‘’Ateşim mi var? Vücudum ağrıyor acaba hastalandım mı? Öksürüyorum acaba Corona olmuş olabilir miyim?’’ gibi bir sürü soru sizin de aklınızdan geçiyor ve Corona olacağınıza dair ciddi bir kaygı yaşıyor musunuz? Bu kaygılar günün büyük çoğunluğunda zihninizde dolanıyor ve işlerinize odaklanmanızı engelliyor mu? Sürekli hastalık sürecini ve belirtilerini takip ediyor ve bunun için ciddi bir zaman kaybediyor musunuz? Bu soruların çoğunluğuna evet diyorsanız tek sorun Corona Salgını olmayabilir. Nişantaşı psikolog ekibimiz ile görüşebilir ve kaygı ile baş etmek konusunda profesyonel destek alabilirsiniz.

Sağlık Kaygısı Nedir?

‘’Hastalık hastalığı’’ terimi size bir yerden tanıdık geliyor mu? Aslında toplumda yadsınamayacak düzeyde bir kesim bu terimi kendisi veya bir başkası için kullanabiliyor. Sıklıkla kullanılan bir terim olduğu için dikkate alınmıyor ve tedavi için başvurulmuyor. Ancak bu durum tedavi edilmediği zaman ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor.

Toplumda ‘’hastalık hastalığı’’ olarak bilinen sağlık kaygısı kişinin bir hastalığı olduğuna veya bir hastalığa yakalanacağına duyduğu “sarsılmaz” inançtır. Burada ‘’sarsılmaz’’ kelimesini kullanmamdaki amaç, kişiye tıbbi anlamda bir güvence verilse dahi ya kısa süreli bir rahatlama yaşar ya da hiç inanmaz. Sürekli başka doktorlara gider, bu da kişiye maddi ve manevi anlamda ciddi hasarlar verir. Ayrıca bu hasarlar sadece kişi bağlamında olmaz. Daha fazla tıbbi yardım başvurusu, gereksiz yere tıbbi kaynakların kullanılması, daha fazla tetkik yapılması, operasyon geçirilmesi toplumsal anlamda da ciddi bir maliyet kaybına yol açar.

        

Peki sağlık kaygısına sahip bireyler neler yaşar?

Öncelikle bu kişiler vücutlarına aşırı odaklanmış haldedirler. Vücutlarındaki herhangi bir değişiklik onlarda hastalık belirtisi olabileceğine dair bir düşünce doğurur. Bunlara felaketleştirici düşünceler adı verilmektedir. Örneğin, kişi hafifçe öksürür. Ardından zihninden ‘’Öksürük Corona’nın belirtilerinden bir tanesiydi, acaba ben de Corona mı oldum?’’ düşüncesi geçer. Bu düşünceyle birlikte kaygısı artar ve vücudunda ’’Kalp atışının hızlanması, nefes alış verişlerinin değişmesi, terleme gibi’’ kaygıya yönelik fizyolojik uyarılmalar başlar. Bu uyarılmalar kişiyi daha da tedirgin eder ve aklındaki kehanet gerçekleşmiş olur ‘’Eyvah! Gerçekten de hastayım!’’. Ardından güvence arayışı davranışlar ortaya çıkar. Bu davranışlar kişinin kaygısını azaltmak için gerçekleştirdiği davranışlardır: Hastaneye gitmek, ilaç içmek gibi… Sürekli kaygılarla ve kaygıları azaltmakla vakit harcayan danışan, işlevselliğini kaybetmeye başlar. İş, aile, akademik ve sosyal yaşantısında problemler ortaya çıkar.

Sağlık Kaygısı ile Baş Etmek

         Öncelikle sağlık kaygısı ile gerçekçi kaygıyı ayırt etmek ve sağlık kaygısının ne olduğunu anlamak önemlidir. Burada önemli tekniklerden bir tanesi düşünce-duygu-davranış kaydı tutmaktır. Bu kaydı, sağlık ile ilgili kaygılar arttığında tutmak ve ortaya çıkan olumsuz otomatik düşünceleri değerlendirmek önemlidir. Örneğin yukarıda verdiğimiz öksürük örneğini ele alalım.

Tetikleyici: Hafifçe öksürme

Düşünce: Öksürük Corona’nın belirtilerinden bir tanesiydi, acaba ben de Corona mı oldum?

Duygu: Korku, panik

Davranış: Acile gitmek

         Öncelikle şu soruları sorabilirsiniz: Şu anda öksürmemin Corona olmak dışında başka bir açıklaması olabilir mi? Corona’nın öksürmek dışında başka belirtileri var mı? Ben bu belirtilerden kaçını gösteriyorum?

         Bu soruları sormak şu açıdan önemlidir: Olumsuz otomatik düşünceler aniden ortaya çıkar ve hiç sorgulanmadan kabul edilir. Bu sorgulamalar yapıldıkça, aslında düşüncenin işlevsiz olduğu ortaya çıkar. Kişinin düşüncesi işlevli hale gelmeye başladıkça ‘’ Evet aslında Corona olmayabilirim. Zaten Corona’nın diğer belirtilerini göstermiyorum gibi’’ kişinin duyguları da değişmeye başlar. Korku ve paniğin yerini sakinlik alır ve vücudundaki fizyolojik uyarımlar azalmaya başlar. Burada diğer önemli bir konu kişinin güvence arayışı davranışlarının engellenmesidir. Çünkü kişi hastaneye gittikçe, ilaç içtikçe kaygısının bu yüzden azaldığını düşünecek ve bu kısır döngü tekrar ortaya çıktığında hastaneye gidecektir. Kişinin güvenlik arayıcı davranışlarını engelleyebilmesi çok önemli olmakla birlikte kişinin kaygısını da arttıracaktır.

Kaygısıyla baş etmek için bu noktada meditasyon, dikkat dağıtma egzersizi, kas ve nefes egzersizi gibi kişiyi rahatlatacak egzersizleri kullanması bu durumla baş etmesini sağlayacaktır. Bilişsel Davranışçı Terapi açısından uygulayabileceğiniz bu yöntem, bir terapistle gerçekleştirdiğiniz takdirde çok daha işlevsel olacaktır. Bu yöntemleri uyguladığınız takdirde hala kaygılarınız devam ediyorsa o zaman mutlaka bir uzmana başvurmanız gerekmektedir. Terapi sürecinde Bilişsel Davranışçı Terapi haricinde Şema Terapi ve EMDR Terapisi de sağlık kaygısı ile çalışılırken kullanılan yöntemlerdir. Sağlık kaygısına yol açan travmatik deneyimler ile çalışılırken EMDR, ‘’dayanıksızlık şeması’’ gibi şemaların yol açtığı kaygılarla ise Şema Terapi yöntemi ile çalışılmaktadır.

Adel Psikiyatri ve Psikolojik Danışmanlık merkezi ile kaygılarınızla baş edebilirsiniz. Nişantaşı Psikolog ekibimiz bireylerin ve kurumların karşılaştığı problemlere bilimsel, etik ve insani değerler çerçevesinde yaklaşmayı prensip edinmiştir.

Uzm. Klinik Psikolog Yaşar Emre Ertürk

İstanbul Psikolog Merkezi – www.adeldanismanlik.com

Editör: Haber Merkezi