Sakaryaspor’un üç kez katılıp kaybettiği play-off finallerinin sonuncusunda bu defa rakibi komşu ilin renktaş takımı Kocaelispor…

Bu önemli ve telafisi mümkün olmayan 90 dakikalık heyecan kaynağına ülkenin en görkemli stadı Olimpiyat tanıklık edecek…

İki komşu ilin bundan önceki karşılaşmaları birtakım çirkin ve istenmeyen üzücü olaylara yol açmıştır…

Bu karşılaşmalar hatırlanınca yine benzer üzücü olayların olmaması adına maçı izleyecek sınırlı sayıdaki taraftarlarımızın son derece dikkatli olması gerekir…

Onların tribündeki sakinliği hiç kuşkusuz sahada oyuncularımıza da yansıyacaktır…

Ki bu maçın kazanılmasında en önemli kriterlerden biridir istenen sakinlik…

Yerel basın yanında, ulusal basın temsilcilerinin de büyük ilgi gösterdiği bu dev final karşılaşmasını izlemek ve de takriben 3 yıldır gitmediğim İstanbul’da bulunan dostlarla buluşmak arzusuyla bir gün önceden geldiğim İstanbul’dayım şu sıralarda…

Üsküdar’da birbirine bakan tarihi camilerin önünde, denizin kenarında, boğazın boynuna takılmış gerdanlık gibi iki yakayı birleştiren köprülerin yansıttığı görkemli tablo ve üç kez oynadığım eski adı Dolmabahçe yeni adı Vodafone Arena’ya uzanan hafif dalgalı köpüklü suları ve dahi eşsiz güzelliği ile boğaza bakan balkonda oturmuş, Orhan Veli misali “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı…”

Ve aklımda aynı gün oynanacak final maçının karışık duyguları…

Bu defa istiyorum kazanan ve gülen taraf olup dönsün Çark Caddesi’ne, elde kupalarla takımımız…

Bilirim böyle maçların stresi, gerginliği ve heyecanı kaplar oyuncuları…

O nedenle sakin olan tarafın kazanacağı bir karşılaşma diyorum bu zorlu maça…

Kısıtlı sayıda seyirciyle oynanacak olması sinirlere hakim olma açısından takımlara bir avantaj sağlayabilir ama her zaman bilinir ki “seyircisiz maç” tuzsuz yumurtaya benzer; ne tadı olur ne de tuzu…

Ancak kazanılan kupa kazandırır böylesi özellikleri, kazanan takıma…

Dileğim; bunca finaller sonrasında bu defa kazanan ve yüzü gülen taraf olmaktır hiç kuşkusuz…

Bu duygularla takımımızın kazanması adına şans çiçeği “karanfiller” taşıyacağım Olimpiyat Stadı’na…