü ve dehşetle izledik…
Ama o gün yaşanan manzaranın benzeri bankaların, GSM firmalarının ve fatura ödeme merkezlerin önünde hemen her gün yaşanıyor…
Yani söylediklerimizle yaptıklarımız birbiriyle örtüşmüyor maalesef!
***
Peki, ne yapmalıyız da bu işin önünü almalıyız?
Daha doğrusu ne yapmalıydık?
Şöyle en az 2-3 hafta, hatta 1 ay herkes için geçerli sokağa çıkma yasağı ilan etmeliydik…
Daha en başından tüm umrecileri ve yurt dışından gelen insanları karantinaya almalıydık…
Sınırlarımızı çok daha önce kapatmalı, birçok ülkeye uçuşları çok daha önce sonlandırmalıydık…
Ama yapamadık!
Ekonomik kaygılardan ötürü birçok tedbiri öteledik, aldığımız kimi tedbirlerde de çok rahat ve kararlı davranamadık!
Zira devletimizin ekonomik gücü sınırlı…
Petrolümüz yok, dolarımız yok, altınımız yok, doğalgazımız yok!
O yüzden herkes için geçerli, haftalar sürecek bir sokağa çıkma yasağı ilan edemiyoruz…
Bir yandan ekonomik çarkları döndürmeye çalışıyor, öte taraftan da insanları evlerinde tutmaya gayret ediyoruz…
Bir yandan virüsle, bir yandan cehaletle mücadele etmeye çalıyoruz…
Şurası kesin ki Ramazan ayını da kontrollü olarak evlerimizde geçireceğiz!
Ramazan sonrası için de çok ümitli olduğumuzu ya da olmamız gerektiğini sanmıyorum…
Aşı bulunmadan, tüm dünyada bu virüsün kökü kazınmadan normal hayata dönmemiz imkânsız görünüyor…
Anlaşılan depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiği gibi, şimdi bir de korona virüs ile yaşamayı öğreneceğiz…
***
Velhasılı kelam bu salgının en kısa sürede bitmesi en çok da bizim elimizde…
Zorunlu olmadıkça evlerimizden çıkmamalıyız…
Tedbirleri elden bırakmamalı, gevşememeli, bu işi ciddiye almalıyız…
Her konuda birbirimizin ve devletimizin yardımcısı olmalıyız…
Bilhassa da Ramazan’da bol bol dua etmeliyiz:
Allah sağlık çalışanlarımızı korusun!
Allah devletimize zeval vermesin!
Allah cümlemizin yar ve yardımcısı olsun!